FATSA ADD UĞUR MUMCU’YU ANDI

20 yıl önce uğradığı bombalı suikast sonucu 24 Ocak 1993'te hayatını kaybeden araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu, ölümünün 20. yılında Fatsa’da ADD tarafından anıldı.
Atatürkçü Düşünce Derneği Fatsa Şubesi Başkanlığı tarafından dernek binasında düzenlenen programa CHP İlçe Başkanı Doğan Çelebi ve çok sayıda dernek üyesi katıldı.
İlk konuşmayı ADD Fatsa İlçe Başkanı M. Kemal Erken Yaptı. Erken konuşmasında: “Öncelikle birlikten güç doğar sözünün ne kadar önemli olduğu belirtmek isterim. Bugün burada Uğur Mumcu’nun vefatının 20.yıl dönümünü anmak için toplandık. Böyle bir günde bizi yalnız bırakmayıp bizimle beraber olduğunuz için hepinize teşekkür ederim. Acılı bir olay nedeniyle bir arada toplanmış bulunuyoruz. Ben hepinize şahsım ve yönetim kurulu arkadaşlarım adına hoş geldiniz diyorum” dedi.
ADD Fatsa İlçe Saymanı Ahmet Çırpan ise yaptığı konuşmada: “Adalet ve demokrasi haftası çerçevesinde düzenlediğimiz etkinliğimize katılımlarınızdan dolayı teşekkür ederiz. Bilindiği gibi bundan tam 23 yıl önce 31 Ocak 1990 yılında Muammer Aksoy ve 20 yıl önce 24 Ocak 1993 yılında Uğur Mumcu cumhuriyet ve demokrasi düşmanları tarafından öldürüldüler. Yine bir 24 Ocak günü Diyarbakır emniyet müdürü Ali Gaffar Okkan katledildi. Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi daha nice değerli bilim adamları ve akademisyenler benzer şekilde öldürüldüler. Bu nedenle 24-31 Ocak haftasına Adalet ve Demokrasi Haftası diyoruz ve Uğur Mumcu’nun şahsında bütün demokrasi şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, aziz anılarının önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz” dedi.
ADD Fatsa İlçe Başkan Yardımcısı Şadiye Öklük ise yaptığı konuşmada: “Kurulduğu günden başlayarak Cumhuriyeti yıkmaya çalışan devrim karşıtları Ulu Önderimiz M. Kemal Atatürk’ün kararlı tavrı karşısında seslerini çıkaramadılar. Mene men’deki başkaldırı denemesi gerektiği gibi bastırıldı. Çok partili hayata girdiğimiz 1945’ten sonra yandaş bulan emperyalizm özellikle 1950 yılında iktidar değişikliğinden sonra devrim karşıtlığını geliştirerek kendine yer yaptı. 12 Mart ve 12 Eylül’de ulusal güçler büyük hasar gördü. Emperyalizm tezgahı ile ortaya konan 24 Ocak kararları 12 Eylül’ün politikasını oluşturdu. Cumhuriyeti kuran parti kapatıldı. 1402 sayılı yasa ile başta üniversiteler olmak üzere binlerce kamu görevlisinin işine son verildi. Cumhuriyetin tehlike ve tehdit altında olduğunu gören başta ulusal başkanımız Ord. Op. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu başta olmak üzere Prof. Dr. Muammer Aksoy’un başkanlığında 49 aydın Atatürkçü Düşünce Derneğini kurdular. 31 Ocak Adalet ve Demokrasi Haftası bir özeleştiri ve önderlerimizin yol göstericiliğinde yeni hedeflere ulaşmanın planlandığı günler olmalıdır. Başta cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Kubilay’dan başlayarak Uğur Mumcu’yu, Muammer Aksoy’u tüm cumhuriyet ve demokrasi şehitlerimizi bir kere daha saygı ve minnetle anıyor, aziz anıları önünde saygıyla eğiliyoruz” dedi.
Eğitim, Bilim, Kültürden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Nur Hilal Gündüz ise yaptığı konuşmada: “Bugün burada 24 Ocak 1993’te hain bir saldırıya kurban giden büyük gazeteci, cesur insan Uğur Mumcu’yu ölümünün 20.yılında anıyoruz. 24 Ocak 1993’te Ankara’da Uğur Mumcu’nun cenazesindeydim. Orada binlerce insan tek yürek, el ele o cenazede hep beraber bir şarkı söylüyordu. “ yiğidim, aslanım burada yatıyor” dediler ve sağanak yağmurun altında saatlerce yürüdüler. Bugün sizlere Uğur Mumcu’nun sözleriyle hitap etmek istiyorum. Gazeteciyi nasıl tanımlarsınız diye sormuşlardı Uğur Mumcu’ya ‘gazeteci haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir. Gazetecinin bu görevi yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun içinde gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümete ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan gazetecidir.’ diye cevap vermiştir. Fakat maalesef günümüzde gazetecilik bu tanımından çok uzaklaşmaktadır. Çünkü artık hükümetle ya da diğer karşıt güçlerle savaşmak veya muhalif olmak ya da doğru bildiğini savunmak, yanlışı görmek maalesef sorgusuz, sualsiz cezalandırılmaktadır. Artık o denli cesur olabilmek maalesef çok mümkün değildir. Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız bu tablonun ressamlarıdırlar” dedi.