HES’LERİN BÖLGEMİZDEKİ TAHRİBATI
Artık Hidro Elektrik Santrallerinin kısaca ‘HES’ olarak adlandırıldığını bilmeyen kalmadı. Hatta bir çok bölgede HES’lerin ne işe yarayıp, ne işe yaramadığını bilmeyen de kalmadı. Dünyada artık tercih edilmeyen bir kaynak olarak değerlendirilmektedir. Halk arasında bir deyim vardır. ‘Attığın taş ürküttüğün kurbağaya deysin.’ Bu deyimle yapılan işin rantabl olup olmadığı vurgulanmaktadır. HES’lerin ülke ekonomisine katkısı vardır. Hele artık araçların bile elektrik enerjisi ile çalıştığı, hem de petrol ile kıyaslanamayacak kadar ekonomik sonuçlar verdiği düşünülürse bu katkının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Bütün bu yararlarına karşın HES’lerle atılan taşlar ürküttüğü kurbağaya deymemektedir. Diğer kaynaklara göre ülkenin enerji kaynakları arasında yüzde oranı çok küçüktür. Doğada yaptığı tahribat, doğal dengeleri bozması, elle tutulur gözle görülür olmayan, ancak yılar sonra ortaya çıkacak zararlar, sağladığı yarardan daha büyük olarak değerlendirilmektedir. Aybastı İlçemizin patatesi meşhurdur. Yıllarca il dışına patates gönderilmiştir. Ürün yetiştirilirken hiç farkına varılmayan ve fakat yıllar sonra toprağın yorulduğu gerekçesi ile üretimin durdurulması kararının alınmasına varan ortamlar doğmuştur. Bu da her şeyin kısa dönemde elle tutulur, gözle görülür olamadığını göstermektedir.
Son olarak bu yazının yazılmasına vesile olan Giresun, Dereli’de HES inşaatındaki toprak kayması sonucu (5) yurttaşımızın ölmesi olayıdır. HES’ler can kaybına da neden olmaktadır. Özel teşebbüsün aşırı kâr hırsı toprak tahribatından sonra, insan tahribatına da sebep olmaktadır. Bu durum hiçbir değer yargısı ile kabul edilemeyecek bir HES zararıdır. Temennimiz ve beklentimiz siyasi iktidarın HES politikasını yeniden gözden geçirmesinden yanadır. Bu vesile ile Derelideki HES inşaatında hayatını kaybeden yurttaşlarımıza rahmet, ailelerine baş sağlığı ve metanet diliyorum.
12 MAYIS TOPLANTISI
Geçtiğimiz cumartesi akşamı 1950-1960 tarihleri arasında doğan ve Dumlupınar Okulunun bahçesinde top koşturan, yaklaşık 50 yıllık geçmişi olan arkadaşlar, İzmir’de yaşayan Sayın Tevfik Bursa’nın gayreti ile bir araya geldik. Ankara’da yapılan ilk toplantının tadı ile İstanbul, İzmir ve Ankara’dan da katılımlar vardı. Ancak aynı akşam Fenerbahçe-Galatasaray maçının olması, kanımca geceyi gölgede bıraktı. Her şeye karşın yıllarca görmediğim arkadaşlarımı görmenin hazzını yaşadım. Fatsa toplantısının arzu edilen boyutlarda eğlendirici olmaması sonraki yıllarda yapılmayacağı anlamına gelmemelidir. Ben bu toplantının yılda bir kez, ve senenin belli bir gününde Fatsa’da yapılmasından yanayım. Umarım her yıl belli bir ayın belli bir haftası (Örneğin her yıl haziran ayının ilk cumartesi) Fatsa’da buluşuruz.