Bu durum, Bill Gates için de geçerli. Hepimiz onu çok sempatik buluyoruz değil mi? Gözlüklü, güler yüzlü bir adam. Bir de dünyanın en büyük vakfı olan Bill&Melinda Gates Vakfı’nın da sahibi olunca, bizler için iyilik meleği olup çıkıveriyor. Dile kolay bu vakfın bütçesi tam tamına 34,6 milyar dolar ve vergiden muaf olabilmesi için yıllık 1,5 milyar dolarda bağış yapması gerekiyor. Birde Somali’de kucağında siyahi çocuklar ile fotoğraf çektirince, inandırıcılığı 10 kat daha artıyor. Ama artık sosyal ağlar ve bloglar çağı. Sadece medyayı takip etmiyor insanlar. Mesela yayından kaldırılan bir seminer videosu vardı Bill Gates’in. Kendi ağzından gençlere; ‘- Dünyanın nüfusu çok fazla. Böyle giderse çok yakın bir zamanda açlıktan, ölümler artacak. Ama biz aşılar ve ilaçlar ile nüfusu dengeliyoruz.’ diyor. Bu iyilik timsali insan kendi ağzıyla, bu durumu anlatmaktan hiç imtina etmiyor. Biz ise onu ekranlarda kanatları sırtından çıkmış bir melek misali görüyoruz. Şimdi size daha acı bir plandan bahsedeceğim. Sıkı durun!

Kuzey Kutbu’na 1100 km uzaklıktaki, Norveç’in Svalbrad adlı adalar grubunun içinde yer alan, Spitsbergen adlı adada, çok ilginç bir projeye imza attı Bill Gates. Ortakları ise oldukça enteresan isimler. GDO’lu ürünlerin dev sahipleri Rockefeller Vakfı, Syngenta Vakfı, Monsanto ve Norveç Hükümeti ile birlikte ‘Kıyamet Tohum Bankası’nı’ kurdular. Kıyamet Tohum Bankası, Spitsbergen adasında buzdan bir dağın 1300 metre altına inşa edildi ve tam içerisinde üç milyon çeşit bitkinin, GDO’lu tohumu var. Ve bu tohumların hepsi ‘Terminatör Tohum’. Yani tohumu sadece bir kez kullanabiliyorsunuz. İlk hasattan sonra kendi kendini imha ediyor. Böylelikle bu firmalar sizi kendine bağımlı hale getiriyor.

Yeşil Devrim projesinin en büyük aktörü olan David Rockefeller’in, ekip arkadaşlarıyla birlikte onca GDO’lu tohum depoları varken, böyle bir projenin içinde yer alması oldukça garip değil mi? Kuzey Kutbu’nda, Norveç’e bile bağlı olduğu belli olmayan bir yere, bunca yatırım yapmasının altında bir sebep olmalı. Bunun ilk kıvılcımı aslında 2007 yılında, Güney Afrika’nın Cape Town şehrinde düzenlenen, ‘Dünya Ekonomi Forumu’nda’ atıldı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, ‘Bill&Melinda Gates Vakfı , Rockefeller Vakfı ve Afrika kampanyamızı destekleyen diğer herkesin davetini şükranla kabul ediyorum.’ diyerek, AGRA adlı projenin yönetimine girer.

Peki AGRA projesi nedir? Bu projenin altında yatan gerçek ne? Afrika’nın GDO’cular için hedef yapan unsurlar nelerdir? Yardım adı altında neler yapılıyor bu siyahi kıtada?  AGRA projesinin içinde yer alan isimler kimler? Bu isimlerin nasıl bir geçmişi var? Hepsi haftaya Cuma Güneş Gazetesi’nde. Görüşmek üzere.