DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ VE ALTIN MADENİ
Bugün Dünya Çevre Günü, Fatsa’daki kurum ve kuruluşlar da bugünü kutlayacak ve çevremizi kirletmeyelim ve çevremize saygılı olalım gibi beyanatlarda bulunacaklar. Fakat bugün burada konuşulması gereken en önemli konu Fatsa’da faaliyetine devam eden altın madenidir.
Ordu ili Fatsa ilçesindeki siyanürlü altın madeninin yarattığı ağır metal kirliliğinin belirlenmesi amacıyla, Aralık 2019 tarihinde madenin faaliyete geçtiği Bahçeler Mahallesi çevresinden, madenin etrafındaki derelerden, bu dekurumlerin kavuştuğu Elekçi Irmağından; ayrıca Yalıköy ile Ünye arasındaki tüm dere ve ırmaklardan analiz amaçlı toprak ve su örnekleri alınmıştır.
Ordu Üniversitesi - Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doçent Dr. Mehmet Aydın ve arkadaşları, tamamen bilimsel kriterlere göre Fatsa’daki siyanürlü altın madeninin yakın çevresinden başlamak üzere denize kadar olan bölgede belirledikleri çeşitli istasyonlardan 32 toprak (sediment) ve 11 su örnekleri almışlar ve bu toprak ve su örnekleri Fatsa Doğa ve Çevre Derneği’nin desteğiyle Kanada’ya, dünya çapında otorite olarak kabul edilen analiz firması “Bureau Veritas Commodities Canada Limited - Mineral Laboratories” e gönderilmiştir.
Sediment örneklerinde AQ250 metodu ile 37 metal, su örneklerinde ise SO200 metodu ile 70 metal bakılmıştır. Beklendiği üzere rapor sonuçları çok kötüydü. Zaten Fatsalı vatandaşların veya bu türden zehirli madenlerin çevresinde yaşayan insanların sık sık dile getirdiği zehirlenme şikayetleri, bu kez bir bilimsel raporla kanıtlanmış oldu. Akademik çalışma grubunun bu çok değerli çalışmasıyla, siyanür madenciliğinin kaçınılmaz bir sonucu olan ağır metal zehirlenmeleri bilimsel bir çalışmayla ortaya konmuş oldu.
Sözkonusu raporda insan sağlığı açısından ölümcül etkiler yapan kurşun, arsenik ve kadmiyum değerlendirilmiştir. Mevcut çalışma çok açık ve tartışmaya mahal vermeyecek şekilde madenin yakın çevresinde ölümcül düzeyde kirliliğe işaret etmektedir.
Yerkabuğunda ortalama 20 ppm düzeyinde olması gereken kurşun değerleri madenin çevresinde 5 ila 7 kat arasında fazla çıkmıştır. Madenin yakın çevresindeki köylerde bu düzey, canlı popülasyonun Yüzde 50‘sini ölümcül düzeyde etkileyebileceği değerlendirilen 110 ppm’den fazla olduğu tespit edilmiştir.
Yer kabuğunda ortalama 13 ppm olan arsenik değeri, madenin yakın çevresinde 6-7 kat fazla olduğu tespit edilmiştir. Yer kabuğunda 0.3 ppm olan normal değerlerin, maden çevresinde 5 kat fazlaya kadar eriştiği tespit edilmiştir. Altın madenine yakın çevrede, alüminyum değerlerinin madene uzak yerlere oranla 9000 kat fazla, kadmiyum değerlerinin 100 kat fazla, bakır değerinin 80 kat, demir ve kurşun değerlerinin ise 100 kat fazla olduğu tespit edilmiştir.Bu kapsamda maden çevresindeki su kaynaklarında ciddi oranda ağır metal kirliliği olduğunu söylemek mümkündür.
Madenin faaliyette bulunduğu görece kısa sürede oluşturduğu kirlilik ve tahribatın boyutları dikkate alındığında, ilk etapta madene yakın köyler, sonrasında tüm bölge insanının sağlığı tehdit altındadır. Yer altı ve yerüstü su kaynakları hızlı bir şekilde kirlenmektedir.
Çünkü elde edilecek birkaç ton dore altın (içinde gümüş, bakır, çinko vs bulunan ve değeri çok düşük ham altın) için milyonlarca ton pasa ve atık nedeniyle ortaya çıkacak asit maden drenajının (maden atıklarından yayılan ve ağır metal kirliliğine neden olan ölümcül sıvı) yarattığı kayıplar çok ama çok daha büyüktür. Altın madenciliğinin çevre tahribatı neden fazla, çünkü ortaya çıkan atık miktarları diğer madenlerle asla kıyas götürmez. Bir de bu atıklardan yüzlerce yıl çevreye yayılacak zehirli sıvıların (asit maden drenajı) neden olacağı yıkımı düşünün. Chernobyl’den hiçbir farkı yoktur. Yani bugün ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz derken, yarın gelecek kuşakların büyük maliyetler ödemesine izin veremeyiz.
Ayrıca Bahçeler Mahallesi’nin tepesinde yığılan milyonlarca ton atık toprak ve kayaçların yakındaki köyler için ölümcül heyelan riski taşıdığı çok açıktır. Karadeniz gibi yağışı bol bir bölgemizde üst üste yığılmış milyonlarca ton toprağın bir gün aşağı doğru kayması kaçınılmazdır. Bunun adı kaza olamayacaktır. Bunun adı teammüden cinayet olacaktır. Ayrıca bölgedeki su kaynakları ve tarım toprakları ciddi risk altına alınmaktadır. Bu bölgeden sadece bir yılda elde edilen 700 milyon dolarlık fındık ihracat geliri bile madenin devletimize sağladığı faydayı kat be kat aşmaktadır.
Bu noktadan hareketle, gıda ve su güvenliğinin stratejik öneme haiz olduğu, bir Milli Güvenlik meselesi haline geldiği, iklim değişimleri nedeniyle büyük göç hareketlerinin yaşanmasının beklendiği bir dönemde göz göre göre, insanlarımızın hayatı pahasına, tüm tarım ve su alanlarının tahribini de göze alarak Fatsa’daki siyanürlü madenin devam etmesine izin verilemez, verilmemelidir. Bu süreci acilen sonlandırmamak tarih önünde hepimize büyük bir vebal yükleyecektir.Bugün itibariyle yaklaşık iki bin dönümde faaliyet gösteren madenin, ilk faaliyet döneminin sonucunda yarattığı kirlilik bile korkunç boyutlara ulaşmıştır. Madenin faaliyet sahasının genişletilmesi, süresinin uzatılması, Ordu bölgesinde söz edildiği gibi toplamda bu yöntemle altın çıkarma faaliyetinin 60.000 dönümlük bir alana yayılması halinde oluşabilecek tahribatı ve 20 yıl sonra oluşabilecek sonucu tahmin edebilmek güç değildir.
Ordu tarımının, su kaynaklarının, bitki ve hayvan nüfusunun kaybı yanında, bölgede yaşayan insanlarda uzun dönemde oluşacak sağlık sorunlarının boyutlarını ve tüm bunların maliyetlerini maddi, manevi ölçmek bile mümkün olmayacaktır.
Dünya Çevre Günü’nü kutlayabilmemizin tek yolu, Fatsa Bahçeler Mahallesinde çalışır durumda bulunan siyanürlü altın madeninin faaliyetlerine derhal son vermesi; tüm yeni maden sahası arama ve sondaj çalışmalarını durdurmasıdır. Aksi taktirde 772.000 nüfuslu Ordu ili yaşanmaz hale gelecek, toprağında tarım yapılamayan, suları kullanılamayan bir çöle dönüşecektir.