MİLLETİNİ AKLEDEN DEVLET
Devletin milletle buluştuğu nokta! Siyasî cinayet kurbanları Merhum Adnan Menderes’le kader arkadaşları Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın geldiği yer! Milleti akletmişlerdi. Vatan uğruna can verdikleri Yassıada, genç siyasetçimiz Mimar Çiğdem Karaaslan öncülüğünde demokrasi mücadele mirası olarak projelendirildi. Ne mutlu! Lakin onlarla ilgili halk şairlerinden de ana, baba, dedelerden de hikâyeler, taşlama ve ağıt içerikli şiirler, destansı söylemler dinleye dinleye büyümüş torun millet ferdi olarak hep düşünmüşümdür: Devleti yönetirken milletini akletmiş ama casusluk organizesiyle kutup yapıldığını fark edememiş bu siyaset kurbanlarına yasayla da şehitlik unvanı verilmeli. Vatan uğruna can veren şehit değil mi ki zaten?
İdamlarından kısa süre sonra Tam Bağımsız Türkiye diye üniversitelerden harekete geçen devrimciler de ABD 6.Filo askerlerini denize atmışlardı ya sonra Menderes devamıyım diyen iktidarla karşıt oldular. Bu karşıtlık da casususluk faaliyetlerine zemin yarattı. Sömürüye karşı idealist devrimci gençler şiddete yönlendirildiler. Deniz Gezmiş ve arkadaşları banka soyarak çıktılar devrim yoluna(!) Asker çevirince, onlara silah çekemem dediği yayılmıştı topluma. Başka söylemleri de dillerdeydi. Doğru mu bilemem, şahit değilim ama toplumun bir kesiminde kahraman gösterilmek istendiği kesindi. Meclis idamlarını görüşürken iktidar vekilleri üçe üç diye bağırmışlardı. Siyasî rövanştı bu üç ve gerçekleşti. Böylece iki kutbun bitmeyecek siyasî kan davası başlatılmış oldu. Casusluk faaliyetleri ile millet evlatlarını birbirine düşürecek birçok senaryo da bugünlere kadar süregeldi. Fitne oldu dindiremediğimiz bu evlat acıları! Düşüredurdular birbirimize bizi, bölük pörçük ede ede. Ne acılar yaşadık organize! Ne ağıtlar yaktık da bitmedi gitti siyaset dilinde fitne. Durmuyor 43 yıllık öğretmen yüreğimin sorumlukla atışı durmuyor, acı içindeyim! Deniz ve arkadaşlarının ailelerine de aldatılmış çocuklarını eğitimcileriyle koruyamadığı için devlet özür belgesi verilsin, ihtimal biraz diner de sızılar biter bu siyasî kan davası, düşmeyiz hain tuzaklarına diyesim var. Ama bu yaklaşımla emperyalist kem gözüne girercesine kusur-çamur atma sendromundan kılavuzluk yoluna çıkamaz ki yaslarını güdenler.
2014’teki bir yazısında Yılmaz Özdil, Menderes’in oğlu merhum Aydın’ın iktidara eleştirisini, bir torununun da vekillik teklifini reddedişini, onun ili Aydın’dan da oy alamayışını bile nifak tohumu yapabildi. 28 Şubat sürecinde şeriat geliyor haber servisçisi Uğur Dündar, Boğaziçi kargaşasına fitne çoğalsın diye Rektörün ana dilini bile kullanamadığını ileri sürebildi. Oysa yönetim işiyle ilgisi var mı dili doğru kullanmanın, yazışmalar uzmanına yaptırılamaz mı yani? Kendi yazısının başlığında bile yazım hatası var: Bilim Kurulu’na değil, Bilim Kuruluna. Kurul adları kesmeyle ayrılmaz. Aynı yazıda AKP lebalep dolu kongreleri…yazmış. Kongre değil, salonu dolu olur. Aynı formatlı kafadaki arkadaşı Özdil de cumhurbaşkanına sürekli “asrın liderimiz” diyor yermek için. Doğru bir kullanım değil ki bu. Belirtili tamlamaya iyelik eki getirilmez. ÖSYM Danışmanı Rahmetli Emin Özdemir Hocam, soru kaynağımız gazeteler derdi. Rahmetli Yıldız Kenter de gazetelerde, ekranlarda kocaman adamların hatalarını görünce şaşıyorum demişti bana bir röportajımda. Dert ne? Bozuk eğitim sistemi, dili doğru kullanma becerisi edinmeden mezun veriyor liselerden.
Cumhuriyete ereli huzur vermedi düşman bize sinsice. Milleti ne zaman akletti devlet? Son iktidarımızın dirayet ve cesaretiyle değil mi? Bu gerçeği gören her göze kurbanım! Tarihini, destanını iyi bilen Devlet Bey dün neredeydi, bugün nerede ve niye? Sazdır demişler sivrisinek anlayana: Başbuğun emaneti davayı aldığında oy patlamasıyla sağ hükümetin başbakanı olabilecekken Çiller dinlensin demişti de şaşırmıştı kimileri. Tecrübe, dürüstlük, devlet adamlığı görmüştü Merhum Ecevit’te. Onun eşinin kem sözlerini de olgunlukla karşılamıştı. Ancak hastalandı diye yeni girişimlerdeki tehlikeyi görünce de seçim demişti, bozmuştu organize oyunu. 2002 iktidarının kuruluşuna sebep olmuştu ya inandığı doğrularla onu da eleştiredurmuştu hep. Günahı sevabı tartıyordu kendince. İktidar çoğunluğu, kendisi de % 50 oranda oy kaybetti. İş birliği yaptığı ana muhalefetten iyi salladık diyeni görünce ne düşündü belli etmedi ama onların Başbakanlık teklifine gösterdiği tepki anlattı fikrini. Oy kaybından da aldığı dersle milletini akleden Devlet Bey oldu, yine açtı seçimin önünü. Olan biteni de sessiz ve derinden takipteydi vakur duruşuyla ki çok geçmedi sinsi faaliyetlerin foyası net çıktı ortaya 15 Temmuz 2016 karanlığında. Ürperdi, titredi, milletinin ahvalini görünce.
Millete dirlik yolunda şimdi Devlet Bey! Destanı gördü, milletin lideri Erdoğan diyor. Hata yok mu hiç? Var elbet, beşer şaşmaz mı ki? Damarına basan da çok. Lakin uyarı var, bozgunculuk yok! Yakışır mı milleti akleden Devlet adına? Ak süte bir damla mikrop girse içilmez. Ak güce karabasmak ne getirir millete? Bukalemun sızıntılar olur, nefsine, hırsına yenilenler olur; iktidar ter içinde şaha kalkmış çıplak attır, düşerse kim sahip olur? Sağdan, soldan, arkadan, yandan vuranlar nasıl savrulur? Bölük pörçük muhalefet korosunun saldırıları karşısında halka, herkes haksız da bir sen mi haklısın dedirtmek doğru mudur? Düşünür elbet ama sabrın sonu selamet der. Lakin millet sabrının da bir sınırı olur diye iyi düşünülsün de yanlışlıklar yapılmasın da ister.
Nedir sigaraya bile karşı Liderin Genel Merkez görevlisine uyuşturucu sızıntısı? Neydi gaye, takibi gerekmez mi? Nedir sürekli haksızlık, yolsuzluk zırıltıları ağızdan ağıza. Reform paketine rağmen bu fazla maaş, huzur hakkı lafları? Ekranda vesayeti bitirmek için Fetö’yle iş birliği yaptık ama sonra onu da etkisiz kıldık diyen gençten köpürtülen yıkıcı propagandalara rağmen çocuktan al haberi dercesine onu MKYK’ye seçmeler nedir? Davasına hasbiyetle hizmet edenlerin derdini bitirmek, Liderine yakın olabilenlerin sorumluluğu. Sana Jest yapılmışsa alma yüksek maaş kardeşim, kamuoyunda da yıpranmışsan çekil kenara, şart mı görev alman? Tahrik edemesinler halkı, dava adamıysan adalet adına gerekeni yap da zorda kalmasın kurumsal yapın.
Milleti akleden devlet, her ferdine eşit mesafede durduğunu gösterebilenlerce yönetilmeli. Sinsi oyunları bozup da sevabının ağırlığı konduysa da diğer kefeye yığılan bozguncu kıvır zıvır, hafif ağırlıklar birikir de çeker mi çeker aşağıya? Milletin itimadını sarsacak icraatlar, çelişkiler, laf ile gaflar, göz önündekilerin haksızlık ve yanlışlıkları damlaya damlaya birikir sel olur. Yazık olur!