Görüntülenen Sayı: 2137
2803 | Yayım Tarihi: 25 Mayıs 2012 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » HACI HULUSİ BABA ( TEKGE CAMİİ )

HACI HULUSİ BABA ( TEKGE CAMİİ )

Mehmet Şeref KİBAR

Mehmet Şeref KİBAR

bilgi@gunesgazetesi.net
Facebook'ta Paylaş

  Hacı Hulusi baba cami’ini  savunurken: Bu camiyle, geçmişte aile bağlarımızın olduğunu ifade etmek lazım bu konuya kısaca temas edeceğim. Bir asır kadar önce Fatsa’ya Hacı Hulusi isimli bir zat gelir. Bu insan aslında Hemşinli’dir. Arabistan’da tahsil yapmış: O zamanın islam alemini karış karış gezmiş olan bu insanı Fatsalılar çok sevmişler. İlla Fatsa’da kal diye israr etmişler. O da ben burada ne yaparım diye terettüt etmiş. Hacı Kibar ağa’ya gitmişler, siz isterseniz bu insanı Fatsada yerleştirebilirsiniz demişler. Hacıkibar ağa “bizim büyük dedemiz”.Bana getirin demiş. Hacıhulusiyi görünce Hacıkibar da çok beğenmiş ve “ torunum sen burada kal demiş.” Hacı Hulusi Baba da Fatsa’ya yerleşmiş. Hanımı da benim halam oluyor. Fatsa müftüsü olarak Fatsa’da yerleşmiş. O zaman da dervişler islam alemini karış karış geziyorlarmış. Hacıkibar arsayı vermiş ve Hacı Hulusi Baba da bir tekge yaptırmış. Dervişler seyyah olarak buraya uğrarlar ve burada barınıp ve topluca ibadet ederlermiş. Cumhuriyetin ilanıyla tekkeler ve zaviyeler kapatılınca burasıda tekge ismiyle camiye çevrilmiş ve adıda “Hacıhulusi baba tekge camii olmuş” Bu cami bizim aileyi çok yakından alakadar ediyor.

Bu günden (5-6) sene kadar kadar önceden biz bu camiyi yıktırıp yeni bir cami yaptırmaya teşebbüs edince: Ruhsat almak için tarihi eserleri koruma müdürlüğünden olur almak lazım denildi. Samsun’da müdürlüğe gittik. Aman biz gelip bakıncaya kadar caminin hiçbir yerine dokunmayın denildi. Camiyi yıkmaktan vaz geçip bekledik. Komisyon geldi baktı. Mihrabın üzerindeki kitabeden caminin 127 sene önce yapıldığı anlaşıldı. Tapuya şerh verip artık camiyi Vakıflar Genel Müdürlüğü yaptıracak dediler. Aradan bir hayli zaman geçti ve Vakıflar  müdürlüğü  adına bir heyet geldi. Eski binanın ölçülerini aldılar sonradan fazla cemaat alması için yapılan kısımlar yıkılacak, eski tarihi binayı da biz restore edeceğiz. Artık bina Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün korumasında dediler. Binayı projelendiren mimar tuvaleti caminin kıble tarafına ve yüz üstüne yaptıracağız dedi. Tesadüfen bende oradaydım. İtiraz ettim. Tuvalet caminin arkasına ve yere gömülü olsun diye itiraz ettim. Yere gömülü tuvalet sorun oluyor onu yapmayız dediler. 
Bizde tuvaleti yerin üstünde ve caminin arkasında yapacaklar diye bekliyorduk. Bir sene sonra gelip inşaata başlarız diyorlardı. Herhalde üç sene geçti ve geldiler işi pek tabiki müteahhide vermişler. Biz bazı yerlerini ve yapılan bazı işleri yadırgasakta onların bileceği iş diyoruz.  Ama tuvaletin cemaatin secdegahı olan ön kısma yapılmasına pek tabiki itiraz ediyoruz ve edeceğiz.  Yapılsada dava konusu olup yine yıkılacak. Caminin önü diye insanların secde ettiği yöne denir.  Ve bu yönde tuvaleti olan bir cami yoktur ve olamaz. Bu caminin tuvaleti arka taraftaydı. Zemine gömülü bile olsa tuvalet yinede caminin önüne yapılamaz.  Burası musalla taşının konacağı yerdi. Ama biz buraya musalla taşı konulsunda demiyoruz.  Cenazeler diğer büyük camilerden kalkıyor.  Tuvaleti ön tarafa koymanın bir nedeni de  yönleri karıştırmadan geliyor. Bunlar caminin arka tarafı yola baktığı için oraya caminin önü diyorlar. Yukarıda da ifade etmeye çalıştım. Camilerin önü cematin secde ettiği taraftır. Yani kıble..
Bu camiyi projelendiren mimarla çok kısa bir zaman görüştük. Dini yönünü bilemiyorum.  Herhalde bu konuları bilemiyor. Namazın 12 şartından bir tanesi “İstikbali Kıbledir.” Bu şart Kuran’ı Kerim’le sabit ve demirin kertiği gibidir.  Onu hiç kimse  yerinden oynatamaz. Ve İdare mahkemesi de bunu bozar ve cemaatin kıblegahında olan bu tuvalet mutlaka yıkılır. İnsanların bazıları bunu bilimeselerde çevreye bakıp bunu anlamaları mümkündür. İstanbul’da dev gibi camiler var. Türkiye’de bizlerce camiler var. Bu camilerin hiç birinin tuvaleti cemaatin secde edeceği tarafta değildir.  Beytullahla araya tuvalet giremez. Hatadan dönmek sevaptır. Aksi halde mahkeme hükmüyle bu tuvalet yıkılır ve yapanlarda tazminatı öderler...
Değerli Güneş okurlarımın ve Fatsalı hemşehrilerimizin müberek Regaip kandillerini tebrik ediyorum.

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.