Palamutun bol oluşu, hamsinin müjdejisidir derlerdi büyüklerimiz. Gectiğimiz aylarda piyasaya çıkan palamut balığının bol oluşunu gözlemleyince “fındık üreticimiz gülmedi, bari balıkçılarımız yüzü gülsün” diye bu sütunlarda  konuyu gündeme getirmiştik.
 

Gelişmeler hiç de umduğumuz gibi olmadı. Fındıkçıdan sonra balıkçılar içinde sezon hüsranla sonuçlanacak gibi görüküyor.. Öyle ya şunun şarasında hamsi sezonunu bitmesine az bir süre kala, ilçemiz balıkçıları doğru dürüst balık avlayıp piyasaya süremediler bile.
 

Haliyle fakirlerin sofrasını süsleyen balık diye adlandırdığımız Hamsi de ne balıkçının ne de tüketicinin yüzünü güldürdü.
 

Halbuki ne de çok ümitlenmiştik palamut balığı bol çıkınca. Hemen akabinde çinekop da ümitlerimizi daha da artırdı ama olmadı. 
 

Kısaca fındıktan zarar eden fındık üreticimizden sonra balıkçılarımızda yüzü gülmedi.

Yıllardır sürüp giden bu sıkıntılı durum ne kadar daha sürecek bilemiyorum ama, şunu söyleyebilirim ki ürütici, tüketici derken esnaflarımızda bu olumsuz tablodan nasibini aldı. 
 

Tabiri caizse piyasada yaprak kıpardamıyor. Önemli sayıdaki esnafla yaptığım görüşmelerde hiç kimse geleceği aydınlık olarak görmüyor.
 

Ankara’daki büyüklerimiz de malum, ağırlık noktası olarak  Mısır, Filistin ve Suriye ile ilgilendirdikleri için iç  piyasada neler olup bittiğini pek göremiyorlar. Onların da işi bu olsa gerek! Kimin umruna, fındıkçı zarar etmiş balıkçı umduğunu bulamamış, senetler protesto, çekler karşılıksız çıkmış. Şu an da hiç kimsenin bunlarla uğraşacak zamanı yok. Varsa da yoksa da Mısır, Filistin ve Suriye.
 

Umarım dış politikaya bu kadar zaman enerji arayan parlementerlerimiz, bir gün içte neler olup bittiğini görür de bir hal çaresi bulurlar diye ümit ediyorum.