ÜNYE FATSA ARASI ‘SİYANÜR’ KURULDU. HAVA, SU, TOPRAK DEDİĞİN O DA VURULDU...
.jpg)
Fatsa-Ünye sınırında içerisinde yer alan Aşağı Bahçeler, Yukarı Bahçeler ve Tepeköy Mahalleri arasında 2013 yılında Bahar Madencilik ile İngiliz Stratex International Madencilik’in birlikte kurduğu Altıntepe Madencilik Şirketi, 196 hektarlık arazide 5 yıldır siyanür kullanarak altın çıkarıyor.
Siyanürle altın arama çalışmaları Fatsa-Ünye sınırında 10 kilometrekarelik alanda tepkilere rağmen devam ediyor.
Şirket bitmek üzere olan ruhsatını 5 yıl daha uzatmak ve arama yapılacak olan alanı 3 katına çıkarmak için girişimlerini sürdürüyor.
Şirketin ruhsat süresini uzatma ve altın araması yaptığı 196 hektarlık alanı 3 katına çıkarma girişimi ve yeni alanlar için başlattığı ÇED süreci yöre halkı tarafından tepkiyle karşılanıyor.
Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Özbucak, “Siyanürle altın ayrıştırması yapan şirket projelendirdiği alanı ve süreyi tamamladı. Şirket ikinci ÇED süreci ile faaliyet alanını artırarak çok daha uzun süreli yeni faaliyet genişletme eylemine girdi. Yeni alanlar için ÇED süreci başlattı. Bu faaliyetler Ünye ve Fatsa ilçelerinde ekolojik sorunlara yol açacak. Hava, su, toprak kirliliği ile geri dönülemeyecek doğa tahribatına neden olacak. Dolayısıyla tüm canlı yaşamı tehdit edecek. Ayrıca MTA’da Fatsa ve Ünye köylerinde yeni maden aramaları için sondaja başladı. Amaç, Fatsa Yukarıbahçeler Mahallesi’ndeki siyanürlü altın işletmesi alanını büyütmek. Ünye topraklarında Kızılkaya ormanlarında yeni maden işletmelerinin hazırlığı olan sondajlar MTA tarafından başlatıldı. Özellikle Fatsa, Ünye, Kumru, Korgan arasındaki bu çalışmalar, buraların maden sahası olarak ilan edilmek istenmesinin hazırlığı olarak görülüyor.” dedi.
Siyanürle altın ayrıştırması yaptığı alanlarda yöre halkı ile görüşme yapan Coşkun Özbucak, izlenimlerini de şöyle anlattı:
“Yöre halkı, ‘Devlet yoksa biz de yokuz. Biz yoksak devlet de yok. Devlet böyle işkence yapar mı?’ diyor. Topraklara alttan girip üstten çıktığını söylüyorlar. Topraklarından uzak durmalarını istiyorlar. ‘Halkını ezen hükümet de lazım değil bize’ diye serzenişte bulunuyorlar. Köyün havasının bile zehirlendiğini, kullandıkları suyun zehirlendiğini, banyo bile yapamadıklarını, korkudan meyve bile yiyemediklerini, tepki gösterdikleri zaman ‘terörist’ muamelesi ile karşı karşıya kaldıklarını bildiriyorlar. ‘Yetkililer sesimizi duysun. Maden aramayı bıraksınlar. Türkiye’nin zenginliği kendisine yetiyor’ diyorlar.”
Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) üyesi Eren Atasoy da “Siyanürle işletilen madenlerde ağır metaller var. Bunun zararlarını gördük. Fındık üretimi yapılan, arıcılık faaliyeti yapılan, tarım yapılan burada maden neden işletiliyor. Domateslerimiz çürüdü. Fındıklar küflenmeye başladı. Biz madenin bir an öce durdurulmasını isterken, şirket kapasite artırımına gidiyor” dedi.