HERKES FARKLI ŞEYLER SÖYLÜYOR
Fındık toplama vakti geldiğinde fırından ekmek almaya gitseniz, bakkaldan tuz istesiniz, laf dönüp dolaşıp fındığa gelir.
Bir de “siz gazetecisiniz, mutlaka bir bildiğiniz, duyduğunuz vardır. Bu yıl fındık fiatı ne olacak? “ diye sorulan rutin sorular.
Valla bizden asırlar önce yaşayıp fındık için mücadele edenler bir adım bile yol alamamışken, bizler ne kadar uğraşırsak uğraşalım bu zamanda kesin bir netice almamız beklenemez.Herşey o kadar değişti ki, anlatmak yıllar, yazılar da binlerce sayfa ister.
Küçüklüğümüzde fındık bahçeleri olanlar belli aralıklarla köyüne gider, gübresini atar, tırpanını vururdu. Toplama zamanı gelince de yakın komşuları ile birlikte hareket ederek fındığını toplar, pazara getirirdi. Haliyle imece usulü yapılan bu çalışma fazla bir masraf getirmediği için elde edilen para tamamen cebe giriyordu.
Şimdiki zamana bakalım. A’dan Z’ye yani bahçe gübrelemekten, tırpanlamaya, toplamaya kadar her şey ikinci bir şahıs tarafından yapılıyor. Bu da haliyle masrafı da beraberinde getiriyor.
Şimdi maliyeti hesaplarken, imkanı olduğu halde tamamen üşenmekten, tembellikten dolayı kendi işini başkasına belli bir bedelle yaptıran üreticinin elde edilen fındık gelirini nasıl hesaplayacağız. Masrafları neye göre hesaplayacağız?
Hiç kimse kimsenin mağdur olmasını istemez. Ama biraz tasarruf, biraz çabalama ile maliyet aşağıya düşer ve otomatikman kar artar. Bu tabii benim fikrim.
Ayrıca Fiskobirliğin bu yıl fındık alacağını öğrenince aklım karıştı dersem yeridir.
Geçmişten ders alıp hata yapmadan alım yapmalarına hiç kimse bir şey diyemez ama, halen çok sayıda ortağın yatırdığı fındıklarının karşılığını alamamasına kim nasıl çözüm bulacak. Bana göre fındık alımından önce ilk yapılması gereken iş geçmiş borçları ödemek... Hani bir şarkı var ya, “Gölge etme başka ihsan istemem senden” diye işte o misal...