EĞİTİM VE GELECEK
Eğitilmiş insanlar ve o insanların eğittikleri toplumun geleceğidir. Bir gecede alınan kararlarla; yıllarını okumaya, araştırmaya ve öğrendiklerini gelecek nesillere aktarmaya adamış insanların geçmişini silmek ve onların elindeki tüm hakları alıp, hiçbirşey yapamaz hale getirmek, ne hukuka, ne demokrasiye ne de insan haklarına uygundur.
Okulları öğretmensiz bırakmak, gençleri okuyamaz hale getirip, okulların kapısına neredeyse kilit vurmak, ancak ve ancak geleceğimizi daha karanlık ve aydınlanması zor bir dönemecin eşiğine getirir. Bir ülkenin yaşadığı sıkıntılarda ve terörle mücadelesinde elbette zorluklar yaşanacak ve siyasilerinde dediği gibi, bazen doğru ve yanlış birbirine karışacaktır. Fakat burada aydın insanların, hayatını öğrenmeye ve öğretmeye adamış insanların, geleceği sözkonusuysa ve bu gelecek tüm ülkenin geleceğiyle bağlantılı ise, çok dikkatli ve sağduyulu olmak gerekir. Birkaç insanın sözüyle, ya da ortada gerecek bir delil ve suç vasfı görülemeden, kestirme bir anlayışla, sonradan anlaşılır gayesiyle hareket edilirse ve kurunun yanında bütün bir ormana yayılan bir yangın gerçekleşiyorsa orada durmak gerekir.
Bu insanlar birilerinin düşüncesine ter olabilir, fikirleri aykırı olabilir, farklı düşünce mekanizmaları ile farklı yaklaşımlarla hayata bakıyor olabilir. Fakat bu demek değildir ki, o insanlar yanlış, biz doğruyuz, ya da o insanlar zararlı, ben faydalıyım.
Bir medeniyet nasıl gelişir? Farklı düşüncelerin çarpışması ve yeni ufukların açılması ile yeni icatlar, keşifler meydana getirilir. Yeni dünyalar açılır önümüzde, sanat gelişir, felsefe, edebiyat, şiir gelişir. Bir tek doğru yoktur, bir tek yanlış da yoktur, beşeri bilimlerde. Düşünceler ancak ve ancak, zıttıyla varolur ve zıttıyla gelişir. Siyasi akımlar ve seçilmiş yöneticiler de belli bir süre için seçilip, amaçları halka ve ülkenin geleceğine hizmettir. Demokrasinin özü, başkasının farklılığına ve düşüncelerine saygı duyup, o düşünceler insanlara fiili olarak zarar vermediği, eylemsel olarak insan hayatı ve toplum geleceğine zararlı bir hale dönüşmediği sürece, siyasilerin amacı da her türlü fikir ve düşüncenin yeşermesini sağlamaktır. Eğitimci kişilerin, bir zümre ve topluluk adına hep aynı söylemlerde bulunmasını beklemek ve o zümrelerin aykırı bulduğu söylemlere giriştiğinde, onları zararlı addetmek, bilim ve sanatın gelişmesini, özgür düşünce ve yaşayışın toplumda varolmasını engeller. Böyle bir sistem, insani değil, öğretilmiş, ezberlenmiş ve tekrar edilmiş bir geleceğin, hantal, öngörüsüz, amaçsız, toplumsal ve insani değerleri olmayan, sorgulamayan ve sorgulatmayan bireylerle dolu bir toplumun inşasına sebep olur.
Bir toplum, özgür düşünceyle varolur. Özgür düşüncenin olmadığı yerde, adalet, demokrasi, seçim, meclis, siyaset anlamı olmayan kelimelerdir. Binlerce yıldır uğruna canların adandığı, hayatların feda edildiği demokratik özgür düşünce bir toplumda varolmayı eksilttiği anda, toplumun tüm birimleri ve tüm yaşantısı kaos ve güvensizlik ortamında daima geçmişe doğru sürüklenir. Bu sebeple yaşam daima ileriye akmalı, özgür düşünce toplumda asla ve asla yokolmamalıdır.