Namazla Diriliş Konferansına İzdiham

İ lahiyatçı Yazar Dr. Kerim Buladı ve İlahiyatçı Yazar Ahmet Bulut’un temsilcileri, Özel Medi-Tech Hastanesi’nin katkılarıyla düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katıldılar. Fatsa Belediye Başkanı Hüseyin Anlayan, Fatsa İlçe Müftüsü Şenel Yılmaz, Ak Parti Fatsa Teşkilatı Başkanı Fatih Sözen, Fatsa Belediye Başkan Yardımcısı Bülent Yücetepe, çevre ilçelerin müftülerinin yanı sıra vatandaşlar da katıldı.
Namazın insan hayatındaki önemine değinen konuşmacılar, bedenin teneffüse ihtiyacı olduğu gibi ruhun da aynı şekilde teneffüse ihtiyacı olduğunu, bunun da günde beş vakit namazla sağlanabileceğine değindiler. Salonu hınca hınç dolduran Fatsalılar’ın, namazın; “Dinin direği, mü’minin miracı, İslam’ın imandan sonra ilk farzı ve kıyamette de sorguya çekileceğimiz ilk amel olduğunu hatırlatan konuşmaların panel boyunca dikkatle dinlenmesi gözden kaçmadı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Fatsa Müfütüsü Şenel Yılmaz, İslam'da ilk farz kılınan ibadet olan namazın, İslâm'ın olmazsa olmazı olduğunu hatırlatarak, ‘Müslümanım’ diyen herkesi namazı anlamak ve yaşamak için duyarlı olmaya davet etti.
İnsanları namaza şuurla sarılmaya davet eden Yılmaz: “Sizleri namaz kılmaya, şayet kılıyorsanız ona dört elle sarılmaya, hiç kazaya bırakmıyorsanız bile şuurlu namaz kılmayı keşfetmeye ve namaz için çalışmaya davet ediyoruz. Müslümanım diyen herkesi namazı anlamak ve yaşamak için duyarlı olmaya çağırıyoruz. Sizleri her yerde ve her zaman katılabileceğiniz namaz seferberliğine davet ediyoruz. Gelin, dosdoğru namazı her yerde, her zaman, herkese anlatmak için birlikte çalışalım. Namazlarımızı arada sırada evde kılalım ve çocuklarımız görsün; onlar da bizimle beraber namaz kılsınlar Şimdi herkes gençlerden şikayetçi, hayır hayır şikayetçi olmayalım; hal ve hareketlerimizle, yaşantımızla onlara örnek olalım, çocuklarımızın önünde örnek alacakları insanlar az, bizler örnek olmaya gayret edelim örnek verecek olursak bizler camiye gelen çocuklarımıza önümüzden geçti, güldü, konuştu diye kızarsak bir daha bu çocuklarımız camiye gelmez; onlara her şeyi güzelce anlatırsak her zaman gelirler” dedi.
İlahiyatçı-Yazar Ahmet Bulut, namazın insan hayatındaki önemini Kur’an’dan örnekler vererek anlattı. Allah; Kur’an, peygamber ve insan arasındaki ilişkinin önemini verdiği örneklerle süsleyen Bulut, kendisini dinlemeye gelen vatandaşlara adeta manevi bir ziyafet sundu Allah’ın insanlar üzerinde farz kıldığı namazın insanları kötülüklerden alıkoyduğuna işaret eden Bulut, “Gençlerimiz ve çocuklarımız hiç istemediğimiz kadar kötü çevresel etkenlerle karşı karşıya. Bizler toplumsal ahlaki problemlerimizde çözümünde namaz ibadetinin çok önemli bir yere sahip olduğunu biliyoruz. Namazın pek çok kötülükten alıkoyma özelliğini kavrayarak bu ibadetle gençlerimizi madde bağımlılığından, hırsızlıktan ve kötü yollardan uzak tutabiliriz” dedi.
Namazın yalnızca camilere sıkıştırılmış bir aktivite gibi görülmemesi gerektiğinin altını çizen Bulut, toplumda huzurun ve dayanışmanın kaynağının namaz olduğunu dile getirdi. Bulut, bedenin sıkıldığı anlarda rahatlaması için teneffüse ihtiyacı olduğu gibi, ruhun da aynı şekilde teneffüse ihtiyacı olduğunu, bunun da günde beş vakit namazla sağlanabileceğine değindi.
En iyi anket sonuçlarına göre ülkemizde namaz kılanların oranı sadece % 30. Yaklaşık olarak her gün bin kişi vefat ediyor. Bunların yedi yüzü namazsız Rabbine gidiyor. Uzun süredir bir grip salgını sebebiyle herkes tedirgin. Bundan nasıl korunuruz ve yakalananlar nasıl tedavi olur diye herkes konuşuyor.
Sordum arkadaşlara üç dört ay boyunca kaç kişi bu hastalıktan vefat etti diye, yaklaşık olarak beş yüz dediler. Herkesin konuştuğu basın yayın organlarının ana gündemi olan hastalıktan bu zaman zarfında beş yüz kişi vefat ederken namazsızlık gribinden günde yedi yüz kişi vefat ediyor. Bu hastalığa çare üretmek, namazsızlık hastalığını ortadan kaldırmak asıl amacımız. Ülkemizde namazsız bir tek kardeşimiz kalmayıncaya kadar çalışmaya devam edeceğiz.
Hatırlayabildiğiniz kadar gerilere gidin ve şöyle bir hafızanızı yoklayın. Bugüne dek ne çok kampanya, boykot, seferberlik gördünüz. Çoğu kez dünyayla ilgili bir amacı olan bu toplu girişimlerin bir çoğuna da katıldınız belki. Sizi dünya ve ahiretinizi kurtaracak bir seferberliğe, namaz kılmaya çağırıyoruz. Kılıyorsanız dört elle sarılmaya, hiç kazaya bırakmıyorsanız bile huşuyu keşfetmeye ve namaz için çalışmaya var mısınız?’’dedi. Rabbimizin Kur’an’da 70 kez emrederek en çok önem verdiği önemden bahseden Ahmet Bulut sözlerine söyle devam etti:” İbadet olan namaz, Peygamberimizin (s.a.v.) ifadesiyle, ahirette hesaba çekileceğimiz ilk amelimizdir. Ne var ki, yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde beş vakit namaz kılanların oranı yüzde 25’tir. Bunların da ara sıra kazaya bırakmak, aceleye getirmek, gereken önemi vermemek gibi problemleri var. Müslümanların yüzde 75’i niçin namaz kılmadıklarını açıklarken, bir çok bahane ileri sürüyorlar. “Kılmasını bilmiyorum.”, “Benim kalbim temiz.”, “Yaşlanınca kılarım.”, “Çok yoğunum, zamanım yok.”, “İş yerinde veya okulda fırsat bulamıyorum.”, “Hastayım.”, “Yolcuyum.” gibi bahanelerle kendilerini kurtardıklarını sanıyorlar. Oysa namazın önünde hiçbir engel olamaz. Dünya için yığınla bilgi öğrenen insanlar, elbette namaz kılmasını da öğrenebilirler. Kalbi temiz olmak ise, zaten güzel bir namaz kılmanın şartlarındandır. Yaşlanıncaya kadar hiç kimsenin garantisi olmadığı için genç ihtiyar herkes namaz kılmak zorunda. Her şeye zaman bulan insanların, namaza vakit bulamamasını anlamak güç. İsteyen herkes namaz için her türlü ortamda fırsat bulabilir. Hastalık ve yolculuk ise, namaza engel olmaz, sadece kol-aylaştırılmasını sağlar’’ dedi.
NAMAZA SARILIN
Şeytanın insanlara açıkça düşmanlık ettiğini ve onu yenmenin en önemli yolunun namazdan geçtiğini belirten, Dr. Kerim Buladı “Kelime-i şehadet getirmek ve hacca gitmek ömürde bir kez, oruç tutmak yılda bir ay, zekat ise yılda bir kez yapılıyor. Oysa namaz günde 5 kez farz kılınmıştır. Günde 5 kez sözlerini okuyarak huzuruna çıktığımız Allah'ın isteklerini yerine getiren bir insan, şeytanla mücadelesinde mutlaka başarılı olur. O yüzden namaz, Müslüman olduktan sonra yapılması gereken ilk şeydir” dedi.
Çocuklarımızı yetiştirirken namazının önemini anlatmak yerine kendimizin namaz kılması gerektiğine vurgu yapan Dr. Kerim Buladı; “ İnsanlığın ilk kurumu ailedir. Aile toplumun çekirdeğini oluşturur. Cemiyetin en küçük birimi ve en temel ünitesi sayılan aile; anne, baba ve çocuklardan oluşur. Anne-babalar, çocuklarının maddî ihtiyaçlarını karşılamak ve onları manevi yönden terbiye etmekle görevlidirler. Çocukları, zihinsel ve bedensel yönden eğitirken, duygu ve düşüncelerini de eğitmek, çocuğun maddi gelişimini düşünürken, manevi hayatını da inşa etmek anne ve babanın asli vazifesidir.
İslam dininin prensiplerini ve ahlaki kurallarını, bizzat uygulayıp yaşayarak, çocuklara öğretecek kişiler öncelikle anne ve babalardır. Aile kurumunun, Allah tarafından tayin edilen maaşsız ve ücretsiz öğretmenleri olan anne ve babanın vazifelerini, Kur’an ve hadislerde ana hatlarıyla görmekteyiz. Bu vazifelerin en başta geleni hiç şüphesiz namazdır. Anne-babanın bu konudaki sorumluluğunu Kur’an şöyle anlatır: “Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et...” Bu ayette Allah Teâlâ Hz. Peygamber’den, ailesine namazı emretmesini, birlikte ona sarılmalarını, sabır ve azimle ona devam etmelerini istiyor. Ayetteki hitap, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şahsınadır. Bu hitabın içine genel olarak onun bütün ümmeti, hususî olarak da ehl-i beyti girmektedir.
Bu ayetin hükmü gereği Peygamberimiz, sabah namazına kalktığında Mescid-i Nebevî’ye gitmeden önce Hz. Fatıma ve Hz. Ali’nin evlerine uğrar, kapılarının önünde durur, “Ey Ehl-i Beyt! Namaza kalkınız” buyurur ve “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” mealindeki ayeti okurdu.
Peygamberimiz (s.a.v.), bir hadislerinde şöyle buyurmuştur “Çocuklarınız yedi yaşına ulaşınca, onlara namazı emrediniz.” Bugün dünyada zorunlu eğitim ve öğretime 6-7 yaşlarında başlanmaktadır. 15 asır önce Peygamberimizin eğitim yaşını 7 olarak belirtmesi, önemli bir tespit ve beyandır. Bu ifadeden, “Çocukları bu yaştan itibaren namaza alıştırın” hükmü çıkmaktadır. “Emir” kelimesinin kullanılmasında da bir hikmet söz konusudur. Bu şöyle de yorumlanabilir: “Siz ey mü’min anne-babalar! Namaz konusunda öyle titiz, öyle sıkı, öyle bilinçli davranınız ki, sanki yetişkin bir insana emir veriyormuşçasına, çocuğunuza namazı emrediniz, tavsiye ediniz, kıldırmaya, sevdirmeye çalışınız. Hatta bir âmirin memuruna verdiği bir emrin yapılıp yapılmadığını kontrol etmesi gibi, siz de çocuğunuzun namaz kılıp kılmadığını kontrol ediniz. Yapmazlarsa gerekli önlemi alınız, kılıncaya kadar çaba sarf ediniz.”
Atalarımızın “Ağaç yaş iken eğilir” sözü, bir bakıma bu mübarek hadisin bir izahıdır. Çocuklar, küçükken eğitilip öğretilmediği, eğilip bükülmediği ve bir şeyin uygulamasına alıştırılmadığı takdirde, büyüdükleri zaman onları istikamete sokmak oldukça zordur.
Cenab-ı Hak, “Ey inananlar, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun!” buyurmaktadır. İşte, cehennem ateşine karşı en büyük kalkan, namaz ibadetidir. Anne-babasının gayretiyle namazı seven ve namazla bütünleşen çocuk, ergenlik çağından itibaren yerine getirmekle yükümlü olduğu ilâhî emirleri severek yapar, yasaklardan ve kötülüklerden de aynı şekilde kaçınır. Böylece ilahi azaptan kurtulur. Allah’ın emirlerini yapan ve yasaklarından uzak duran bir aile içinde yaşamak, insan için mutluluk kaynağıdır. Bu saadet de ancak, namaz ibadetinin evde hakim olması ile sağlanır” dedi.