ÜÇ DÖNEM VE ÜÇ LİDER (3)
İsmet paşa her vesileyle Ordu ile Merderes’in arasını açmaya çalışıyordu. Her fırsatta Atatürk inkilapları elden gidiyor diye tahrik ediyorlardı. Halbuki ise Menderes Atatürk’ün hatıralarını korumu kanununu çıkaran adamdı. Amma hürriyetten yana bir insandı. Bazen gına gelir “ben sizin inkilaplarınızı millete zorla kabul ettiremem“derdi. Gerçekte Atatürk inkilaplarına ters düşen bir insan değildi. Milletten yana bir insandı. Türkiye’nin her tararfı dev bir şantiye görünümündeydi. Yollar, limanlar,gübre fabrikaları,barajlar hızla yapılıyordu. Muhalefet istisnasız, bunları önemsemezdi. Bu korkunç kalkınma hamlesini Amerikada sakıncalı görmeye başlamıştı. Marşal yardımı durduruldu, kısmen askeri techizat veriliyordu. 1957 seçimlerinde Merkez bankasının kasasında bir kuruş döviz yoktu. Kalay yoktu.Kahve yoktu, rontgen filmi yoktu. Kamyon lastiği ve akü yoktu. Bunları benzeri o devirde yurt dışından ithal edilen hiç bir şey yoktu. Kahve tiryakileri buğdayı ve arpayı kavurarak kahve yapmak istiyorlardı. Buda bir türlü olamıyordu. O dönemde bakırdan olan kapların kızılı çıkıyor ve zehirlenmelere yol açıyordu. Gerçekten Menderes çok zora düşmüştü. Gidişat kötüydü.
Seçimleri öne alıp 1957 yılında üçüncü seçime gidiyordu. Seçimin bütün yükünü Menderes taşıyordu. Meydanlara çıkmış kısa ve milletin gönlünü yükseltecek konuşmalar yapıyordu. Seçim gezilerinde Trabzon’dan beri Fatsa’ya geliyordu. Yalıköy’de karşıladık,bir türlü yakından görmeye muaffak olamadık. İnsanların arasına sade bir vatandaş gibi girmiş bir insan yumağı içinde görmek mümkün olmuyordu. Menderes gerçekten insanların sevgilisi olmuştu. Kalabalıklarda arının beyi gibiydi. Ziya Toprakbastı ile Fatsa’ya döndük. Parti binasının girişinde bir yer tuttuk. 2 saat kadar sonra yatsı vakitlerine Fatsa’ya geldi. Önümüzden geçip parti binasına çıkacaktı. Arabası durdu. Arabının içinden ufak tefek bir insan çıktı. Sanki yüzü bir tarafa hafif dönük gibiydi. Hayalimizde devleştirdiğimiz Menderes’i ufak tefek bir insan olarak görünce bir anda şok olduk.Parti binasının meydana bakan balkonuna çıktı. Burada rakam vererek kısa bir konuşma yaptı. Bu konuşma bizim gönlümüzü tekrar yükseltti. Yapılan işleri özet olarak rakamlarla ifade ettikten sonra, cümle başlarıyla ifade edilen kısa konuşmasını bitirdi. Konuşmanın sonuna şöyle bir cümle ayırmıştı. 1950’de bugünkü demir ve çelik kapasitesini elime verselerdi bu gün dünyanın en büyük donanmalarını denize indirmeye muktedir olacaktık dedi.
Muhalefete yüklendi. Kütahya gübre fabrikası depolarını doldurdu. Onun için durmak zorunda kaldı. Sarıyar barajı üretim çekilmeyince türibünü durdurdu. Enerji çekilince ve gübre satılınca tekrar üretime geçeceklerdi. Bunlar alt yapıdır. Fabrikalar, yollar ve limanlar yapılmadan kalkınma olmaz. Ne varki avrupa bunları iki asır önce yapmış. Bizde şimdi yapıyoruz dedi. Hakikaten Menderes çok büyük bir icraat adamıydı. Fakat 27 mayıs askeri müdahalesi imkan vermedi. Biz bu darbeyi Amerika’nın desteği ile yapılmıştır kanaatindeydik. Yassıada mahkemelerinde başta Amerika olmak üzere bütün dünya seyirci kaldı. 27 mayıscılar yanlı hareket ettiler. Demokrat partili insanlar için düşükler, kuyruklar diye devamlı hakeretler yağdırdılar. İsmet paşa darbecilerinden yanaydı. Ve asırda ele zor geçecek Menderes idam sehpasında hayatını verdi. Bu arada Süleyman Demirel başa geçti. Bilemiyorum ama rahmetli Özal’a kadar devamlı temeller atıp üzerine bir taş koyamadan Türkiye’nin yirmi senesi yok oldu. 1983’de rahmetli Özal iktidarı devralınca Türkiye kuru temel atmalarla zaman öldürüyordu.
Rahmetli Özal atılan bu temelleri ve yapımı devam eden işleri bitirmeye başladı. Bu ölü yatırımlar ekonomiye kazandırılıyor. Ve bir kaynak sağlıyordu. Rahmetli Gap projesinede katkıda bulunuyordu. Batılılar Gap projesine katkıda bulunmuyorlardı. Döviz girdimiz çok zayıftı. Genelde fındık başta idi. Özal iş adamlarını uçağına alır ve onlara cesaret verirdi. Dış ticaretimiz bu sayede gelişmeye başladı ve döviz stokumuz arttı. Devam edecek inşallah..