ADD’den 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü
.jpg)
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ve 5 Aralık Kadın Hakları Günü ile ilgili konuşmaları yapan Avukat Nur Hilal Gündüz uzun yıllar cezaevinde tutuklu kalanlar için de ‘Bir Cezaevinde Tecritteki Adamın Mektupları’ adlı Nazım Hikmet şiiri okudu.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ve 5 Aralık Kadın Hakları Günü ile ilgili konuşmaları yapan Avukat Nur Hilal Gündüz uzun yıllar cezaevinde tutuklu kalanlar için de ‘Bir Cezaevinde Tecritteki Adamın Mektupları’ adlı Nazım Hikmet şiiri okudu.
Atatürkçü Düşünce Derneği Fatsa Şubesi tarafından düzenlenen 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ile ilgili bir faaliyet gerçekleştirildi. Gerçekleşen faaliyete CHP Fatsa ilçe Başkanı Doğan Çelebi başta olmak üzere yönetim kurulu üyeleri ve davetliler katıldı.
Avukat Nur Hilal Gündüz yaptığı konuşmasında : “Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır der madde 19 bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar. Oysa hala yazılan bir kitap yüzünden insanlar yargılanabiliyor ve kitaplar toplatılabiliyor. Hala düşünceler cezalandırılıyor bu ülkede cümleler, kelimeler tutuklanabiliyor. Madde 12 der ki kimsenin özel yaşamına, ailesine, konutuna ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz. Şeref ve adına saldırılamaz. Herkesin bu gibi karışma ve saldırılarına karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır. Oysa insanlar dinleniyor bu ülkede ve herkes şüphe içinde ne diyeceğini bilemiyor. İnsanlar sırf bu korkuları yüzünden dolandırıcıların mağduru olabiliyor. Herkesin silahsız ve saldırısız toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğü vardır diyor madde 20 fakat öğrenciler protesto gösterisi yaptığı için örgüt üyeliği suçlamasıyla neredeyse ömür boyu hapisle yargılanıyor üstelik tutuklanıyor. Delil olarak Tolstoy’un Savaş ve Barış kitabı gösteriliyor. Hala kitaplar hem delil hem de suç aleti olabiliyor. Gençler en çok konuşup karşı çıkacakları dönemde en ağır cezalarla yargılanıyorlar ve insanlar gösteri yaparken, en temel haklarını gerçekleştirirken polisler tarafından, güvenlik güçlerimiz tarafından en ağır saldırılara maruz kalabiliyor. Üstelik bir siyasi yetkilimiz çıkıp biber gazları insanların sağlığına zararlı değildir diye demeçler verebiliyor. Ve insanlar biber gazlarıyla oradan oraya savruluyor bu ülkede aslında şuan başka ülkelere insan hakları ve demokrasi üzerine dersler veren bir ülke olarak yine de iyi durumda sayılırız. Eğer görmezsek, duymazsak ve konuşmazsak çok fazla hayat herkese güler aslında böylece İnsan Hakları günümüz kutlu ve mutlu olur. Peki, kadının durumu nedir bu ülkede şu anda kadın bu ülkede çok fazla şiddete maruz kalmakta. 1930’larda aldığı Seçme ve Seçilme Hakkını cumhuriyetle elde ettiği kazanımları maalesef günden düne kaybetmekte. Yapılan bir araştırma şu anda dünyadaki kadın gelişmişliği düzeyinde ülkemizin 87.sırada olduğunu gösteriyor. Üstelik bazı az gelişmiş fakir kalmış Afrika ülkelerinden bile geri durumdayız. Tabi ki ilk sıralarda İsveç, Finlandiya, Norveç gibi gelişmiş Avrupa ülkeleri var. Aynı zamanda bizim ülkemizde gün geçmiyor ki bir kadın daha sokak ortasında tabancayla ya da bıçakla kocası tarafından öldürülmesin. Her gün gazete sayfalarında kocası ya da eski kocası tarafından tehdit edilip sonra da öldürülen eş ve sevgili haberlerine alışır olduk. Bu insanlar bir türlü korunamıyorlar 2002 ile 2009 yılı istatistiklerine göre yüzde 1400 oranında bir şiddet artışı söz konusu bu ülkede. Üstelik milletvekillerimiz kadınların temsilcileri bile bu şiddete maruz kalabiliyor. Ülkemizde yaşadığımız son örnekte de bunu gördük. Bunun çözümü sadece kadınlara koruma vermek ve acil bir durumda butona basmalarını sağlamak değil elbette bunun çözümü insan haklarını bir bütün olarak bu ülkede ele alabilmek. Kadını ve erkeği eşit bir birey olarak görebilmek. Oysa kadınlar gitgide daha pasif, daha edilgen bir konumda olmayı tercih etmeye başlıyorlar. Ve bunu tercih ettikçe de maalesef bu şiddet olayları günden güne artmaya devam ediyor. Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır der İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi tüm insanlar özgürce yaşamak ve güvenliğinin sağlanması hakkına sahiptir” dedi. Şube başkanı Mustafa Kemal Erken ise : “Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin kabulünün 64.yıl dönümü ve aynı zamanda bugün daha sonraki yıllarda kabul edilmesi nedeniyle Dünya İnsan Hakları Günü bu nedenle derneğimizde ufak bir etkinlik düzenlemek istedik. Aynı zamanda 5 Aralık 2012 ülkemizde ve dünyanın birçok uygar ülkesinden önce kadınlara seçme seçilme hakkının verilmesinin 78.yıl dönümüydü. Onu da bir araya getirerek hem kadınlarımızın gününü kutlayalım hem de insan hakları ile ilgili ufak bir etkinlik yapmak istedik. Bu nedenle bugünkü toplantımızı gerçekleştirdik. Yönetim Kurulu arkadaşlarımız Şadiye Öklük ve Nur Hilal Gündüz hanımefendiler çok güzel konuşmalar yaptılar. Bugünkü toplantımızın ve etkinliğimizin amacı insanlara bu günlerle ilgili bilgi vermekti” dedi.