Zübük…
Eskiden her şey daha güzeldi. Siyasette, siyasetçiler de hatta seçmenler bile. Kampanyalar, seçim vaadleri, televizyonda karşılıklı tartışmalar, atışmalar. Liderlerin karikatürleri yapılır, ortalık taklit yapandan geçilmezdi. Şimdi birine normal haliyle gülmeye kalksan hakkında soruşturma açılıyor. En iyi ihtimal ev hapsindesin…***
Süleyman Demirel’e “Baba” diye bağırırdı meydanlar. Şapkasıydı en önemli aksesuarı ve sallayınca meydanlar ayağa kalkardı. Erbakan’a “Mücahit” denilir, Milli Görüş denen reform hareketiyle ülkeyi kurtarmayı vaad ederdi. Kıbrıs Fatihi deyince herkes Ecevit’ten bahsedildiğini anlardı. Lakabı da “Karaoğlan”dürüstlüğü ile damga vurmuştu siyasette ve edebi kişiliğiyle, şiirleri vardı. Ve “Başbuğ” lakaplı Türkeş. Milyonları arkasından sürükler, koşulsuz bir itaat ve devlete ebedi bir bağlılık, hep ciddi bir surat ama ondan umut bekleyen ateşli bir gençlik vs…***
Şimdiki liderlerin bırakın lakabını, karikatürü ve mizahı dahi yapılamıyor. Korku vs bir yana, mizahlarını yapmaya gerek bile yok. Şimdikiler “gaf”larla meşhur. Saymaya kalksam sayfaya sığmaz. Ülkenin umudu olmaya çalışan bu kadar liderin hiçbirisinin doğru dürüst bir “lakabının” olmaması sadece bana mı garip geliyor. Bu lakapsızlık acaba insanların umutsuzluğundan ya da söylemlerinin “boşluğundan” kaynaklanıyor olabilir mi. Kılıçdaroğlu’nun lakabını Erdoğan buldu düşünün gerisini…***
4 adayla giriyoruz Cumhurbaşkanlığı seçimine. 2 si 70 yaş ve üzerinde, 1 si geçen seçimin mağlubu, birisi de genç ve yeni bir aday. Seçim 2. Tura mı kalır yoksa ilk turda mı sonuçlanır bilinmez ama ülkenin % 50’sinin kaybedeceği ve mutsuz olacağı ve asla seçim sonucunu kabullenmeyeceği bir iklimde ilerlemeye devam ediyoruz. Olmayan Devlet kaynaklarını dağıtmaya yönelik devam eden seçim vaadlerini izlemeye başladık. Bu makus talihimiz hiç değişmiyor. Bizim çocukluğumuzda 2 anahtar vaad ediliyordu meydanlarda, şimdi sadece Emekliye 2 Bayram İkramiyesi veriliyor. Fakirleştik mi, makul hale mi geldik anlayamadım henüz…***
Bizi kıskanan Avrupa gibi olabilmemiz için daha 40 somun ekmek yememiz lazım. Fakirlikle, cahillikle, ahlaksızlıkla mücadele edecek birini seçip seçmediğimizi seçim sonrası anlarız. Meydanlarda herkes demokrat-özgürlükçü-şeffaf ve dürüst duruyor. Zübük gibi koltuğa oturunca bir şey oluyor bunlara. O makul gördüğümüz düzgün adamlar gidiyor yerine canavarlar geliyor. Belki de keramet ya da kabahat koltuktadır kim bilir. Hayırlısı olsun vesselam… ***