GENÇLERİN BİLGİLENDİRİLMESİ
Geçenlerde eşimin mesleki bir konferans için davet edildiğini öğrenince merak edip detayına indim. Bizim üyesi olmadığımız dünyanın her tarafında olan bir sosyal dernek okul idareleri ile iş birliği yaparak okullarda seminerler tertip etmektedir. Seminerin konusu da: ‘Meslek seçiminde nelere dikkat etmeli?’
Bu bağlamda okulun tüm öğrencileri bir salona toplanıyor. Değişik meslekten mesleğin inceliklerini bilen deneyimli meslek mensupları gençlere meslekleri ile ilgili merak ettikleri konularda açıklamalar yapıyorlar.
Örneğin avukatlıkta, mimarlıkta, doktorlukta: Nasıl para kazanılır? Nasıl ilerlenir? Nasıl başarılı olunur? Vs.
Gençlerden akıl almaz sorular geliyor. Kimisi meslekte ünlü olmayı, kimisi çok para kazanmayı, kimisi mucizeler yaratmayı hedeflemiş ve bu hedefe ulaşmanın yollarını araştırıyor. Bir kısmı da hiç hayal etmediği ifadelerle karşılaştığı için yapılan toplantıdan sonra yıllarca olmayı düşündüğü meslekten vazgeçiyor.
Çok etkili ve çok faydalı bir çalışma olarak gördüm.
Her iyi şeyi yakıştırdım gibi aynı şeyi bölgemiz için de düşündüm. Neden Ordu’da, Fatsa’da Milli Eğitimin ve okul idarelerinin oluru alınarak böyle bir çalışma yapılmasın? Gerçi son yıllarda ekonomisi elverip de dershaneye gitmeyen öğrenci kalmadı. Dershanelerde rehber öğretmenler var. Bu arkadaşlarımız hayata yeni atılacak gençlerimize ellerinden geldiğince, iyi niyetle her meslekle ilgili bilgiler veriyorlar. Ancak doktorluğun, mühendisliğin detaylarını yaşayanlar gibi bilmelerine olanak yoktur. Bu bakımdan işin ehlinden öğrenilmesi kadar doğru da bir şey yoktur.
Bu konularda bizim kuşak çok şanssız bir kuşaktır. Değil meslek erbabından mesleğin inceliklerini öğrenmek, dershanelerde rehber öğretmen kavramı yoktu. Bırakalım rehber öğretmeni, İstanbul, Ankara ve İzmir dışında belki de dershane bile yoktu. Biz hep yakınımızda bulanan meslek sahiplerini örnek almaya çalışırdık.
Koskoca Fatsa’da yıllarca bir dahiliye, bir de hariciye uzmanı vardı. Yani sadece iki doktor.Doktor olmak isteyen birinden birini örnek alırdı. Çok az sayıda (İki dava vekili, 4-5 avukat) vardı. Üstelik Fatsa ve çevresi (Çamaş. Çatalpınar, Kabataş, Aybastı, Kumru ve Korgan dahil) her tarafa bu kadar meslektaş yetişirdi. Avukat olmak isteyenler de bunlardan birini kendilerine örnek seçerlerdi. Bu gün olanaklar çok daha başka olmuştur. Ancak bir kez daha belirtmek isterim ki bu da yeterli değildir. Gençlerin daha da bilinçli yetişmesi için İstanbul’un çok büyük okullarında, çok büyük olanaklar içindeki öğrencilere verilen seminerlerin, Ordu ve ilçelerindeki okullarda da verilmesinin, daha bilinçli, istediğini bilen yeni bir nesil oluşturacağına inanıyorum.