ADLİ YIL AÇILIŞI
Son günlerde özellikle hukukçu camiasını yakından ilgilendiren adli yıl açılış konusunda TBB delegeliği de yapmış bir hukukçu olarak bizim de birkaç laf etme hakkımız olduğunu düşünerek bu hafta bu konuyu seçtik. Ancak öncelikle kuvvetler ayrılığı rejimi hakkında iki kelam etmek isterim. Şu an dünyada en ideal rejimlerden biri olarak tanınır. Kanımca da doğru dürüst uygulandığı taktirde gerçekten dünyanın ideal rejimlerinden birisidir. Yasama, yürütme ve yargı birbirinden bağımız, kimse diğerinin yetki alanına müdahale edemez, daha doğrusu etmez, her bir kuvvet kendi üzerine düşeni yaparsa; zengin-fakir, güçlü-güçsüz, okumuş-cahil ayırımı olmadan adaletli bir düzen oluşur. Meclis yasaları yapar, yürütme bu yasaları uygular, yargı da gerek yasaların anayasaya uygun yapılıp yapılmadığını, gerekse yürütmenin yasanın amacına uygun uygulanıp uygulanmadığını denetler. Bu makinanın çarkına bir çivi düştüğünde dişler kırılır ve her şey karma karış olur.
Son yıllarda yürütme hem yargıyı, hem de yasamayı tekelinde toplamaya çalışmaktadır. Bu bağlamda yargının açılış kutlamalarını yürütmenin şemsiyesi altında yapması kim ne derse desin şık değildir. Kabul edilemez. Sayın Yargıtay Bakanının bu konuda yapılan eleştirileri acımasız bulması eminim ki inanarak söylediği bir söz değil, günü kurtarma adına yaptığı bir konuşmadır. Amiyane bir yöresel sözümüz vardır: ‘’Gavurun ekmeğini yiyen kılıcını sallamak zorundadır.’’ Yürütmenin kanatları altına sığınan yargı bir gün karar vereceğinde minnet duygusunun faturasını ister istemez ödeyecektir. Böyle bir fatura ödemese dahi yargının kararını beğenmeyen kişi fatura ödendiği kuşkusuna kapılarak adalete güvenmeyecektir. Halbuki esas olan güven duyulan bir yargı yaratmaktır. Bu sabah öğrendiğime göre yargı mensupları arasında yapılan bir ankette bile yargıya güvenin toplumdaki % 38 lik oranın bile altında olduğu yolundadır.
TBB Sayın Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu olayına gelince: O zaten uzun zamandır rengini soldurmuş ve değiştirmeye başlamıştır. Türkiye’de halen 140-150 bin dolayında avukat vardır. Bu miktarın 40 000 kişisi İstanbul Barosuna kayıtlıdır. (İstanbul Barosu halen dünyanın en kalabalık barosudur.) İkinci sıradaki Ankara ve üçüncü sıradaki İzmir Barosu dahil yaklaşık 120 000 avukatın temsil edildiği barolar, başkanın törene katılmasına karşı çıkmışlardır. Başkan da arkasında avukat çoğunluğunun olmadığını, Türkiye’deki avukatları temsil etmediğini bilmektedir. Ancak sol düşünceden çark edenlere il belediye başkanlığı verildiği de bilinen bir gerçektir. (Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan da bir zamanlar Metin Hoca gibi solcu düşünüyordu. Şu an AKP nin belediye başkanıdır.) Sayın Metin Feyzioğlu bir daha TBB başkanı olamayacağına göre neden bir seçim sonra AKP nin Kayseri Büyük Şehir Belediye Başkanı olmasın?