KIVILCIM'IN KONUĞU YÜKSEL PEKBÜYÜK'TÜ

YEREL SEÇİMDE BAŞARILI OLAMADIK
İlk olarak 29 Mart yerel seçimlerine ilişkin düşüncelerini paylaşan Pekbüyük, seçimi kazanamadıklarına göre başarılı olduklarını söylemenin mümkün olmadığını, hatta 2007 seçimlerine oranla aldıkları oyların daha da gerilere düştüğünü söyledi. Başarısız oluşun arkasında birçok neden bulunduğunu anlatan Pekbüyük, söz konusu nedenler üzerinde halen çalışmakta olduklarını ve bir sonraki seçimlerde bu olumsuzlukları en aza indirmenin gayreti içinde olacaklarını ifade etti. Pekbüyük: “Özellikle yerel seçimlerde adayın tespit edilmesi ve o adayın kimliği, kişiliği, tavrı, düşünce yapısı, insanlarla olan ilişkileri gibi özellikleri önemli rol oynamaktadır. Zaten bu konuyu, kamuoyu değerlendirmekte ve düşüncelerini açıkça ifade etmektedir. Bir önemli konu da şudur: Geçtiğimiz yıllarda bizim partiden aday olan bir isim, DSP’den adaylığını koymuştur. Böyle olunca birleştirici ve toparlayıcı bir oy potansiyeline sahip olamadık. Çünkü sola gelecek oylar bölünmüş oldu. Elbette DSP’nin nasıl bir sol parti olduğu da tartışmalıdır. Çok miktarda olduğunu bildiğimiz kararsız seçmene sesimizi duyuramadık… Bir bütünlük görüntüsü veremedik. Dolayısıyla seçimi kaybettik. Demokratik kurallar içinde seçimi kazanan ve ikinci kez Fatsa Belediye Başkanlığı görevini üstlenen sn Hüseyin Anlayan ve yönetimine başarılar diliyorum. Çünkü onların başarısı Fatsa’nın kazancıdır.”dedi.
BİROL TUTKAN ON MECLİS ÜYESİNE BEDELDİR
Belediye Meclisi’nde Birol Tutkan Hoca’yla temsil edildiklerini hatırlatan Pekbüyük; kendisinin kurallara bağlı, çalışkan ve haksızlığa tahammül etmeyen yapısıyla en az on meclis üyesine bedel olduğunu iddia etti. Birol Tutkan’ın bugüne kadar yapılamayanı yaptığını ifade eden Pekbüyük: “Birol Hocamız belediye meclisinde yaşanan sıkıntıları ve sorunları basın aracılığıyla kamuoyuna duyurmaktadır. Bunun yanında, gördüğü güzel çalışmaları da halkımızla paylaşacaktır. Çünkü O’nu tanıdığım kadarıyla hep doğruların yanında olmuştur.” dedi.
BİRİNİN YANLIŞLARI SÖYLEMESİ LAZIM
Öte yandan muhalefet görevini istemediklerini, halkın bu görevi kendilerine layık gördüğünü vurgulayan Pekbüyük; buna rağmen muhalefet etmenin bir gereği olarak yaptıkları eleştiriler nedeniyle eleştirilmelerine bir anlam veremediğini belirtti. Elbette Hüseyin Anlayan yönetiminin icra ettiği güzel çalışmaları inkâr etmeyeceklerini, ancak gördükleri eksiklikleri ve hataları söylemekten de geri kalmayacaklarını söyleyen Pekbüyük: “Eleştirdiğimiz için bizi eleştirenlere seslenmek istiyorum: Zaten iktidar mensupları, yapılanları her fırsatta anlatmaktadırlar. O halde bırakın; biz de muhalefet görevimizi yapalım. Eğer yanlışları dile getirmezsek muhalefet olduğumuz nereden anlaşılacak? Bir belediye başkanının hatalarını çevresindeki insanlar söyleyemez. Aksine başkanın doğruları yaptığını ifade ederler. Böyle olunca da o başkan, hep iyi şeyler yaptığını ve hata yapmadığını zanneder. Ama birilerinin de bu yanlışları iyi niyetle ve samimiyetle dile getirmesi gerekir. İşte biz, bunu yapıyoruz. Ve bunun son derece doğal karşılanması gerekir. Bizim sn Hüseyin Anlayan’nın kimliği ve kişiliğiyle hiçbir sorunumuz yoktur. Ancak başkan yardımcılarından zabıtasına kadar oluşan ekibinin yaptıkları Anlayan’ı bağlamaktadır. Onların icraatı başkanın icraatıdır. O nedenle olaylara, yapılanlar ve yapılmayanlar boyutundan bakmaya çalışıyoruz.” dedi.
BELEDİYE KAYNAKLARI YASALARLA BELİRLENMİŞTİR
7 Haziran’da Aslancami’de yapılan ara seçime de değinen Yüksel Pekbüyük, Yalıköy ve Ilıca’dan sonra üçüncü belde belediye başkanlığını da kazandıklarını hatırlattı. İktidar partisinden seçimi kazanan bölgelerin, iktidar nimetlerinden yararlanacağı yönündeki inanış ve düşüncenin tamamen yersiz olduğunu iddia eden Pekbüyük; muhalefette olduğu halde başarılı olan bir çok belediyenin bulunduğu bir ülkede, bu düşüncelerin artık tarihe gömülmesi gerektiğini ifade etti. Belediyelere sağlanan kaynakların yasalarla belirlendiğine ve bunun değiştirilmesinin mümkün olmadığına dikkat çeken Pekbüyük: “Bu gün Fatsa Belediyesi AKP iktidarınındır. Ama maliyet gerektiren ve Fatsa’ya önemli kazanımlar sağlayacak projeler ya durmuştur, ya da durma noktasına gelmiştir. Bu durumda sormak lazım: Fatsa Belediyesi muhalefet yönetiminde olmadığına göre bu yatırımlar niçin durmuştur? Demek ki; bir hükümet istese de kendilerine ait belediyelere imtiyaz sağlayamıyor.” dedi.
ERGENEKON DAVASI FAŞİZAN BİR UYGULAMADIR
Ergenekon Davası konusuna da kısaca değinen Yüksel Pekbüyük; AKP karşıtı Atatürkçü, laik ve aydın çevrelerin bu dava marifetiyle sindirilmeye çalışıldığını iddia etti. Dava sürecinde yapılan uygulamaların, inandırıcılıktan ve iyi niyetten yoksun, faşizan bir gidişata yol açtığını vurgulayan Pekbüyük: “Birçok ihtilalleri, muhtıraları yaşayan Türkiye’de artık darbe yanlısı düşüncelerin kalmadığını söyleyebiliriz. Bu davanın nereye gideceği noktasında hiç kimsenin fikri yoktur. Ucu açık bir davadır. Ve bu davada adi suçların dışında hiçbir yargı kararı çıkmayacaktır. Ayrıca bu dava hukuki değil, siyasi bir davadır. Kendinden olmayanların sindirilmesi davasıdır. Ergenekon davası sayesinde insanların özgürlükleri iyice kısıtlanmıştır. İnsanlar dinlenme korkusuyla yaşamaktadırlar.” dedi.
44 YIL FORMÜLÜ VATANA İHANETTİR
Mayınlı bölgenin temizlenmesi konusunda hükümetin büyük bir hata içinde olduğunu ifade eden Yüksel Pekbüyük. CHP’nin müdahele etmemesi halinde Suriye sınırının 44 yıllığına yabancılara verilmiş olacağını söyledi. AKP milletvekilleri de dâhil gösterilen tepkiler üzerine yasanın geri çekildiğini vurgulayan Pekbüyük: “1950’lerde döşenen mayınlar bu güne kadar sökülmemiştir. Dolayısıyla Suriye sınırımız iştahları kabartacak şekilde bakir bir bölgedir. Demiri dikseniz orada hayat bulur. Böylesine verimli bir alan… Buranın temizlenme maliyeti ise 300 milyon dolar. Biz İran’a harcamadığımız doğalgaz için 700 milyon dolar ödedik. Yani bölgenin temizlenmesi için 44 yıllığına yabancılara verilmesini gerektirecek kadar yüksek bir maliyeti yok… Türkiye Cumhuriyeti için 300 milyon dolar yüksek bir meblağ değil… Bu mayınları hizmet alım yöntemiyle TSK yapabilir. Üyesi olduğumuz Nato yapabilir. İlle de Ortadoğu’da çevresiyle savaş halinde bir ülkeye ait bir şirkete buranın verilmesi, vatana ihanetle eşdeğerdir. Yasa meclisten geçmiştir. CHP olarak Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz. MHP’nin de desteğini alacağımızı sanıyorum. Aslında bu yasayı Cumhurbaşkanı’nın veto edeceğini düşünmüştük. Fakat bir noter gibi hemen imzalamıştır. Biz, bir karış vatan toprağının bile yabancılara verilmesini istemiyoruz. Bu topraklar ille de birilerine verilecekse Türk yatırımcısına verilmelidir.” dedi.
AKP’Lİ ARKADAŞLARA SORUYORUM CEVAP ALAMIYORUM
Fatsa Devlet Hastanesi için, hemen yanında tahsis edilen alanın Toki’ye verilmesi ve bunun karşılığında Mandıra Çöplüğü’nün ortasına yeni bir hastane yapılması konusunda net bir açıklama yapılmadığını savunan Yüksel Pekbüyük; bu uygulamayla ne yapılmak istendiğinin tam anlaşılamadığını ve kafaların karışık olduğunu vurguladı. “Birkaç müteahhitin para kazanması mı isteniyor?” diye soran Pekbüyük: “Anlamış değilim… Yakın zamanda kaldırılamayacağı belli olan çöplüğün tam ortasına neden hastane yapılıyor? 300 yatak kapasiteli hastane oraya gidince 500 yataklı mı olacak? Şehrin gelişmesine bir faydası mı olacak? Bunun ne olduğunu, ne yapılmak istendiğini AKP’li arkadaşlara soruyorum fakat cevap alamıyorum. Sn Eyüp Fatsa’nın bir an önce açıklama yapması ve kafalarda oluşan soru işaretlerini ortadan kaldırması gerekir.” dedi.
•Ahmet ALTAY