DEVLET ÖNCE FATSA’DAN ÖZÜR DİLEMELİ
DEVLET ÖNCE FATSA’DAN ÖZÜR DİLEMELİ
12 Eylül sabahı devlet tüm gücü ile Fatsa’ya girdi. Fatsa sabah ezan sesi ile değil “ikinci emre kadar sokağa çıkmak yasaktır” emri ile uyandı. Bu emri duymayanlar sokakta siren çalarak geçen polis panzerlerini, askeri kariyerleri, tankları görmek için pencerelere çıktı. Fazla merak iyi değildir. Bizim Orhan ile Mehmet fazla meraklı olduğu için camda fazla kaldılar. Yüzbaşı gelin bakalım dedi ve ikisini cemseye bindirdi. Gidiş o gidiş. Arkadaşlar bir hafta sonra pambuk gibi geri döndüler. Görevli işkenceci arkadaşlar Orhan’ı duvara yaslamışlar göğsüne bir kum torbası koymuşlar gayet hijyenik bir şekilde pataklamışlar.
Bünyesi pataklamaya müsait olmayan Ateş Mehmet gibi arkadaşlar Et Balık Kurumu’nun ilkel depolarına konuldu. Sonra Amasya yarı açık cezaevine daha havalı ortamda 2,5 yıl sorgusuz sualsiz yatırdıktan sonra eve gönderdiler. Bu kararda Mehmet’in eşi Leyla hanımın aristokrat bir aileden olmasının bir etkisi oldumu? hala anlaşılamadı. Ama ne olursa olsun devlet çamaş sülalesinin damadını içeri alarak büyük ayıp etmiştir. Ayrıca Mehmet’den özür dilemeli.
Sonuca gelelim. Orhan sağ sol işinden anlamaz. Peki bir hafta hijyenik bir ortamda neden dayak yedi? Ateş mehmet hayatında karıncayı incitmemiş o, neden hapis yattı. 12 Eylül’de dersimin Seyit Rızası gibi yüzlerce adam gadre uğradı. eğer dersimden özür dilenecekse neden Fatsa’dan özür dilenmesin. Ama dilerse ne olur? böyle karışık ortamlarda bu tür olaylar maalesef olur!!
BU GÜN DERSİMDEN NEDEN ÖZÜR
DİLENECEK! YA YARIN PKK’DAN?
Benim bir ASLAN CEMAL abim var. Bir şey üzerine fikir yürütürken lafa şöyle başlardı. “Co derdi!! Benim kot kafama, dar görüşüme göre” derdi. Ben de lafa öyle başlıyorum. O yıllarda kürt aşiretler karakollara saldırıyordu. Devlet mallarına zarar veriyorlardı. Devlet malına zarar vermeyen aşiret reisleri diğer aşiretler tarafından cezalandırılıyor, kendi bölgelerinde kendi aşireti gözleri önünde idam ediyorlardı. Onların da kürt olması pek önemli değildi!!! Aynen onların yaptığını bugün PKK yapıyor. O günlerde dersim’i bombalayan SABİHA GÖKÇEN bu gün katil ilan ediliyor.
Acaba bu gün PKK’yı , kandil’i bombalayan pilotlar yarın emekli olduklarında suçlu ilan edilecekler mi? Bunu neden yazdım! Apoyu getirenler, devlet için PKK’ya karşı savaşanlar içeri tıkıldı da ondan. Bana göre bu işlerin altında bişeyler yatıyor. Başbakan itibarsızlık için meclisin kürsüsünden dersim’i CHP’nin üzerine yıktı. Türk Ordusunun generalleri hapse atılarak Ordu’nun karizması silindi. Şimdi dersim meselesi eşelenerek Atatürk itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Benim anladığım bu !! Bu kot kafamla olayları basitce böyle algılıyorum. Siz ne düşünürsünüz bilmem!!
GEÇMİŞE AİT SİYASİ BİR YAZI
Sol görüşlü adamın birini polisler evinde yakalamışlar, karakola götürecekler ama adam evde “papağanım var o ne olacak?” Diye sızlanmaya başlamış. Polisler “tamam o da seninle gelsin” demişler. İşler karakolda kötü gitmiş adamı hapse atmışlar. Polisler papağanı da bir tavuk kümesine atmışlar. Kümese düşen papağan bir müddet sonra tavuklar tarafından gagalanmaya başlamış. Canı yanan papağan can havli ile kümesin tavanına sıçramış. Aşağıdaki tavuklara hitaben bana “bakın ben sizin gibi bu kümese fahişelikten düşmedim siyasi fikrimden dolayı düştüm” demiş.
MUSTAFA İYİ’NİN SİYASİ FİKRİ
Mustafa İyi lisede okurken solcuydu. Solculuğun işareti olarak lisenin bando takımında ve trampetinin üzerinde dev-gencin amblemi olan sıkılmış yumruk resmi vardı.Bu kayıtlara geçti.12 Eylül’den sonra papağanın sıçraması gibi İstanbul’a sıçradı. Siyasi çalışmalarına orada devam etti.Bir şekilde Tansu ÇİLLER in yanında bulundu.
Bundan sonra yazdıklarımın iktibas hakkı Cemal Yangın a aittir.Bu yazdıklarımı Cemal Yangın’dan dinledim. Cemal benden kimseye anlatmamam konusunda söz aldı. Allah için ben de bu bilgileri kimseyle paylaşmadım gazeteye yazdım!!!
Bildiğiniz gibi Tansu hanım gürcüdür. İnanmazsanız bilgisayara Tansu ÇİLLER yazın dediğimi görürsünüz. Mustafa’da gürcüdür ama ikisi de Kabakdağlı olmadığı için B sınıfı gürcülerdir. Tansu hanım birgün Eyüp camiinde namaz kılmak ister. Mustafa’ya “ benimle gelirmisin “ der. Mustafa da teklifi kabul eder. Tansu hanımla Mustafa namaz kılmak üzere yola çıkarlar. (Aradan yıllar geçti. Tansu hanımın adını duyunca, Tansu hanımın sevgisinden gözleri parlar.) Mustafa arabada giderken kılacakları namaz için Tansu hanıma namaz hakkında devamlı bilgi verir. Öyle ya Tansu hanımın yanlış namaz kılması hoş olmaz diye düşünür. Diyeceksiniz ki burada ne var. Efendim Mustafa namaz kılmayı iyi tarif eder ama namaz kılmadan önce Tansu hanıma abdest alması gerektiğini hatırlatmaz. Ve bir rivayete göre bir başbakanın abdestsiz namaz kılmasına sebep olur.