CUMHURİYETİMİZ 87 YAŞINDA
CUMHURİYETİMİZ 87 YAŞINDASavaştan çıkmış bir ülke, her tarafı işgal altında... Yanmış, yıkılmış topraklar, düşman çizmesi altında inleyen, buruk, gözü yaşlı insanlar... Derken, büyük bir mücadele ve harabeye dönmüş imparatorluğun üzerinde güneş açıyor. O yıkıntıdan bağımsız bir devlet, Cumhuriyet yeşeriyor. 87 yaşına basmaya hazırlanan Cumhuriyet, 6 yıl süren bir bağımsızlık mücadelesinin ardından kazanıldı.
Savaştan çıkmış bir ülke, her tarafı işgal altında... Yanmış, yıkılmış topraklar, düşman çizmesi altında inleyen, buruk, gözü yaşlı insanlar... Derken, büyük bir mücadele ve harabeye dönmüş imparatorluğun üzerinde güneş açıyor. O yıkıntıdan bağımsız bir devlet, Cumhuriyet yeşeriyor. 87 yaşına basmaya hazırlanan Cumhuriyet, 6 yıl süren bir bağımsızlık mücadelesinin ardından kazanıldı.
İşte, yoktan var etmenin, özgürlüğü kazanmak için yapılan mücadelenin, Türk Ulusunun var olma savaşımının o günlerden bugünlere uzanan öyküsü:
Takvimler, 30 Ekim 1918'i gösterirken Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış imparatorluk, Mondros Mütarekesi'ni imzaladı. Bir ulusu tarih sahnesinde yeniden var eden bir milli kahraman, 31 Ekim günü Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı göreviyle karargahın bulunduğu Adana'ya geldi. O kahraman, Mustafa Kemal idi... Mustafa Kemal Paşa, memleketin durumuna üzülüyor, bir çözüm yolu arıyordu.
10 Kasım 1918'de, görevinden ayrıldı ve Adana'dan trenle İstanbul'a hareket etti. Düşman, yurdun dört bir yanını işgal ediyordu. Türk Milleti için acı dolu günler başlamıştı. İşgaller birbiri ardına devam ederken, tarih o günleri şöyle yazdı:
-13 Kasım 1918: İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan gemilerinden oluşan 61 parçalık İtilaf ordusu, İstanbul'a geldi ve karaya kuvvet çıkardı.
-9 Kasım 1918: İskenderun İngiliz işgaline uğradı.
-12 Kasım 1918: Fransızlar İstanbul'da.
-6 Aralık 1918: İngilizler, bu defa ilerleyerek Kilis'i işgal etti.
-7 Aralık 1918: Fransızlar Antakya'ya girdi.
-17 Aralık 1918: Fransız askerleri, denizden Mersin'e çıkarma yapmaya başladı.
-23 Aralık 1918: Islahiye, Osmaniye, Bahçe, Hassa, Mamure'yi düşman çizmesi çiğnedi.
-1 Ocak 1919: İngiliz askerleri Antep'e girdi.
-12 Ocak 1919: İngilizler, Ermeni amaçlarına hizmet etmek için Kars'a yerleştiler.
-1 Şubat 1919: Aydın demiryolu, İngiliz ve Fransızlar'ın işgaline uğradı.
-22 Şubat 1919: Maraş, İngiliz işgali altında.
-8 Mart 1919: Fransızlar Zonguldak'ta.
-9 Mart 1919: 2000 kişilik bir İngiliz müfrezesi, Samsun'u işgal altına aldı.
-24 Mart 1919: İngilizler Urfa'yı işgal ettiler.
-28 Mart 1919: İtalyanlar karaya asker çıkararak, Antalya'yı işgal ettiler.
-16 Nisan 1919: Fransızlar, Afyonkarahisar istasyonunu işgal altına aldı.
-20 Nisan 1919: Gürcü ordusu, Milli Şura kuvvetlerini bozarak Ardahan'a girdi.
-TAKVİMLER 19 MAYIS 1919'U GÖSTERİRKEN, MUSTAFA KEMAL
SAMSUN'DAYDI-
İtilaf Devletleri temsilcileri Paris'te toplanmıştı. Yunanlıların İzmir'i işgali konusunda karar aldılar. 15 Mayısta, güzel İzmir'de Yunan işgali başlamıştı.
Mustafa Kemal Paşa, maiyetiyle birlikte 16 Mayıs 1919 tarihinde Bandırma vapuru ile İstanbul'dan ayrıldı ve ertesi günü İnebolu'ya, 18 Mayısta Sinop'a vardı.
Takvimler 19 Mayıs 1919'u gösterirken, Mustafa Kemal Samsun'daydı. Tarihçiler, o günü ''dünyanın en büyük ulusal mücadelelerinden birisinin başlangıcı'' kabul ettiler. Artık geriye dönüş yoktu. Genç Mustafa Kemal, Samsun'dan Havza'ya geldi. İşgaller devam ediyordu. Yunanlılar, 26 Mayısta Manisa'ya, 27 Mayısta Aydın'a girdiler.
Damat Ferit Paşa, 17 Haziranda Paris Barış Konferansı'na Osmanlı Devletinin barış isteklerini bildiren muhtıra gönderirken, öbür taraftan Mustafa Kemal, bundan dört gün sonra İstanbul'da bulunan tanınmış kimselere Amasya'dan mektup göndererek, milli mücadeleye davet ediyordu.
-''MİLLETİN BAĞIMSIZLIĞINI, YİNE
MİLLETİN AZMİ VE KARARI
KURTARACAKTIR''-
Mustafa Kemal Paşa, ulusu kurtarmak için dört koldan çalışmalara başlamıştı. 21 Haziranda bir tarihi belgeyi, Amasya Tamimi'ni, yaveri Cevat Abbas'a dikte ettirdi. Ertesi sabah, Anadolu'daki mülki ve askeri makamlara tamim, şu tarihi sözlerle ulaştı:
''Vatanın tamamiyeti, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır. Sivas'ta milli bir kongrenin acele toplanması kararlaştırılmıştır.''
Bu arada, Mustafa Kemal'in çalışmalarını engellemek isteyenler de boş durmuyordu. Posta ve Telgraf Umum Müdürü Refik Halit, 24 Haziranda telgrafhanelere ''Mustafa Kemal'in azledildiğini, bu sebeple telgraflarının kabul edilmemesini bildiren'' bir şifre gönderdi.
Harbiye Nazırı Ali Ferit Paşa, 5 Temmuzda Mustafa Kemal Paşa'yı padişah adına İstanbul'a çağırdı. Mustafa Kemal, Harbiye Nazırı'na şu yanıtı verdi:
''Vilayet-i Şarkiye ahalisi arasından çıkıp gelmek hususundaki yüksek tekliflerinizi yerine getirmede şahsi irademi kullanmaktan manen ve maddeten memnu bulunuyorum.'' Ardından, 14 Temmuzda ordudan istifa ederek, Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin başına geçti.
-CUMHURİYET'İN TEMELİ-
Milli mücadele hareketinin dönüm noktalarından olan Erzurum Kongresi, 23 Temmuz 1919'da toplandı. Mustafa Kemal Paşa, 9 Ağustosta askerlik mesleğinden ihraç edildi. Mustafa Kemal'in rütbesinin kaldırılmasına, nişanlarının da geri alınmasına karar verildi. Erzurum Kongresi adına ilan edilen beyanname, 10 Ağustosta Erzurum'da Türk Basımevinde çoğaltılarak, binlerce nüsha halinde tüm yurda gönderildi.
Mustafa Kemal Paşa, Erzurum'da arkadaşlarına ''İstanbul, bir Amerikan mandasıdır tutturmuş gidiyor. Bu olmayacaktır. Türkiye istiklal bütünlüğüne sahip olacaktır. Hayır paşalar, hayır, hayır beyefendiler... Manda yok, ya istiklal ya ölüm var'' diyordu. Erzurum Kongresi'nin ardından, 4 Eylülde açılan Sivas Kongresi, 11 Eylülde son buldu. 10 maddelik Umumi Kongre Beyannamesi yayınlandı.
-KAHRAMAN TÜRK HALKININ DİRENİŞİ-
Bu arada, Osmanlı Padişahı adına Damat Ferit ile İngiltere temsilcisi arasında, İngiliz mandasının kabul edildiğine dair gizli bir anlaşma imzalandı, Tarih 12 Eylül 1919.
Düşman işgali sürerken, 30 Ekimde Urfa'ya giren Fransızlar hiç beklemedikleri tepkiler alıyordu. Tarih 31 Ekim 1919; Maraş'ta, Fransız askeri üniforması giymiş bazı Ermeniler taşkınlık yaparak, işi kadınlara tecavüze kadar götürdüler.
Tarihin ''Sütçü İmam'' diye yazacağı, Uzunoluk Camisi Müezzini Hacı İmam duruma dayanamadı ve silahına sarıldı. Böylece yöredeki direniş hareketi başladı.
27 Aralık 1919'da Mustafa Kemal Paşa, Heyet-i Temsiliye üyeleriyle birlikte Ankara'ya geldi. 29 Aralıkta Mustafa Kemal hakkındaki askerlikten çıkarılma ve madalyalarının geri alınma kararı Meclis-i Vükela tarafından düzeltildi. Kendisinin istifa etmiş olduğu ve madalyalarının iadesi kararı alındı.
Milli mücadele tüm hızıyla sürerken, takvim şöyle akıyordu:
-6 Ocak 1920: Erzurum'da Mustafa Kemal'in Erzurum Mebusu seçildiğine dair mazbata düzenlendi.
-12 Ocak 1920: İstanbul'da son Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı açıldı.
-16 Mart 1920: Saat 10.00'dan itibaren İstanbul'un askeri işgal altına alınacağına dair İtilaf Devletleri adına İngiltere, Fransa ve İtalya Yüksek Komiserleri'nin müştereken imzaladıkları nota Sadrazam Salih Paşa'ya tebliğ edildi. İstanbul, artık işgal altındaydı. Manastırlı Hamdi Efendi adındaki bir telgraf memuru, işgali Mustafa Kemal Paşa'ya iletti.
-6 Nisan 1920: Ulusal mücadeleyi tüm dünyaya duyuran Anadolu Ajansı kuruldu.
-21 Nisan 1920: Mustafa Kemal, vilayetlere Meclis'in 23 Nisan 1920 günü açılacağını bildirdi.
-23 Nisan 1920: Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.
-24 Nisan 1920: Mustafa Kemal Paşa, Meclis Başkanlığı'na seçildi.
-5 Mayıs 1920: TBMM İcra Vekilleri Heyeti, ilk toplantısını yaptı.
-9 Mayıs 1920: TBMM adına Mustafa Kemal imzasıyla Anadolu Ajansı aracılığıyla İslam alemine şu beyanname iletildi:
''Orduyu terhis etmek, köylülere Kuvay-ı Milliye'yi asi tanıtmak, milleti kendisine şeref veren, en asil ve civanmert evladına karşı şüphe ve tereddüte düşürmek, sulhü hazırlamak için İngiliz emri altında çalışan vatansızların ilk işi oldu''.
-11 Mayıs 1920: Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'da Divan-ı Harb tarafından idama mahkum edildi.
-29-30 Mayıs 1920: TBMM Hükümeti ile Fransız hükümeti arasında imzalanan 20 günlük ateşkes anlaşması başladı.
-10 Ağustos 1920: İstanbul Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında Sevr Anlaşması imzalandı.
-2-3 Aralık 1920: Ermeniler ile Gümrü Anlaşması imzalandı.
-...VE ZAFER-
Milli mücadele meyvelerini veriyordu. Ulusun topraklarını savunma mücadelesi, 10 Ocak 1920'de İnönü mevzilerinde Yunanlılarla şiddetli çarpışmaların ardından 1. İnönü Zaferi'nin kazanılmasıyla başarıya ulaşmaya başlamıştı.
20 Ocak 1920'de ilk Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilirken, 5 Şubatta TBMM'nin gizli oturumunda Londra Konferansı'na Ankara Hükümeti adına heyet gönderilmesi ve heyetin Meclis üyelerinden oluşması kararlaştırıldı. 6 Şubatta Bekir Sami Bey başkanlığındaki heyet, Ankara'dan hareket etti. 21 Şubatta konferans başladı ve 12 Martta son buldu.
TBMM hükümeti ile Rusya arasında 16 Martta Moskova Anlaşması imzalandı. Masa üzerindeki zaferleri, meydanlardaki zaferler izliyordu. 1 Nisanda 2. İnönü Zaferi kazanıldı. 5 Ağustos; Mustafa Kemal'i geniş yetkilerle ve 3 ay süreyle Başkumandanlık tevcih eden kanun TBMM'de kabul edilirken, 23 Ağustos 1920 günü Yunan ordusu taarruza geçti ve Sakarya Meydan Muharebesi başladı.
26 Ağustosta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın şu emri geldi:
''Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz''...
13 Eylülde Sakarya Meydan Muharebesi sona ermiş, düşmanın Sakarya Nehri'nin doğusunda imha edilmesiyle zafer kazanılmıştı. Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle 14 Eylülde genel seferberlik ilan edildi. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 19 Eylülde ''Gazi'' unvanı ve mareşal rütbesini aldı.
Yeni yılın başlangıcında Mersin ve Adana düşman işgalinden kurtulmuştu. Dört bir bucak Türk topraklarının düşman çizmesi altındaki esareti birer birer sona eriyordu. Derken, 26 Ağustosta 05.30'da topçu ateşiyle Kocatepe'den Büyük Türk Taarruzu başladı. Türk süvarileri, 9 Eylülde İzmir'e girdi ve Kadifekale'ye Türk Bayrağı çekildi.
-SALTANAT BİTTİ...-
Mudanya Konferansı, 3 Ekim 1922'de başladı. Mütareke 11 Ekimde imzalandı ve 15 Ekimde yürürlüğe girdi. TBMM, 1 Kasımda bir devri sona erdirdi. Hilafet ve saltanatın birbirinden ayrılarak, saltanatın lağvına karar verilmişti. TBMM Hükümeti, 5 Kasım sabahı idareye el konulduğuna dair Ankara hükümeti kararını Refet Paşa aracılığıyla İstanbul Hükümeti'ne tebliğ etti: ''5 Kasım 1922 öğle vaktinden itibaren İstanbul'un idaresine el konulmuştur.''
Vahidettin'in halifelikten uzaklaştırıldığına dair Şeriye Vekili Vehbi Efendi, 18 Kasımda fetva çıkardı. Ulusal Kurtuluş Savaşı sona ermiş, şimdi sıra zaferin masa başında kazanılmasına gelmişti.
20 Kasım 1922 tarihinde Lozan Konferansı açıldı. Konferans, 4 Şubatta 2 ay süren görüşmelerden sonra kesintiye uğradı. Daha sonraları, milli mücadelenin kahramanlarından İsmet Paşa, yumruğunu masaya vurarak istediklerini kabul ettirecek ve büyük bir zafere imza atacaktı.
25 Ağustosta İtilaf Kuvvetleri, Lozan Anlaşması gereğince İstanbul'u boşaltma hazırlıklarına başladı ve 27 Ekimde Halk Fırkası Meclis Grubu, Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığında toplandı.
-''YARIN CUMHURİYET'İ İLAN EDECEĞİZ''-
Akşam Çankaya'da yemek esnasında Mustafa Kemal Paşa, hazır bulunanlara müjdeyi verdi: ''Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz.''
Günlerden 28 Ekim 1923'tü. Bütün hazırlıklar bitmiş ve 29 Ekim günü gelmişti. Mustafa Kemal Paşa'nın Cumhuriyet kurulması teklifi, Halk Fırkası toplantısında kabul edildi. Halk Fırkası toplantısından sonra Büyük Millet Meclisi, saat 18.00'de toplandı ve Kanun-u Esasi Encümeni tarafından Cumhuriyet teklifi mazbatası hazırlandı.
TBMM'de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun bazı maddeleri değiştirildi. Türkiye Devleti'nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu ''Yaşasın Cumhuriyet'' sesleri arasında kabul edildi.
-YAŞASIN CUMHURİYET''-
Büyük Millet Meclisi'nde gizli oyla Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Ankara Mebusu Mustafa Kemal Paşa, oylamaya katılan 158 mebusun tümünün oyunu alarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, başbakanlığa Malatya Mebusu İsmet Paşa'yı atadı. İsmet Paşa Kabinesi kuruldu.
Halk, sokaklarda ellerinde bayraklarla genç Cumhuriyet'i kutluyordu. Esaret sona ermiş, şimdi büyük mücadelenin ardından hiç de kolay kazanılmayan bağımsızlığı kutlamaya sıra gelmişti. Türk Milleti artık özgürdü...
Sokaklarda artık düşman çizmelerinin sesleri değil tek bir ses çınlıyordu: ''Yaşasın Cumhuriyet''...