KİNDAR GENÇLER
Geçen hafta bu sütunlarda Orduspor taraftarının 6 dakika süren Atatürk’ün geçliğe hitabesini okumasını konu olarak almıştım. Özet olarak da Atatürk’ü milli eğitim mevzuatından çıkarmaya kalkışanların buna kızıp, kinlenip; Ordu’nun ihtiyacı olan stadı yapmayabileceğini, bu nedenle Ordu gençliğinin hitabeyi okumasından son derece memnun olduğumu, ama bunun öcünü almak gibi bir yol seçilirse bunun da sıkıntı vereceğini dile getirmiştim.
Bu yazıyı yazdıktan sonra aslında biraz rahatsızlık hissettim. Öyle ya açıkça ismini vererek olmasa da koskoca başbakan’ı kindarlıkla töhmet altında bırakıyordum. Üstelik kindarlık dinimize göre de günahtır. Ben hem pek sevilmeyen bir vasfı ve hem de günah işlemeyi koskoca başbakan’a yakıştırmıştım. Rahatsızlığım bu yüzdendi.
İkinci bir rahatsızlığım Atatürk’ün milli eğitim mevzuatından çıkarılmaya çalışılması ile ilgili idi. Bir hukukçu olarak elimde net ve kesin deliller olamadan konuşmayı pek sevmem. Birçok yerde okumama karşın acaba haksızlık mı yapıyorum? Atatürk’e ve O’nun gençliğe hitabesine dokunulur mu? Bu konuda yaptığım açıklamalardan dolayı düzeltme ve tekzip alır mıyım diye aklımdan geçirmedi değilim.
İyi ama ne oldu?
Benim haksızlık ettim mi diye düşündüğüm Sayın Başbakan partisinin gençlik toplantısına evinden katıldı: ‘Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik’ ifadesini kullanarak adeta beni tekzip etmek yerine doğrulamayı tercih etmiştir. Bu defa yazdığımın doğuluğuna sevinmek, ancak gerek dini ve gerekse ahlaki açıdan bir başbakanın gençliğe kindarlık aşılamasına üzülmek zorunda kaldım.
Gelelim Atatürk’ün milli eğitim mevzuatından çıkarma konusuna:
Şu an için tamamen söylenti olmakla beraber Atatürk’ün gençliğe hitabesinin kaldırılacağı televizyon ekranlarında telaffuz edilmeye başlanıldı. Zaten her şey alıştıra alıştıra yapılıyor. Bu işin bu günlerde alıştırması yapılır. Bir gün bir bakarsınız 19.Mayıs kutlamalarında olduğu gibi yavaşça ve gündemde çok tartışılan konuların olduğu bir gün gençliğe hitabe kaldırılmış, yerine Necip Fazıl Üstadın marşları da değil Süleyman Çelebi’nin ilahileri konulabilir.
Ancak unutulmamalıdır ki Atatürk’ü tanıyan bir kesim için Atatürk adı hiçbir zaman yok edilemez. Dünyanın öbür ucundaki Şili Başkenti Santiago’da bile büyük kurtarıcı, fikir adamı, cesur ve kahraman sıfatları ile büstünün dikilmesi O’nun yer yüzünden kolayca silinemeyeceğini göstermektedir. Varsın kıymetini bilmeyenler olsun. Bilenlerin sevgisi yeter de artar bile.. Şili halkı bile her gün büyük bir keyifle O’nu başkentinde zevkle seyretmektedir. Demek ki gençliğe hitabesi ile dünyaya örnek gençler yetiştirmiştir. Kindar gençler değil…!