YAZMAK
Yazmak ve yazdıklarını paylaşmak ve bu sayede tanımadığın insanlara ulaşmak çok özel bir duygu. Özgürce ve olabildiğince kendin olarak yazabilmek kolay olmasa da, düşünceler beynimizde, biraz geniş bir süzgeçten geçerek süzülse de, yine de yazdıklarının okunduğunu bilmek güzel…
Yazmak ağır bir sorumluluk, her kelimesi, her cümlesi kalıcı, inkar edilemez, geri dönülemez bir gerçek. Söz uçup giderken, yazı yüzyıllara meydan okuyan bir kalıcılıkla yaşama direnebilir.
Yazı engellenemez, yazı susturulamaz. Yazı sürgün edilemez. Yazı tutsak edilemez.
Yazı vardır çağları değiştirir, yazı vardır imparatorlukları yıkabilir, yazı vardır geçmişi siler, yazı vardır geleceği inşa eder.
azı vardır korkutur zulmedeni, yazı vardır hapsettirir yazdıranı. Yazı vardır gün yüzü görmez, yazı vardır dört duvar arasında yıllara meydana okur, bir çağdan bir çağa tanıklık eder.
Yazı vardır yaşama bedel olur yazana, yazı vardır yaşamda kat kat mülk olur sattırana. Yazı vardır unutulur, yazı vardır unutturmaz.
Yazı vardır düşündürür, yazı vardır güldürür. Yazı vardır getirir bir araya, yazı vardır ayırır dört bir tarafa.
Yazmak yıllarca ve yıllara inat süregiden bir eylemidir insanın. Yazmak bir kağıt kokusunda, bir kitap arasında, bir gazete sayfasında kendini görmektir.
8 yıl olmuş neredeyse GÜNEŞ gazetesinde yazmaya başlayalı. Arada kesintiler olsa da, uzun bir zaman dilimi. Aynı köşede, yıllarca paylaşılan yazılar ve bu yazıların mürekkeple buluştuğu GÜNEŞ GAZETESİ de 42. yılına girmiş bu sene. Beynimdeki sansür belli şeyleri süzgeçten geçirse de, kendimi ben olarak ifade edebildiğim, bu gazete sayfalarını paylaştığım her düşünceden insanın da, aynı rahatlıkla kendini ifade edebildiği gazetemize, nice güzel yıllar dilerim. Her Cuma sabahı ilk elime aldığım ve her seferinde aynı güzel duyguyla okuduğum GÜNEŞ ailesine, tüm çalışanlarına, yazarlarına teşekkürlerimle, nice kalıcı yazılar ve yazı dolu yıllar dilerim.