SİYASİLERE AÇIK MEKTUP
SİYASİLERE AÇIK MEKTUP Bahar sözünün kendine mahsus bir cazibesi vardır.Yalnız tabiat için, kırlar, çiçekler ve ağaçlar için değil. İnsanlar için de bir bahar, bir ilkbahar düşünülür. İnsanların genç olduklarını anlatmak için “hayatın ilk baharında” derler. Tabii o hayatın bir de sonbaharı vardır. Çiçeklenmenin belki sonu geldiğini anlatmak için öyle demişlerdir.
Bahar sözünün bize yeşermeyi, çiçeklenmeyi hatırlattığını tekrarlamaya lüzum görmüyorum.İlkbaharla beraber bütün tabiatın çiçeklerle donanması.Bu kelimenin manasını düşünmeye pek de lüzum bırakmamıştır. Fakat çiçek, ilkbakışta zannedileceği gibi. Sadece bir süslenme, bir güzellenme arzsunun ürünü değildir. Her çiçeğin bir gayesi vardır.Bu gaye de meyveye doğru gitmektir. Eğer sadece çiçekler açar, Ağaç renklere boğulur. Fakat sonunda meyveler gelmezse. O çiçeklerin belki cazibesi devam eder. Ama manası kalır mı?
Bir zamanlar şair ruhlu bir arkadaşım yazdığı bir yazıda. Çiçeklere bakarak hayret ediyor. Bu kapkara topraktan çıkan bu bembeyaz. Bu sapsarı. Bu mavi, kırmızı çiçekler acaba bize toprağın altında. Gizli olan harikulade bir alemden. Haber vermek istiyorlar da. Bunun biz bir türlü farkına varamıyoruz. Diye soruyordu.
Çiçeklere renk veren, koku veren o kara toprağın altında. Harikulade bir alem var mıdır? Yok mudur? Pek bilmem ama her çiçeğin bir meyveye vücut vermek maksadıyla açıldığını. Bilmek için alim olmaya pek lüzum yoktur. Zaten insanlar da öyle değil midir? Hayatlarının ilk baharında yeniden hayat bulup. Yeşermekte olan ağaçların çiçekleri. Yaprakları gibi taze, gevrek renkler içinde. Güzel yakışıklı olan insanlar tabiatın kendilerinden istediği meyveyi vermeyip. Yalnız bir çiçek gibi süslü kalmak isterlerse hüsrana uğrarlar. Çünkü insanlara ait güzelliklerden hiçbiri ebedi değildir. Tabiat her sene dört mevsim geçirirken. İnsanlar da normal bir ömrü yaşamaya muvaffak oldukları takdirde. Hayatın ilkbaharından yazına, yazından sonbaharına. Sonbaharından kışına atlayacaklar. Yavaş yavaş gençliğin bütün güzelliğini ve dinçliğini kaybederek ihtiyarlığa doğru gideceklerdir.
Dikkat ederseniz, ihtiyarlığa doğru gideceklerdir diyorum. Çirkinliğe doğru demiyorum. Çünkü hayatta insanlara mahsus güzellikler. Yalnız ilkbaharın verdiği güzellikten ibaret değildir. Çiçeklerini açmış bir şeftali ağacı ne kadar güzelse aynı ağaç. Dallarından olgun şeftaliler sarkarken de güzeldir. Eğer insanların ilk gençliklerini tabiatın, bütün istidatları patlattığı ilkbahar mevsimine. Benzetmekte devam edersek olgun yaşlarda. Güzel meyveleri toplayabilmek için bu çağda. Ne kadar çok dikkatle hazırlanmak. Lazım geldiğini daha iyi takdir ederiz. Zannediyorum.
Yaşadığınız her anı, bilhassa gençlikte iyi kullanmaya mecbursunuz. Çünkü gençlik hayatın sonraki devreleri için bir hazırlanma çağından başka bir şey değildir. Fidanken iyi bakılmış. Suyu verilmiş. Böceklerden hastalıklardan korunmuş. Budanmış, aşılanmış bir ağaç en güzel meyveleri vermeye de hazırlanmış demektir. Gençliği ihmaller içinde geçmiş bir adam da. Birçok bakımdan eksik kalmıştır. Bu eksiklikleri insan muhakkak ki gençliğin hareketli çağı geçtikten sonra fark ediyor.
Demek ki gençliğimizde ne kadar çok şey öğrenirsek. Yani unutacağımız bilgiler ne kadar fazla olursa o nisbette kültürlü bir adam sayılabileceğiz. Boşalacak olan bu bilgi dağarcığı da ne çare ki ancak gençlikte doldurulabilir.
İnsan hayatta, gençlik yaşlarında iken okumak için çok zamanı var zanneder. Halbuki bu zaman okula başladığımız yaşlarda. En yüksek mekteplerden mezun olduğumuz yaşa kadar devam etmektedir. Umumiyetle bu müddet zarfında ne okumuşsak okumuşuzdur. Şüphesiz okumaya devam etmek azmimiz baki kaldıkça. Yeni kitaplar bize zevk vermekte devam edecektir. Gençlik çağlarında okunmuş kitapların şahsiyetimize kattıklarını sonraki kitaplar kolay kolay değiştiremez.
Gençlikte pek çokmuş gibi görünen vakit yaş ilerledikçe azalacaktır. 75 yaşına varan bir alim “Ah kabil olsa da köşe başlarında şapkamı gelene geçene uzatsam da boş geçirdikleri vakitleri içine atmaları için yalvarsam” derken. Kendisine mahsus zamanın bitmekte olduğunu ne güzel anlatmıştır. Gençlik bilse, ihtiyarlık yapabilse derler. İhtiyarlığın kudretli olması gençliğin birçok şeyleri bilmesine dayanır. En muktedir ihtiyarlar gençliklerini boş geçirmemiş olanlardır. Eğer insanlık eğiliyorsa onların önünde eğiliyor.
Sevgi ve saygılarımla.En güzel günler sizlerin olsun.
Kaynak Kişi: Eşref SAAT – Şevket RADO