FATSA TİCARET VE SANAYİ ODASINDAN FINDIKTA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1.Standart Bölge ile 2.Standart Bölge arasındaki fiyatlandırma politikasında farklılık göstermeli.
- 1.Standart bölgede fındığın alternatifi yoktur. 2.Standart bölgede ise toprak verimliliği fındık haricinde diğer tarım ürünlerinin yetiştirilmesine uygundur. (Kanola, Ayçiçeği, Pirinç üretimi )
Yukarıda belirtilen amaçlara ulaşabilmek için en az dört yıllık fiyat politikası şu şekilde belirlenmelidir;
4 TL her iki bölgede de TMO’nun uygulayacağı fiyattır.
1.5 TL 1.Standart Bölge’de(Ordu,Giresun,Trabzon) uygulanacak kilo başı devlet teşvik fiyatıdır.(1.Standart Bölge’de Devlet teşviğiyle beraber verilecek net miktar 5.5 TL’dir.)
TMO’nun ilk yıl için tüm bölgelerde fındık alım fiyatı 4 TL‘dir. Daha sonraki yıllar için TEFE, TÜFE artışları baz alınarak fiyat artışı sağlanacaktır.
İlk yıl için Devletin 1. Standart Bölge’de (Ordu, Giresun Trabzon) ödeyeceği teşvik fiyatı 4 TL’lik taban fiyatına ilaveten kilo başına 1.50 TL’dir.
Bu teşvik miktarı daha sonraki yıllar için TEFE, TÜFE artışları baz alınarak artırılacaktır.
Bu teşvik 1.Standart Bölge’de bulunan çiftçi kayıt sistemine dahil olan üreticilere verilecektir. Üreticiler ürünlerini ister TMO’ya isterse de serbest piyasada bulunan tüccarlara verebilir ancak ürün teslimi karşılığında alacakları müstahsil makbuzları ile bu teşvikten yararlanacaklardır.
1.Standart Bölgede fındık için düşünülen teşvik sistemine benzer bir teşvik sisteminin fındık dışındaki ürünler için 2. Standart Bölgede yetiştirilebilecek ürünlere verilmesi. (örn.Terme’de pirincin desteklenmesi gibi)
FATSO’NUN FINDIK RAPORU VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Dünya fındık üretiminin %70-75’ini Türkiye karşılamaktadır. Böylesine Türkiye açısından önemli bir stratejik ürün olan fındık, son yıllarda arz fazlası nedeniyle istikrarlı bir fiyat çizgisi oluşturamamıştır. Üretim alanları hızlı bir şekilde artmakta buna paralel olarak dünya tüketimi aynı hızda artış göstermemektedir. Fındıkla ilgili tüm tarafların bir araya gelerek milli bir politika oluşturması artık kaçınılmaz olmaktadır. Üreticinin iflas etmesi fındık sektörünün iflası anlamına gelmektedir ki bir an önce radikal kararlar alınmalıdır.
Türkiye’de fındık yetiştiriciliği ‘Eski Bölge’ olarak bilinen Doğu Karadeniz bölgesinde başlamış ve buradan zamanla Samsun, Bolu, Düzce ve Sakarya gibi yörelere taşınmış,bugün ekolojisinin dışında bir bölge olmuş ve bölgeye de ‘Yeni Bölge’ ismi verilmiştir.
Eski bölge 1’ci standart bölge, yeni bölgeye ise 2’ci standart bölge, diğer fındık yetiştiren yerlerde çerezlik bölge olarak isimlendirilmiştir yönünden en önemli bölge olarak kabul görmektedir
Standart Bölge; Samsun, Düzce, Sakarya, Zonguldak, Kocaeli, Sinop, Kastamonu, Bartın ve Bolu illerini kapsamaktadır.
Çerezlik Bölge; Bursa, İstanbul, Denizli, Kütahya, Isparta, Konya, Bilecik, Elazığ, Çanakkale, İçel, Kayseri Kahramanmaraş, Tokat, Bingöl, Bitlis, Antalya, Van, Diyarbakır, Burdur ve benzeri illeri kapsamaktadır. Bu bölgede üretim, henüz ticari anlamda olmayı çerezli olarak yapılmaktadır. 1959 yılından 2008 yılına kadar 60 yılda eski bölgede üretim alanı %57, üretim miktarı ise %290 oranında artarken yeni bölgede üretim alanı %788 üretim miktarı ise %828 oranında artış göstermiştir. Fındık üretim alanlarındaki son 25 yıllık artışı inceleyecek olursa Türkiye genelinde artış oranı %48, 91’dir. Bu alan artışını bölgeler bazında değerlendirdiğimizde ise; Giresun bölgesi fındık tarımının yapıldığı en eski bölge olması ve yetiştirile bilecek her yerde fındığın tesis edilmesi nedeniyle alanda doyum noktasına ulaşıldığından alan artışı %1,01 da kalmıştır.Trabzon bölgesi son yıllarda dikim alanlarındaki artış durmakla birlikte 25 yıl içerisindeki artış %23,91 dir. Ordu bölgesi; iç ve yüksek kolda dikimler azda olsa yapılmakta olup alan artışı %68,12’dir. Akçakoca bölgesi; en fazla alan artışının olduğu bölge olup, gerek taban arazilerdeki, gerekse yüksek koldaki ormanlık alanlara yapılan dikimler devam etmekte olup artış miktarı %86,64’dür.
Fındık üretiminin en uygun alanlarda yapılmasını ve üretimin talepteki gelişmelere göre yönlendirilmesi amacıyla 1983 yılında 2844 sayılı ‘ fındık üretiminin planlanması ve dikim anlarının belirlenmesi hakkında kanun‘ yasalaşmış bu yasanın uygulama yönetmeliği ise 6 yıllık bir gecikme ile ancak 1989 yılında çıkartılmıştır. İşte asıl sorn buradan kaynaklanmaktadır. Fındık dikim sahalarının sınıflandırılmasına yönelik 1983 yılında kabul edilen 2844 sayılı kanununa rağmen, bu tariften sonra 1.ci standart bölgede fındık dikim sahalarındaki artış %13 seviyesinde, 2.standart bölgesindeki artış ise %87 düzeyinde gerçekleşmiştir.
Son 10 yıldır bizzat gözlemlerimize göre, taban arazilerde yılda 3 kez ürün kaldırabilen Çarşamba, Hendek, Akyazı yörelerinde yoğun bir şekilde fındık dikimi sürmektedir. Aynı şekilde özellikle batı bölgesinde ormanlık alanlar fındık bahçelerine dönüştürülmektedir.
Yıllık 150-200 bin ton fındığın üretim fazlası olarak değerlendirildiği göz önüne alındığında üretin fazlalığı eski bölgede mi yoksa yeni bölgede mi ortaya çıktığı kolayca anlaşılacaktır.
Dünya fındık üretimine baktığımızda ortaya şu sonuçlar çıkmaktadır. Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede üretim alanı genişlemeye devam etmektedir. Türkiye’nin fındıktaki tekelini kırmak için kimi ülkeler birkaç ülkede yeni dikimler finanse ederek desteklemektedir.
Dünya fındık üretimi ve dikim alanları
Dünya fındık üretimi ve dikim alanları
YILLAR 1970, 1975, 1980, 1985, 1990, 1995, 2000, 2005, 2007
ÜRETİM(ton) 384,251 472,856 421,136 376,354 560,761 684,702 678,741 727,896 776,890
ALAN (ha) 323,296 377,689 420,102 440,033 457,432 482,282 499,683 543,098 567,265
Türkiye dünya arz fazlalığını göz ardı ederek uzun vadeli bir plan yapamamakta yürürlükte olan kanuna rağmen alan genişlemesi devam etmektedir.
Eğimli arazilerde fındığın gübrelenmesi dip temizliği ilaçlanması gibi kültürel uygulamalar ile hasadı oldukça güç şartlarda yürütülmektedir. Aynı zamanda eğimli arazilerde fındık kökleri ile toprağa dalları ve yeşil aksamı ile çevre ve orman hayatına meyvesi ile de milli ekonomiye katkı sağlayan önemli bir sanayi ürünüdür.
Başka bir tarım kolunun yapılamayacağı bu topraklarda Ordulu, Giresunlu, Trabzonlu çiftçilerimiz fındık tarımı yaparken, bu toprakları da beklemekte korumakta asayişi de sağlamaktadır. Bu cefakar insanları ödüllendirmek gerekmez mi? Bunun için mutlaka bölgeler arası farklı fiyat uygulamasına biran önce geçilmelidir ya da müdahale alımları arazinin eğimi göz önüne alınarak belirlenmelidir. Eğime bağlı olarak farklı destekleme fiyatları verilmeli eğim arttıkça destek miktarı belli oranda artan katsayılarla çarpılmalıdır.
Dolayısı ile tarım yapılamaz olarak kabul edilen eğimli arazileri işleyerek tarıma kazandırılan fındık üreticileri dolaylı olarak desteklenmiş olunacaktır. Bu bölge insanları bunu fazlasıyla hak etmektedirler.
Taban arazilerde fındık dikimi mutlaka durdurulmalıdır. Önlem alınmazsa arz-talep dengesi bozulmaya devam edecek fındık fiyatları günden güne düşerken ovalarda üretilen bir çok ürün zamanla ithal edilir duruma gelinecektir.
Eğimli batı bölgesine göre verimi düşük Ordu, Giresun, Trabzon illerinde fındığı karlı bulmayan üreticiler fındık tarımını terk ederek büyük şehirlere göçmeye devam edecek , köyler boşalacaktır. Doğu Karadeniz Bölgesinde köylerin boşalmasını engellemek, köylüleri bu topraklarda onaylamak için, ürettiği fındığa ek pirim verilmelidir.
İspanyada 1980 li yıllarda benzer problemler görülmüş köylüler şehirlere geçmeye başlamış bunu durdurmak ve köyde kalmayı teşvik amaçlı köylülere ispanya devleti maaş bağlamıştı.
Doğu Karadeniz bölgesinde durum iyimser gözükmemektedir. Fındığın en eski üretim bölgesi olan Giresun ve Ordu en fazla göç veren illerim ilk sıralarında yer almaktadır. Bu durumu iyi tahlil etmek gerekir.