NOVUS ORDO SECLORUM-18 YENİ DÜNYA DÜZENİ - GDO 2
Geçtiğimiz hafta İlluminati’nin başka ölümcül projesi olan, GDO’nun tanımı ve ne zaman başladığından bahsetmiştim. Bu konuyu araştırırken gerçekten oldukça gerildim. Mesela ergenlik yaşının 7-8 yaşlara kadar indiğini, biliyor muydunuz? Bakmaya kıyamadığınız çocuğunuz daha okumaya yeni başlarken ergenliğe girse, ne yapardınız? Beyninizden vurulmuşa dönerdiniz değil mi? Çünkü daha oyun çağında olan çocuğunuz, gençliğe adım atmış oluyor. Bunda GDO’lu hayvanların ve tohumların sebep olduğunu söylesem ne dersiniz?
Geçtiğimiz ay tam 23 bin ton GDO’lu Amerikan pirinci, Türkiye piyasasına girdi. Bu piyasada yalanlanmaya çalışılsa da, ‘Atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti!’. Ülkemizin son yıllarda değişen tarım mevzuatından ötürü, artık ürettiğimizden daha çok tarım ürününü ithal eder olduk. Çünkü çiftçimizi küstürdük! Belki Fatsa’da oturanlar ‘-Biz Terme pirinci yiyoruz, bize bir şey olmaz!’ diyecekler. Fakat fena halde yanılacaklar. Çünkü bu pirinç bebeklerimizin yediği pirinç lapasında olabilir veya pirinç patlaklı çikolatanın muhtevasında da yer alabilir. Aslında GDO’lu pirinç ilk olarak geçtiğimiz ay girmedi ülkemize. Sadece geçtiğimiz ay giren pirinçte, GDO fark edildi. Ya fark edilmeden girenler! Mesela eminim çoğunuz, en çokta İstanbul’da ikamet edenler, ‘Ramazan Sofranızın Vazgeçilmezi Amerikan Pirinci’ sloganını, reklam tabelalarında ve İETT otobüslerinin tutacaklarında görmüştür. Nasıl duygusal reklamlar ile ‘ilk üretim amacı kısırlık ilacı olan’ Coca Cola’yı, sofralarımızın baş tacı yapıyorlarsa, aynı stratejiyi pirinç içinde uyguluyorlar. Oruç bizim, iftar bizim, mübarek Ramazan bizim, ama yediğimiz-içtiğimiz Siyonist Amerikalıların. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Sağlığımızı çaldıkları gibi, maneviyatımızı da çalıyor ebedi düşmanlarımız. Bunu yaparken de gözümüzün içine soka soka yapıyorlar ama nafile, bizim gözler kapalı!
Bu da yetmezmiş gibi Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar için patent dahi alıyor, siyonist-emperyalist şirket sahipleri. İlk patent için başvuru, 1971 yılında, General Electric’te çalışan mikrobiyolog Dr. Ananda Mohan Chakrabarty’nin, yağı sindirebilen bir bakteri için olur. Patent bürosu bu talebi ‘YAŞAM FORMLARI PATENTLENEMEZ!’ diyerek reddeder. Anayasa Mahkemesi 9 yıl süren davayı, 1980’de patent hakkını Mohan’a vererek sonuçlandırır. Davul onlarda, tokmak onlarda olduğu için, bu hiç sürpriz bir karar değildir. Ve bu karar, diğer patent için başvuranların önünü açar. Başvuru yapanlar bir bir patent hakları alırlar. Bu da yetmezmiş gibi ABD Patent Bürosu, genetik yapıları değiştirilmiş hayvanlar için de patent alınabileceğini açıklar. ABD’deki bir Biotransplant şirketi insan-domuz embriyosu yetiştirmeyi başarır. ‘Nature’ dergisinin 1983 yılında yayınlanan bir sayısının kapağında, yarısı keçi-yarısı koyun olan bir hayvan fotoğrafı yer alır. Bugün çoğunluğu ABD’de olmak üzere biyo-teknoloji alanında binlerce şirket faaliyet gösteriyor.
Konu ile ilgili en kapsamlı raporu, 1950 yılından bu yana, Başkan Obama’da dahil olmak üzere,ABD başkanlarının tümünün yanında yer alan Henry Alfred Kissinger(Geçtiğimiz hafta, ‘-Ortadoğu’nun dörtte üçü İsrail’in olacak!’ diyen, siyonisttir kendisi.) hazırlar. 10 Aralık 1974’te Başkan Ford’a sunduğu ‘Ulusal Güvenlik Çalışma Muhtırası’(National Security Study Memorandum-NSSM200) adlı 123 sayfadan oluşan ünlü raporunda yer alan,’Petrolü kontrol edersen ulusları, yiyeceği kontrol edersen insanları. Yiyecek bir silahtır ve bizim müzakere çantamızdaki araçlardan birisidir!’ ifadesi, insanın kanını donduracak cinsten değil mi?
Haftaya Yeşil Devrim nedir? Rockefeller ailesi bu devrimin neresindedir? ‘Barış İçin Gıda’ sloganının arkasında ki güç kimdir? Dünya Nüfus Konseyi neden ve kim tarafından kuruldu?