HATAY’DA OLANLARA BAKIŞIMIZ
Camianın içindeyiz. Polislere yapılanların çirkinliğini söylemeye gerek duymuyoruz. Bu eylem bir boyutu ile birilerinin aşağılanmasıdır. Diğer bir boyutu ile de birilerine yağ çekme, yaltaklanmadır. Bundan daha kibar bir tespiti ve dile getirilişi de mümkün değildir. Ne var ki bu sefer yağcılık bölümü tutmamıştır. Yağ çekilmek istenen tarafın üst düzeyinden tepki gelmiştir.
Hem AKP genel başkan yardımcısı hem de başbakan yardımcısı tarafından hemen hemen herkesin altına imza koyacağı bir açıklama ile bu yapılan yağ çekmenin sınırları aştığı dile getirilmiştir. Doğru bir eleştiri yapılmıştır.
Bu köşede zamanla somut örnekler de vererek polis teşkilatımızın çok başarılı işler yaptığını, teknolojinin üst düzeyde kullanıldığını, çözemeyecekleri karanlık olayın olamayacağını, istemeleri halinde ellerinden her şeyin geldiğini ifade etmeye çalışırım. Ne yazık ki bu denli güven veren bir teşkilatın, siyasiler tarafından bu başarısının gölgelendiğini de görmezlikten gelemeyiz. Hatay olayında bir istisna yaşanmıştır. Siyasiler ağızbirliği etmişçesine polise yapılan haksızlığa baş kaldırmıştır. Umarım içtendirler, samimidirler.
Yıllar önce benzer olayı ANAP iktidarında da yaşamıştık. Dönemin başbakanı rahmetli Turgut Özal, dönemin bakanlarından İsmail Özdağlar’ı yolsuzlukla suçlamış ve istifaya zorlamıştı. Bu hareketi ile yolsuzluk konusunda en yakınındaki kişilere bile taviz vermediği mesajı vermeye çalışıyordu. Ne yazık ki ilerleyen yıllarda bu mesajlar bu partinin varlığını sürdürmesine yetmedi.
Bugün Hatay’da polisin sürü gibi sıralanıp ellerine numaralar verilerek aşağılanması olayına tepki gösteren iktidarın: ‘Bu benim milletvekilimin oğlu için bile olsa haksızlıktır. Yapılmamalıdır. Bunu yapanlar da cezalandırılmalıdır. En azından terfisi durdurulmalıdır.’ Şeklindeki yaklaşımı elbette takdire değerdir. Ancak bunun bir gösteri olarak yapılmadığına herkesi inandırmak zorundadırlar. Gözden çıkarılan bir milletvekili için disiplin müessesesini çalıştırıp, ihraç kararı da alabilirler. Ancak bütün bunların benzer olaylarda da tekrarlanması gerekmektedir. Yani objektiflik, objektif olmalıdır. Yoksa bu halk kül yutmamaktadır. Kül yutmadığını da yıllar önce ANAP’a göstermiştir.