(FASİAD) yönetim kurulu başkanı Hasan Gül “Dershaneleri kapatmak hür teşebbüse darbe vurmaktır”

Gerek okullarda verilen eğitimlerin yetersizliği, gerekse sınav sistemindeki çarpıklıklar dershanelerin doğuşunun en büyük sebebidir. Kaldı ki, bu müesseseler sadece Türkiye’de değil Avrupa, Amerika, Çin olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde vardır.
Dershaneleri kapatmak hür teşebbüse darbe vurmaktır.
İş dünyası toplumun ihtiyaçlarına göre yatırım ve girişimlerini ayarlama hakkına sahiptir. Dershaneleri kapatmaya çalışmak teşebbüs hürriyeti ile çelişiyor. Yapılan iş kanunlara aykırı olmadığı sürece, toplumun, ülkenin genel menfaatlerini zedelemediği sürece Anayasa teminatı altındadır. Teşebbüs özgürlüğünün olduğu yerde insanlar ekonomik değer taşıyan her şeyi üretmek, dağıtmak, pazarlamak amacıyla şirketler, iktisadî girişimler kurabilirler. Dershanelere izin vermemek bunu yapmayı en azından zorlaştırır, bu yüzden dershaneleri kapatma girişimi, teşebbüs özgürlüğüne aykırıdır. İş dünyası olarak, bu yasal düzenlemenin kanunlaşması durumunda asla hukuki olamayacağını ve ülkemize ciddi zarar vereceği endişesini taşıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ve Hükümet bu görüşleri dikkate alarak hatada ısrar etmemelidir.
Dershanelerin birkaç istisna dışında, öğretmenler tarafından az sermayeyle kurulmuş, yoğun emekle çalışan küçük işletme, yani KOBİ’dir. Bakkalından kasabına, manavından berberine kadar onlarca sektörde faaliyet gösteren KOBİ’lere yönelik önemli devlet destekleri sunulurken, eğitim sektöründe faaliyet gösteren dershanelerin kapatılmak istenmesi son derece düşündürücüdür.
Dershaneler eğitim sektörünün dışında, dolmuştan büfeye, lokantadan kırtasiyeye, turizmden konaklamaya kadar 45 farklı sektörde faaliyet gösteren esnaf, tüccar ve sanayicilere katkı sağlıyor. Kapatma girişimi, dünyanın ekonomik krizlerle boğuştuğu bir dönemde özellikle küçük esnafı olumsuz bir şekilde etkileyecektir.
Ayrıştırmaya, yasakçı zihniyete geri dönüş istemiyoruz
Millet olarak ne çektiksek toplumun ayrıştırılmasından, demokratik hak ve özgürlüklerin, düşünce ve inanç hürriyetinin kısıtlanmasından, hukukun ayaklar altına alınmasından çektik. Bu nedenle, Sayın Başbakan’ın liderliğinde, temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü, düşünce ve inanç hürriyeti alanlarda son 11 yılda yapılan reformları destekledik.
Bir taraftan temel hak ve özgürlüklerin çerçevesini genişletirken diğer taraftan, özellikle de teşebbüs hürriyetini yasaklayıcı girişimlerde bulunulmasını anlamak mümkün değildir. Sayın Başbakanımızın milletimizde infiale sebebiyet veren bu hadiseyi iyi okumasını bekler, Bakanlar Kurulunda bugün görüşülecek olan tasarıyı rafa değil çöpe atmasını diler, saygılar sunarız.