FATSA İZLENİMLERİM...

Prof.Dr. Ercan Sarıhan
O gelişimde Fatsa’yı hayli değişmiş bulmuştum. Büyümüş, kalabalıklaşmış, park yeniden düzenlenmiş, Çamlık devreye girmiş, cadde ve sokaklar elden geçmiş, çocukluğumuzun Fatsa’sı çoğunlukla gitmiş, yerine yeni ve çok daha büyümüş bir Fatsa gelmişti.
Bu radikal değişimi sağlayan, başta zamanın belediye başkanı olmak üzere tüm ilgilileri saygıyla anıyorum.
Sekiz yıldan beri ziyaret edemediğim Fatsa’yı şimdi nasıl bulacağım,benim için ciddi bir merak konusu olmuştu. Hayatta kalan dost ve akrabaları görecektim. 8 yıldan beri Fatsa’ya gelmeyen biri için bu önemli bir olaydı.
Önce şunu söylemeliyim. Halen ikamet ettiğim Adana’dan Fatsa’ya gitmek, 1100km yi otobüsle yaklaşık 14 saatte katetmek, gerçekten bizim gibi giderek yaşlanan nesil için zorlu bir olaydır. Arabayla o kadar yolu göze almak da bizler için riskli bir iştir. Ancak, bir süredir THY’ nın Adana-Samsun-Adana hattına koyduğu Anadolu Jet ile seyehat etmek, olayı son derece kolaylaştırmış ve sıla özlemini giderme konusunda cezbedici bir etki yapmıştı.Ankara aktarmalı bu uçuş hattı, herhangi bir ertelenme olmadığı takdirde Adana’dan Fatsa’ya ulaşımı toplam 2.5 saate indirmişti. Bu yolculuğu yaparken 1950 li yılların ilk yarısında Fatsa’dan Samsun’a 4-5 satte gidebildiğimizi anımsadım.
Okulların tatil olmasına, bir bölüm Fatsalı’nın turistik bölgelere ve yaylalara gitmiş olmasına rağmen, Fatsa’yı beklediğimden daha kalabalık buldum. Hatta kış mevsiminde, öğrenci ve olağan yaşamını Fatsa’da sürdüren çalışanlarla birlikte nüfusunun 80-85 bin civarında olduğu belirtiliyor. Bu rakamlar, görüştüğüm Fatsa’lıların büyük bir bölümünün ortak görüşünü yansıtıyordu.
Fatsa’yı şehircilik planlaması bakımından da çok değişmiş buldum. Hepsi parke taş döşeli yeni caddeler, sokaklar, mahalleler oluşturulmuş, eski ev ve iş yerlerinin çoğu yıkılarak yerine inşa edilen apartman konutlar ve sanıyorum Çullu tepesine kondurulan TOKİ evleriyle kentin yüzü eskiye göre çok değişmişti. Ancak kent merkezinde yapılan apartmanların çoğunda kalite sorunu dikkat çekiyordu. Yeniden düzenlenen sahil yolu ve oldukca uzatılmış ve içinde yer alan havuzlar, kameriyeler, oturma, dinlenme alanları, çay bahçeleri ve restoranlarıyla çok işlevli hale getirilen park, Fatsa’nın uygar yüzü olarak görünüyordu. Ordu dahil, bu konuda en zengin görünüme sahip park ve sahil yolu Fatsa’daydı. Özellikle Ünye bu konuda beni hayal kırıklığına uğrattı.
Çok miktarda kuyumcu, manifaturacı, tuhafiyeci, bakkal ve tekel bayileri ile restoranlar, marketler ile yoğun alışveriş görüntüleri Fatsa’nın zenginliğini yansıtan ticaret ögeleri olarak gözüme çarptı. Son olarak da Carfoursa’nın açılması. Bu nedenle ülkemizi de kasıp- kavuran global kriz, acaba Fatsa’dan teğet mi geçtiği sorusunu akla getiriyor
Fatsa’da Ordu Üniversitesine bağlı bir fakültenin açılmış olmasının, zamanla Fatsa’ya ekonomik, kültürel ve sosyal zenginlik katacağına inanıyorum.
Beni etkileyen bir gelişme de Fatsa asri mezarlığının bazı akrabalarımın(annem, babam, ağebeyim dahil) yanı sıra eski-yeni tanıdıklarla dolmuş olmasıydı. Eski Fatsamız oradaydı adeta. Diğer bir etkileyici gelişme de eskiden ikinci yarma olarak bilinen Dolunay bölgesinin villa ve benzeri evlerle donatılmış olmasıydı. 8 yıl önce geldiğimde bu bölgedeki yapılaşma henüz başlangıç aşamasındaydı. Sanıyorum, çevre köy ve ilçelerden aldığı göç nedeniyle kalabalıklaşan Fatsa merkezde oturan eski Fatsa’lı ailelerle, ekonomik durumu iyi olan göçle gelen ailelerin bir bölümü sanki Dolunay tarafında huzuru bulmuşlardı. Bu oluşum da Fatsa’nın uygar yüzüne katkıda bulunur gibiydi.
Kısa süren (8 gün) Fatsa seyehatimde özet olarak sunduğum bu gelişmelerin yanı sıra bazı olumsuzluklara da değinmek gereği duydum. O da 2 gün için ziyaret ettiğim, Fatsa merkeze 35 km uzaklıktaki ana-baba köyüm Beyceli’ye giden yolun son 10-12 km sinin, yani İslamdağ’dan sonrasının inanılmaz kötü olmasıydı. İnanılır gibi değil. Bu yol, 1991 yılında arabamla gittiğim yol değildi sanki. O zamanlar daha düzgündü. 20 yıldan beri bu yola rahat ulaşılır hale getirmek için bir tek çakıl bile konmadığı anlaşılıyordu.. Bu yüzden daha da berbat olmuştu. Pekala şimdi soruyorum. Özellikle yaz aylarında trafiği daha da yoğunlaşan Kumru yolunun İslamdağ-Beyceli arası neden bu denli ihmal edilmiştir? Beyceli’ler bu konuda başvurmadığımız kapı kalmadı diyorlar. Bu durum bu köye kesilmiş bir ceza gibiydi ki, Beyceli böyle bir cezayı hiçbir zaman haketmemiştir Şimdi buradan Ordu valiliğine, Fatsa kaymakamlığına ve karayolları ilgililerine sesleniyorum. Bu köyün acilen bu durumdan kurtarılması gerekiyor. İstenen otoyol veya çift şeritli yol değil, basit, sağlam bir asfalt yoldur.
Milletvekili sayın Eyüp Fatsa’nın memleketi olan Kumru’dan bir yol çalışması başlattığını öğrendim. Sayın Fatsa’nın da bildiğini sandığım bu sorunu çözmek için gereken ilgiyi göstereceğine inanıyorum. Yazık, o kulvarda yolcu taşıyan minibüs şoförleri, kazanmak bir yana başlarını sanayi sitesindeki tamircilerden kurtaramadıklarını söylüyorlar. Bu insanlar çoluk, çocuk rızkı için bu yola bel bağlamışlar.. Yazık ama.. Ben umuyorum ki, bir dahaki gelişimde gıcır gıcır olmasa da düzgün bir asfalt yol ile köyüme ulaşacağım