FATSA’DAN ÇIKAN BÜYÜK SİYASETÇİ
Yazılarımı yazarken genellikle güncel ve mümkünse öncelikle Fatsa’yı, daha sonra da Ordu ve Karadeniz Bölgesini ilgilendiren konuları seçmeye dikkat ediyorum. Bu hafta içinde önce Ahmet Hakan’ın ardından da İsmail Küçükkaya’nın proğramlarında izlediğim İyi Parti Gurup Başkan vekili Sayın Musavvat Dervişoğlu hakkında birkaç cümle yazmak gereği duydum. Sayın Dervişoğlu’nu çok eskiden beri tanırım. Siyasi yelpazede yerlerimiz ayrıdır. Ancak tüm tanıdığım bu süre içinde olması gereken olmuş ve bu görüş farkı kişisel ilişkilerimizde zerre kadar önem arz etmemiştir, etmeyecektir de. Medeni ilişkilerde ve modern ülkelerde aydın insanlar açısından olması gereken de budur. Bu hususu önemli bir meziyet olduğu için değil bilinsin diye yazıyorum. En son yüz yüze görüşmemiz İstanbul’daki Fatsalılar Derneğinde hatırlayamadığım kadar eski bir tarihte olmuştur. Telefonunu dahi bilmem.
Gelelim bugünkü yazımızın konusu olması nedenine: Doğduğu Fatsa’dan ayrıldıktan sonra bildiğim kadarı ile yıllarca İstanbul’da yaşamıştır. Daha sonra hayat şartlarının ve biraz da kendi isteğinin sürüklemesi ile İzmir’e yerleşmiştir. Yabancı bir yerde siyasete girip, çevre edinmenin ne olduğunu, önce Bakırköy’de sonra Eminönü’nde ilçe yöneticiliği yapmış bir siyasetçi olarak çok iyi bilenlerdenimdir. Buna rağmen Sayın Dervişoğlu kısa zamanda İzmir’de partisinin il başkanı, bir süre sonra da büyükşehir belediye başkan adayı olmuştur. Bu hızlı yükseliş O’nu genel başkan adaylığına kadar getirmiştir. Siyasette bir yerlere aday olmak çok zor bir şey değildir. Kendisinden başkasından (hatta eşinden bile) oy alamadığı halde bir yerlere aday olanların varlığı bilinmektedir. Eski dönemde cumhurbaşkanı adayı olup, kendisinden başkasından oy alamayanlar olmuştur. Sayın Dervişoğlu aday olduğu her makam ve mevkiinin hakkını vererek buralara gelmiştir.
Kendisini ve özellikle siyasi duruşunu uzun zamandır izlerim. Özellikle Ahmet Hakan’ın yönettiği açık oturumda kendisini tuzağa düşürmekle görevli gibi düşündüğüm iki yandaş gazeteci birbirleri ile yarışırcasına sorular sorarak, millet ittifakını birbirine düşürecek cevap alabilmek için sıkıştırmaya çalışmışlardır. Fakat O yılların deneyimi ve takdir ettiğim soğukkanlı hareketleri ile adeta ‘’Size burada ekmek yok! Haydi! Başka kapıya…’ dercesine Onları hayal kırıklığına uğratmıştır. Verdiği cevaplar son derece tutarlı, ülke konularına hâkim, çelişkisiz ve altı çizilecek cevaplar olmuştur. Aynı tutumunu İsmail Küçükkaya’nın proğramında da göstermiş, ben çakallara post kaptırmam diye haykırmıştır. Kısacası oturduğu koltuğun hakkını vermektedir.
Yıllarını (Başka bir siyasi kulvarda da olsa) siyasete veren, bir abisi aynı zamanda çok okuyan, kitaplar yazan, yarım asırlık bir hukukçu olarak Sayın Dervişoğlu’nu candan yürekten kutluyor, Onunla hem gurur duyuyor hem de kıskanıyorum. Fatsa’dan çıkan büyük siyaset adamı yolu açık olsun.