GEZER : “BAHÇELERİMİZ GENÇLEŞTİRİLMELİDİR.

Fındık üreticilerine seslenerek, fındığın geleceği ve kalitesi için bahçelerin acil olarak gençleştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Fatsa Ziraat Odası eski Başkanı Yılmaz Gezer, “Fındığımızı konuşmadığımız hiçbir yılımız yoktur. Dünya’da fındık üretiminde birinci ülkeyiz; ama maalesef fındık bahçelerimiz 90 ila 100 yaşındadır. Bir dönüm bahçede azami 100 kg fındık alırız. Hâlbuki bahçelerimizden dönümünde 200-300 kg fındık alırız. Bunun en basit yolu ne gübre ne de ilaçlama sadece bahçelerimiz gençleştirilmelidir.   Bu noktada bahçelerimizin gençleşmesinde Tarım Müdürlükleri ve Ziraat odaları öncülük yapmalıdır. Bahçelerimiz nizami dikilmemiştir. Nasıl dikileceğini Ziraat Mühendisi arkadaşlar üreticiye tarif etmelidir” dedi.
Dünyada en fazla fındık üretimin Türkiye olduğunu söyleyen Fatsa Ziraat Odası eski Başkanı Yılmaz Gezer, “Geçtiğimiz hafta Ordu Valiliği, Ordu Üniversitesi ve Ordu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün tarafından organize edilen ‘Fındıkta küllenme hastalığı ile mücadele ve bitki besleme’ paneli Fatsa’da icara edildi. Bu önemli programa bende katıldım.  Tabi ki bunun gibi seminerler üretici için faydalıdır. Bunu sık sık yapmalıyız. Organize edenlere teşekkür ederiz.
 
Fındığımızı konuşmadığımız hiçbir yıl yoktur. Dünyada fındık üreticisi olarak birinci ülkeyiz. Fındık bahçelerimiz 90 ila 100 yaşındadır. Bir dönüm bahçede azami 100 kg fındık alırız. Hâlbuki bahçelerimiz genç bahçe olsa dönümünde 200-300 kg fındık alabiliriz. Bahçelerimiz gençleşmesine Tarım Müdürlükleri ve Ziraat odaları öncülük yapmalıdır. Bahçelerimiz nizami dikilmemiştir. Nasıl dikileceğini Ziraat Mühendisi arkadaşlar üreticiye tarif etmelidir. Bir fındık fidesi dikildikten 7 yıl sonra tam verime gelir. Bu bahçede 50 yıl boyunca dönümden 200-300 kg fındık alınır. 50 yıldan sonra verim geri düşer ve bugün olduğu gibi.
Bugün Aybastı, Korgan, Kumru, Akkuş gibi ilçelerde gene bahçe olduğundan fındık verimi bizden her zaman yüksektir. Biz yaşlı fındığa ne yaparsak, yapalım verimi artıracağımızı düşünmüyoruz. 70-80 yaşındaki bir insanın ne kadar doping hapı verirsek verelim, 25-30 yaşındaki insanın verimini alamazsın. Var sayalım ki bu dediklerim yapıldı. Bu sefer üretilen iki katına çıkmış oluyor. O zaman devreye fındığın fiyatı geliyor.  İki yıl önce 20 TL üzerinde satmış olduğumuz fındık bugün 10 TL seviyesinde, bunun sebebi nedir? Bunu araştırmamız lazım. Biz geçmişte fındığı tabuta koyduk yine bölgemizden iki milletvekili öncülüğünde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde oturmuş, eylem yaptık. Başarılı olduk, olmadık ayrı konudur.
 
Üretici şunu iyi bilmelidir ki, fındık kaç para olursa olsun, Avrupalı bizim fındığımızı almak mecburiyetindedir. Onlar için bizim fındığımız olmazsa olmazlardan ve bizim fındığımıza vermiş olduğu tadı hiçbir şeyde bulunmuyorlar. Avrupa’da milyon Euro’luk çikolata fabrikaları mevcut olsa da Türk fındığı olmadan bu fabrikalar çalışmaz.
 
Pekala neden fındığımız para etmiyor. Çünkü fındığımızı ihraç eden 5-10 kişi, Avrupalıya yağcılık yapıyor. Resmen Türk çiftçisine ihanet ediyor. Türk çiftçisini kendi menfaati için mağdur ediyor. Şimdi gündemde lisanslı depoculuk var ama kesinlikle fındığın fiyatını yükseltmeyecektir. Çünkü üreticimizin yüzde 20 şehir dışından gelenlerdir. Bunlar fındığın toplu emanete bırakıp, giderler. Para lazım olduğu zaman tüccarına telefon edip parasını ister ve alır. Ama lisanslı depoculuk hangi evrakları ister, belli değil.
 
 
 
 
Türkiye’de fındıktan geçimini sağlayan sekiz milyonun üzerinde üretici vardır. Bu sayının yüzde 20’sinden fazlası ilimizdedir. Bu illerimiz ve ilçelerimizde bulunan ziraat odaları ve borsalar mevcuttur. Bu illerimizin il koordinasyon başkanları yine o illerin borsa ve ziraat odası başkanları bir araya gelip, genel merkezlerinin öncülüğünde bölge milletvekilleriyle birlikte Cumhurbaşkanıyla görüşüp, fındığı masaya yatırmaları lazım. Böyle bir buluşmada üretici adına devlet yetkililerine şu teklifi yapmaları gerekir; ‘Bu devlet 6 yıldır üreticiye alan bazlı destek veriyor. Çiftçi dönüm başı 170 lira alıyor. Bu yılda bin lira destek demektir. Bu destek parası çiftçiye değil de FİSKOBİRLİK’e verilip ve bu kurumun yönetiminin tamamını Tarım Bakanlığı atamalıdır. Bu kurumun asli görevi üreticinin fındığını satın alması olmalıdır. Şayet FİSKOBİRLİĞE güven kalmadıysa TMO devreye sokulmalıdır. Görülecektir ki fındık otomatik olarak yükselecektir. Üreticide devletten alacağı alan bazlı destek yerine fındığını değerinde satacaktır. Bu da üretici, ürün ve ülke için kalıcı çözüm olur” diye konuştu.
 
 
 
Son olarak ise Gezer, “2017 yılında yapılacak rekolte çalışması neticesinde fındığın çok olduğu belirlenirse, fındığın fiyatı 7 liradır. Bu düşük fiyata çözüm ise, fındık ile ilgili ziraat ve borsa oda başkanları hükümet yetkilileriyle görüşüp, mutlaka ve mutlaka fındık taban fiyatını Tarım Bakanlığının vermesi sağlanmalıdır. Nasıl ki, fındık rekoltesini belirleyen bakanlıksa, aynı şekilde fındık taban fiyatını da bakanlık belirlemedir” şeklinde konuştu.