Aydın Beyoğlu yazdı... “Bendeki Neşet Ertaş”

Sen giderken hep ağladık usta. Karalar bağladık ardından. Ben sazımı aldım elime, hiç bu kadar içten calip söylememiştim türkülerini. Yaktın yıktın geçtin gönül dağımdan. Ben seni çok eski sevdim usta.
Gurbet yolculuğumda, Sıla hasretimde, Sevdalarımda ayrılıklarımda, hep sen vardın. Anayı bize nimet saydın. Zahide yi bize sevda biçtin. Gönül dağın yol eyledin. Tatlı dili bal eyledin. Gönlüm hep seni arıyor neredesin be usta. Kusura bakma, ben gelemedim seni yolcu etmeye, gelsem de ne değişir di ki. Kim tanır ki bizi. Mikrofon yine yanlış yaptı, sen giderken bile adaletli olmadı, hep aynı ellerdeydi usta. Hava çok güzeldi gökyüzü gönlün gibi apaydınlıktı. Yeryüzü yine kirliydi be ustaa. Ağlayanların sevenlerin hep arkadaydılar, onlar sana dokunamadılar uzaktan el salladılar dua ettiler cenneti istediler sana.
Yakının da nemi oldu! Ohoo neler neler oldu ustaa. Seni bölüşemediler. Cem evimi olsun cami mi. resmi tören mi olsun dini mi. Mikrofon elden ele düştü promosyon yapan yapana. Tabutunu bir görseydin uzaktan Kırşehir pankartı gibiydi. Ahh be usta. Sen bu ülkeye ne türküler yaptın da, biz sana bir tabut yaptıramadık. Sen hiç bir türküne mahlas yazmadın, ama biz senin tabutuna kocaman Kırşehir yazdık. Sen sırası gelmeyince hiç konuşmazdın. Kamaralar önünde kuyruk sıra vardı ustaa. Hep örnektin bunca yıl sanatınla var oldun. Ailenle gurur duy onlar yakışanı yaptılar. Leyla anayı yeni gördüm mezarın basında karalar içinde dua ederken. Sana ilham olan uğruna türküler söylediğin büyük sevdan leylan, Simdi dua oldun dilinde gözyaşındasın.
Ha bu arada konuştuklarımız aramızda kalsın. Yoksa bana da reklâm yaptı derler. Kendiliğinden içimden gelenleri aktarıyorum. Senin kadar mümkün olamaz. Hani yaşamından bazı kareleri yasamıyor değilim. Yasarken verilmeyen değer ölürken verilse ne önemi var. On bin dolarları nüydü belirsiz isimlere veren yerel yönetimler, kendi yöresini kültürünü yaşatanlara bir tabutu çok görüyor. Senin yolundan aydınlandığını ifade eden müzik adamları, kendi promosyonlarını yapıyorlar, birinin albümü birinin kitabı çıkacakmış, nasıl NEŞET ERTAŞ olunabilirlikten coook uzaklar. Farklı düşünceler inanç önderlerine gelince. Benim gibi yasam sürmedikçe, benim göynüme sahip olmadıkça ister cem eyle, ister tekbir eyle Allah bilir benim sonsuzluğa nasıl ulaşacağımı.
Ne isterdim biliyor musun usta. Elimde olsaydı gücüm yetseydi, Anadolu’daki bütün çiçekleri toplayıp. Bütün renklerden oluşan bir tabut yapıp, üzerine kocaman GARİP yazsaydım. Barikatları yok edip Çok uzaktan, gönül dağlarından kopup gelenlerin düşüncelerini, dualarını sana ulaştırsaydım. Sen kaderince gücün kadar yasayabildin de, Biz seni bir gün yaşatamadık. Sen varken de yokken de türkülerini çaldık söyledik, Para kazandık yedik içtik. Hakkini helal eyle. Yasadığım surece dualarımda, sazımda sözümdesin. Ben kendimce tabutunu çiçeklerle donattım, üzerine sadece GARİP yazdım. Seni KIRŞEHİR e değil KALBİME gömdüm.