Fatsa’dan doğan Güneş…
.jpg)
Ordu 19 Eylül Gazeteciler Cemiyeti başkanı
Gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda asayiş haberlerini genelde Op. Dr. Osman Hilmi Memecan’dan alırdık. Sevgili Dr. Memecan’ın önce Kazım Karabekir Caddesi’nde, sonrasında da Cihan Lokantası üzerindeki muayenehanesi o zamanlar arı kovanı gibiydi.
Köylerde meydana gelen yaralanmalar bile hastaneden önce onun bürosuna gelirdi. Bizde bu nedenle sık sık ona uğrar, haber alırdık.
Fatsa Güneş Gazetesi ile ilk tanışmamız da Dr. Osman Hilmi Memecan’ın bürosunda olmuştu. Yanındaki yardımcısının minibüsten alarak getirdiği Güneş Gazetesi’ni önce baştan aşağı okur, sonra da gelenlerin okuması için sehpaya bırakırdı. Her sayısında onun da bir makalesi yer alırdı.
Sevgili Ferudun Altuntaş, “artık yarım asırlık olduk” dediğinde şöyle bir geriye dönme ihtiyacı hissettim. Benim bu işe başladığımda Fatsa Güneş, 14 yaşında, ama benden bir kaç yaş küçük gencecik bir delikanlı imiş.
O yıllarda gazetecilik her harfi bir kumpasa tek tek dizmekle, sonra sayfaya yerleştirmekle yapılırdı ki, sonrasında kurşunlu entertipler çıktı, bu nasıl teknoloji diyorduk. Şimdi her şey bilgisayarın ucunda, akıllı telefonun içinde.
Evet, yarım asırda bizim sektörde de çok şey değişti. Daktilonun yerini bilgisayar, klişenin yerini aydınger aldı. Fotoğraf çekimi de, ses kaydı da artık telefonla yapılıyor. Ne film derdi var ne de asa…
Yarım asırda çok şey değişti ama bu mesleğin çilesi bitmedi. Daktilonun yerini bilgisayar, fotoğraf makinasının yerini telefon, klişenin yerini aydınger aldı da bir şu boyaya çözüm bulamadık.
Sevgili Hikmet Altuntaş gibi büyüklerimiz; “bu mürekkep kokusuna alışan bu işi bırakamaz” derdi ya, aynen öyleymiş. Teknolojide her şeye alternatif bulundu da bir boyaya bulunmadı. Sanırım Ferudun Altuntaş gibi bizlerin bu işten kopamama nedeni de bu olsa gerek.
İşin gerçeği 54 yıl bir ömür. Hele bu sektörde çilesini de sayarsanız iki ömür. Genel ve yerel yönetimlerin yeterince destek vermediği, resmi ilanların gün geçtikçe iç edildiği, maaş ve vergi dışında tüm girdileri döviz üzerinden olan bu sektörde öyle 54 yılı yarım asır deyip geçemezsiniz.
Alnını öpeceksiniz, ‘elini öpeceksiniz, iyi ki varsınız’ diyeceksiniz. Çünkü sizin yaptığınız yol, açtığınız yatırım, yaptığınız düğün, cenazeniz, hiçbir zaman bir yaygın gazetede yer almaz.
Onun için okuyarak yaşatacaksınız. Mahalle bakkalı gibi yerel gazetelerinizi de yok ederseniz, yarın sesinizi duyuracak bir yer bulamazsınız.
Evet, Fatsa Güneş 55 yaşında. Başta bu gazeteyi kuran ve emek veren şu anda aramızda olmayan herkese teşekkür ediyor, rahmet diliyorum. Ve de bu bayrağı hala başını öne eğmeden dik şekilde taşıyan Ferudun Altuntaş ve ustasından yazı ailesine kadar tüm Güneş ailesine başarılar ve daha uzun yayın hayatı diliyorum.