O ESKI RAMAZANLAR
Sayılı günler tez geçer derlerdi büyüklerimiz.
Sanki dün gibi yine bir Ramazan ayını idrak etmiş ve bayram sevincini yaşamıştık.
İşte bu mutluluğu tattığımız ve yaşadığımız Ramazan ayı geldi. Allah nasip ederse yarın akşam sahura kalkıp 1 ay boyunca oruç tutmaya başlayacağız.
Daha dün gibi değil mi? Ben de bu hafta Ramazan ayı dolayısı ile çocukluğumla ilgili bir Ramazan yazısı yazmak istedim.
Çocukluğumdaki o eski Ramazan heyecanını gerçekten çok özlüyorum.
Çok telaşlı geçerdi Ramazan ayı, her ne sebeptense bereketli ve neşeli olurdu. Rabbimizin bize bahsettiği en güzel aydı. Ramazan, rahmet, merhamet ve bereket ayıydı. Okulda ders saatlerinde gün ortasına doğru biraz yorgun olurduk haliyle. Öğretmenlerimiz de o ayda daha anlayışlı olurlardı.
SAHUR VAKTİ
Sahur Ramazan ayının en mukaddes anı bence; çünkü öyle bir heyecanla kalkardık ki; sahura. Annem seslediğinde bazen de zor uyanırdık; ama yine de o manevi hazla, ailece sahur yapma bambaşka bir duyguydu. Annemin hazırladığı sahur yemeğini afiyetle yerdik. Tabi sahurda bir de ramazan davulcuları vardı; O da apayrı bir zevkti o zamanlar. Güzel nameler, tekerlemeler söyleyerek insanları sahura kaldırırlardı.
Ramazan boyunca sahur sebebiyle kısa uyku saatimiz olurdu. Ama ben sahura kalkmayı çok severdim. Sahurdan sonra bazen uyumazdım. Az uyuduğum halde Allah’ın rahmetinden olsa gerek o gün pek yorgun olmazdım.
İFTAR VAKTİ HEYECANI
Ramazanda çarsıya çıktığınızda ise sokaklar bütün gün sakin olurdu. İftar saati yaklaştığında ise bir aceleci kalabalık sarardı etrafı. Herkeste bir koşturmaca. Alışveriş, sıcak ramazan pidesi, hurma vb. her yer buram buram kokardı. Oruç tutmayanlar ise niyetli insanlara karşı saygılı davranırlardı. Oruçlunun yanında yenilip içilmezdi. Lokantalar iftar vaktine kadar kapalı olurdu.
Biz de iftar vakti yaklaşınca ezanın okunmasını topun atmasını heyecanla beklerdik. O zamanlarda komşuluklar da bir başkaydı. Her komşu birbirine yemek götürürdü. Kokar da kul hakkına gireriz diye iftar yemeğini herkes birbiriyle paylaşırdı. Özellikle o gün özel bir yemek varsa mutlaka komşularımıza dağıtırdık. İftara misafir davet edilmesi ise başka bir heyecan ve telaştı. Annem bütün gün yemek hazırlığıyla uğraşır, biz de yardım ederdik. Yemekler itina ile hazırlanır, tatlılar, börekler, sarmalar masanın üzerine özenle dizilirdi. Yemek sofrası misafir için daha bir özenle hazırlanırdı. Herkeste başka bir hoşgörü olurdu nedense. O kocaman bir ay öyle çabucak geçerdi ki, anlayamazdık. İftardan sonra Teravih namazına giderdik. Kur’an- ı Kerim okurduk. Gün ortasında bile dini film izlenirdi her evde. Yaşı ermemiş çocukları heveslendirmek için oruç tuttuklarında iftarlık ve hediye verilirdi. Böylece çocukların bile Ramazan ayını sevmeleri sağlanırdı.
Şimdi ise Ramazan yine bereketli ama maalesef insanlarımız değişti. Eski gelenek ve göreneklere artık fazla ilgi gösterilmiyor, değer verilmiyor. Aynı apartmanda oturan insanlar komşularını bile tanımıyorlar, bırakın yemek paylaşmayı... Böyle güzel adetlerimizin unutulması çok üzücü bir durum. Ramazan birleştirici, huzur dolu, yardımlaşma ve anlayış ayıdır.
Daha huzur ve merhamet dolu Ramazanlara erişmemiz dileğiyle!!!