GÖZÜM'E TAKILAN
GÖZÜM’E TAKILAN
Cumhuriyet Meydanı’ndan geçerken bakıyorum ortada bir çadır var. Zaten inşaat hali ortalığı toz duman etmiş. Çadır da onun üzerine tuz biber olmuş. çadırdakilerin görevi kan toplamak. Kan topluyor veya toplayamıyor. Herhangi bir çaba yok. Hava iyi de olsa kötü de olsa bir çadır açılıyor. ama açılan çadırı giderken kaldırmak kimsenin umurunda değil. Hava açık olsun kapalı olsun çadır günlerce orada duruyor. Soruyorum! Fatsa’nın Cumhuriyet Meydanı beylerin tapulu malı mı?
Orası Fatsa’nın en prestij yeri. O sakil çadırı oraya günlerce bırakmaya kimsenin hakkı yoktur. Kan toplanacaksa usulüne uygun toplanır, görüntü kirliliği yapılmaz. Şimdi nasıl oluyor bilmiyorum. Fi tarihinde abimin rahatsızlığında Samsun’a sevk edildi. Kan lazımdı. Orada bulamam diye burada hastanede kendim Samsun Tıp Fakültesi’nde lazım olur diye kan verdim. Benden hastaneden kan satın almışım gibi para aldılar. Sonra o kanı Samsun Tıp Fakültesi’ne götürdüm. Orada da benim götürdüğüm kanı kendi hastanelerinden almışım gibi tekrar para aldılar. Anlamadım! Kendi kanıma iki ayrı hastanede iki defa ödeme yapmış oldum. Belki de rahatsızlığım ondandır.
RAHMETLİ GENÇOĞLUNDAN GÜNÜMÜZE
Fatsa’nın en mukallit adamlarından biri rahmetli Ahmet Genç’dir.(Gençoğlu) Gençoğlunu Alucralılar çok severdi. Gençoğlu ortaya oturur. Alucralılar etrafında halka olur, hep beraber sohbet ederken arkadan onları dinleyenlerle kafa yaparlardı.
Gençoğlu askerde çavuştur. Bir gün askerlik anılarından anlatıyor. Alay komutanı hasta olur. Alay komutanının yardımcısı da tayin olur. İnanırmısınız bilmem ama koca alay gençoğluna kalır ve aylarca orada alay komutanlığı yapar.
Burada duralım. Benzer bir olayı bizim Hünkar Restoran’ın personeli SEZAİ ŞEN anlatır. Ben Diyarbakır Ordu evinde askerken Tuğgenaraller orduevi kapısında beni görünce esas duruşa geçerdi. Beşinci kattaki albaylar ise selam dururdu diye tatlı tatlı anlatır.
Gençoğlunun torunu ATAKAN KANTARCI bir transatlantikte personeldir.Transatlantik Cebelitarık Boğazı’ndan geçerken pervanesi yerinden çıkar Atakan denize atlar pervaneyi bulur. Yerine takar sonra pervaneyi sıkmak için anahtar lazımdır. Denizden kafasını çıkarır geminin kaptanına 257 ye 157 anahtarı verin pervaneyi sıkacam diye seslenir. Bu da güzel bir maceradır. Rahmetli Gençoğlu öldü ama yerine bıraktığı veliahtlar onu aratmıyor.
PALAVRA ATMAK BİR SANATTIR!!
Tabi bu konuda epey mesafe kaydetmiş bir adamım. Yazılarımda bu işin icra-i sanatçısı olduğum bellidir. Palavrayı algılamak ise karşındakinin zekası ile doğru orantılıdır. Sen ne anlatırsan anlat adamda algılama hatası varsa konuya gülemez!!!
Turistin birinin Karadeniz’e yolu düşer. Gideceği yeri sormak için Temel ile Fadimeye rastlar. Gideceği yerin yolunu dört dilde temel’e sorar ama temel hiç bir dili bilmediği için cevap veremez. Adam boynu bükük oradan ayrılır. Temelin karısı temel’e diklenir bak der! Adam sana dört dilde adres sordu der!! Temel Fadime’ye ben bilmedikten sonra o bana dört dilde değil 14 dilde adres sorsa ne olur? Yani karşındaki anlamadıktan sonra !! Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır!!
YAZILARIMDA KİSKİ MAHMUT’A
VEDA EDİYORUM..
Değerli dostum, güzel insan Mahmut Bıçakcı’nın (Kiski Mahmut) değerli zevcesi Işık hanım ve kerimesi “Güneş” artık babamı emekli et dedi. Ben de yazılarımdan kendini isteğe bağlı olarak emekli ediyorum. (Gerçi malulen emekli vakti gelmişti) Kerimesi Güneş’e neden böyle bir talepte bulunuyorsun deyince o da bana “Benim yakışıklı dünya iyisi babamı yerlere indiriyorsun” dedi. Önemli not: Bu iltifata ön dişler dahil değildir. Bende eşi Işıl hanım’a Mahmut hangi burçtandır dedim oda bana “Yengeç burcu” dur dedi. Adam doğuştan sürüngen burcuna kaydolmuş. (Gerçi bu yaştan sonra ASLAN burcundan olacak halimiz yok ya)!!
Değerli dostum Kiski Mahmut’la ilgili bir anektot aktarayım. Nereden duyduysa bana teyit ettirmek için anlattı ve doğru mu diye sordu. “Yunanistan tarafından bir kadın kızını kesecekmiş. Gökten şeytan kurban olarak bir keçi göndermiş. Böylece kadının kızı da kesilmekten kurtulmuş”!!! Bu olayda yanlışlık var mı diye sordu..
Dedim oğlum bunun neresi doğru. Olay Yunanistan’da değil Arabistan’da oldu. Kadın değil Hz.İbrahim peygamber kız değil Hz İsmail’di. Olay kesme değil kurban etmeydi. Gökten keçi değil koç indi. Şeytan değil koçu melek getirdi. Böylece kesilmekten değil kurban edilmekten kurtuldu.
Değerli dostum kiski Mahmut’un palavraya meyyal bünyesi vardır. Ama genlerinde gürcülük olmadığı için bu tür yanlışlıkları çok yapıyordu!!! Bundan sonraki hayatında kendilerine düzgün palavralar atmalar dilerim...