SUCUK PARTİSİ
Yaklaşık 10 yıl önceydi. İnşaat mühendisi ve müteahhit bir müvekkilim ofise geldi. Çok karamsardı. Üç ortak çok kazançlı bir iş yapmaya kalkışmışlardı. Ortaklarda bir tanesi Paris’te diğer ortağı öldürmüş, biri cezaevine, diğeri ahirete intikal etmişti. Tüm mal varlığını bu ortaklık için yatırmış olan müvekkil piyasaya altından kalkılamayacak borç yapmıştı. Canına kast etme eğilimi nedeniyle helalleşmek için geldiğini söylüyordu. Uzun terapilerden sonra yaşamanın güzelliğine ikna etmiştik. Borçlarını ödemeye çalışıyordu. Bir gün üniversitede okuyan kızı babasına hurda haş aracını satmasını söylemişti. Gerekçesi ise: ‘’Her ne kadar araç hurda haş bir araç da olsa, alacaklıların hala altında araba ile dolaştığını, borç ödeme konusunda samimi olmadığını düşünenlerin olabileceğini, buna fırsat vermemek gerekir.’’ Şeklindeydi. Bana göre de mantıklı bir gerekçeydi. Aracı satıp, toplu taşıma ile dolaşmaya başladı. (İlerleyen yıllarda başka bir araç da aldı. Borçlarını da ödedi. Hatta ev bile aldı.)
Bunu neden yazdığıma gelince:
Geçtiğimiz hafta içinde iktidar partisinin eski bakanları, Kayseri Belediye Başkanı ve milletvekilleri Kayseri’nin meşhur sucuklarını tanıtmak amacı ile bir mangalda sucuk partisi yaptılar. Bu ortam basına yansıdı. Bir eski bakanın, belediye başkanının veya bir milletvekilinin mangalda sucuk yapması, hatta yemesi normal zaman için gayet doğaldır. Elbette yapabilirler. Ancak ülkede pazardan atılmış meyve ve sebzelerden medet uman bir kitlenin olduğu günlerde yapılması, borçlu bir insanın özel araca binmesi gibi infial yaratacaktır. Ne tekim bu infial yaratılmıştır. Bu fırsatı verirseniz sizi haklı olarak eleştirirler. İster yiyin, isterse de yemeyin! İnsanlar bu duruma haklı olarak tepki gösterirler. Hele bir de spor bakanının yaptığı gibi çığırtkanlık yaparsanız bu tepki daha da büyük olur. Sayın Bakan adeta Cuma pazarında kadın kıyafeti satan pazarcılar gibi: ‘’Gel vatandaş geeel!’’ şeklinde temsil edilen makama yakışmayan bir tavırla olursa, bunu hiç kimse kabul edemez.
Bu satırlarda sıkça yazarım devlet adamlığının bir ağırlığı olmalıdır. Elbette bir insan ister bakan, ister milletvekili, hatta isterse cumhurbaşkanı olsun, herkesin bir özel hayatı vardır. Özel hayatta daha rahat hareket edilebilir. Ancak basın karşısında yapılan hareketlerin temsil edilen makama yaraşır olması devlet teamülünün gereğidir. Sayın bakana pek yakışmamıştır. En azından benim bakış açımdan yakışmamıştır.
Aklıma bir muzırlık geldi. Yazmadan geçmeyeceğim. Acaba diyorum Sayın Bakan seçimleri kaybedersem pazarcılık yaparım diye alıştırma mı yapıyor? Birçok eski bakanın bakanlıktan ayrıldıktan sonra, bakan olduğu dönemde bakanlığına bağlı ihale verdiği şirketlere ceo teklifi almış ve bu şirketlerde yönetici olarak çalışmıştır. Hoş olmasa da böyle bir kapının da olduğunu hatırlatmak istedim.