Fatsa’mızın siyanür yarası kitap oldu
Nükleer atıklardan bile tehlikeli ...AKP’yle Fetö arasına giren altın madenleri siyanürlü-sülfürik asitli çevre katliamları bu kitapta...
Çevre katliamlarına yol açan siyanürlü-sülfürik asitli madenler kitap oldu. Fatsalı Gazeteci İbrahim Gündüz, Türkiye’de yaşanan ve insan eliyle yapılan çevre katliamlarını kitaplaştırdı. Gündüz’ün “Altın Ölüm” adını verdiği kitabında başta kendi memleketi Ordu-Fatsa’daki olmak üzere ülke genelinde rant uğruna yapılan çevre katliamları anlatılıyor
Kitapta Kazdağları’ndan Erzincan’daki Çöpler Altın Madeni’ne, Lapseki’den Artvin’e ülkenin dört bir yanında faaliyet gösteren siyanür madenleri anlatıldı.
FATSA GÜNEŞ- Son zamanlarda Türkiye’nin kanayan yarası haline gelen ve Fatsalıların da çok yakından hissettiği çevre katliamları ve çevre katliamlarında başı çeken siyanürlü ve sülfürik asitli altın madenleri kitap oldu. Fatsalı Gazeteci İbrahim Gündüz’ün “Altın Ölüm” adı verilen kitabında Kazdağları’ndan Munzur Dağları’na, Lapseki’den Artvin’e ülkenin dört bir yanında faaliyet gösteren ve her geçen yıl sayıları artan siyanür madenleri ve doğaya verdikleri zararlar belgeleriyle anlatıldı.
FATSA’DA CENNET NASIL CEHENNEM OLDU
Bir zamanlar yeşil bir cennet olan Fatsa bugün siyanürlü ölüm cehennemine dönüştürülmek isteniyor. Amerikan-Kanadalı-İngiliz ortaklarıyla hareket eden ve stajını FETÖ’nün KOZA madenlerinde yaptığı söylenen Bahar Madencilik, 5 yılda Fatsa’nın toprağını, havasını ve görüntüsünü değiştirdi. Fatsa’daki siyanürlü madenin verdiği zararlar yetmiyormuş gibi şimdi de şirket, 3 milyon metreküp kapasiteli 50 metre derinliğinde bir zehir barajını Fatsa’nın tepesine inşa etmek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan izin istedi. Ordu’da bugün 5 yılda devlete sadaka gibi verilen 10-12 milyon dolar için 3,5 milyar dolarlık fındık ateşe atılıyor. Yüz binlerce insanın geçim kaynağı riske atılıyor. Bahar Şirketi, sadece Fatsa’da değil Sivas-Koyulhisar’da bulunan Sisorta Yaylası’nda da siyanürlü bir maden peşinde. Hem de kara para aklama cenneti vesaire adlarla anılan İngiliz Virgin Adaları’nda kurduğu EBX Madencilik Şirketi’yle. Melet Irmağı’nın dibine kurulan bu maden de Ordu’yu kuzeyden siyanür kuşatmasına alıyor.
KAZDAĞLARI SALDIRISI BİTMİYOR
Türkiye geçtiğimiz yıl, Alamos Gold’un Kazdağları’na açmaya çalıştığı siyanürlü altın madeni nedeniyle ayağa kalkmıştı. Kanadalı şirketin 200 binden fazla ağaç kesmesiyle Türk halkı vahşi madenciliğin, kimyasal madenciliğin gerçek yüzünü bir kez daha gördü. Alamos Gold şimdilik durduruldu ama vazgeçmediler. Aynı şirketin Çan ilçesine bağlı Söğütalan köyü mevkiinde Kuzey Biga Madencilik A.Ş. tarafından yapılması planlanan Ağı Dağı Altın Madeni projesi de bulunuyor. Kanadalı Alamos Gold şirketinin Kirazlı, Ağı Dağı ve Çamyurt ile birlikte Kazdağları’nda toplam 3 bin 500 hektarda yani 35 bin dönümlük bir alanda arama ruhsatı bulunuyor. Kirazlı’nın çok yakınında Koza Holding’in Serçiler Altın Madeni projesi de var. Bahar Madencilik de Demirtepe adında bir başka şirketiyle bu kez Havran’da Kazdağları’nın altını oyuyor. Sadece Güney Marmara’da Çanakkale, Balıkesir’in de içinde olduğu bu bölgede 30’dan fazla ruhsatlandırılmış siyanürlü maden var. Eğer bu projelerin bir bölümü ya da tamamı hayata geçerse Çanakkale ve çevresi tam bir çöle dönüşecek.
ERZİNCAN’DA FIRAT’A ZEHİR AKITILIYOR
İktidara yakın Çalık Holding’in Kanadalı ortağıyla birlikte işlettiği Erzincan’daki Çöpler siyanürlü-sülfürik asitli madeniyse Türkiye’nin gıda güvenliğini tehdit ediyor. Keban, Karakaya, Atatürk barajları tehlikede. Kitapta, Çöpler Altın Madeni’nde dönen rüşvet ilişkileriyle ilgili çok çarpıcı iddialara yer veriliyor. Çöpler Muhtarı’nın savcılık ifadesine göre, Kanadalı şirket İliç Savcısı’nı rüşvete bağlamış.
AKP’YLE FETÖ ARASINA GİREN “SİYANÜR KEDİSİ”
Bir dönem AKP’yle içtikleri su ayrı gitmeyen FETÖ’nün de amiral gemisi Koza’yla birlikte altın işine girmesiyle Türkiye’nin bütün koruma bariyerleri yıkıldı. Altın madenlerinden kazandığı paralar ve uluslararası kartellerle kurduğu ilişkilerle gücüne güç katan FETÖ, AK Parti’ye meydan okuma noktasına gelince ipler koptu. Bugün AKP iktidarıyla FETÖ arasına giren kara kedilerden birisinin de siyanürlü altın madenleri olduğu biliniyor.
NÜKLEER ATIKLARDAN BİLE TEHLİKELİ: “YAVAŞ ÇEKİM SOYKIRIM”
“Bugün artık altın madenlerinin çevreye verdiği zararlar nükleer atıklarla bir tutuluyor. Bir adet basit bir yüzük yapmak için 50 ton kaya parçalanarak çıkarılmakta, un ufak edilmekte ve içinden dünyanın en zehirli bileşiği olan siyanür geçirilmektedir. İçinden 31 gram (1 ons) altın çıkarılmakta ve sonra da zehirli ağır metaller ve kimyasallar içeren bu 50 ton, “pasa” denilerek çevreye bırakılmaktadır. Bugün bu türden madenlerin, yani siyanürlü-sülfürik asitli metal madenlerinin yarattığı çevresel felaketleri artık, ‘ağır çekim soykırım’ diye adlandırıyor.”
15 YILDA 2 MİLYON DÖNÜMDEN FAZLA ORMAN GİTTİ
Kitapta, iktidarın sık sık dile getirdiği, “ağaçlar kesiliyor ama daha fazlasını dikiyoruz” sözlerinin de büyük bir aldatmaca oluğu rakamlarla ortaya kondu. Rakamlar AKP iktidarları döneminde madencilere yönelik orman tahsislerinin yüzde 170 ve yüzde 200 artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Yani Bakanlık verilerine göre son 15 yılda madenlere açılan orman alanı 1 milyon 240 bin dönüm. Sadece Ağustos 2020’de çoğu orman arazisi olan 9 milyon dönümlük bir alan madenlere tahsis edildi.
20 YIL GEÇTİ
Türkiye’de siyanürlü altın madenine karşı topraklarını korumak için ilk örgütlü mücadeleyi veren Bergama köylülerini “hain” ilan edeli 20 yıl geçti. Bugün Türkiye’de faal durumda 19 siyanürlü-sülfürik asitli altın madeni bulunuyor. Planlananlarla birlikte kısa zamanda iki katına çıkabilir. Peki Türkiye bugün çok daha iyi bir durumda mı? Yani altın masallarının anlatıldığı 20 yılın sonunda bugün devleti yönetenler, çok ciddi bir salgının tam ortasında vatandaşlarından 10 TL dileniyor. 19 yılda siyanürlü altın kartelleri kesip, yıkıp, kırıp, talan ederek yaklaşık 10 milyar dolar kazanırken, devlete kalan sadece 555 milyon dolar. Türkiye’nin ve Türk milletinin kayıplarıysa bu rakamların çok ama çok üstünde.