GDO. YASASINI TÜRBANIN GÖLGESİNDE YÜRÜTTÜLER.
GDO. YASASINI TÜRBANIN GÖLGESİNDE YÜRÜTTÜLER.
Tek vatan tek millet safsatalarıyla coşturulup, terör ve türbanla uyutulan garip bir millet olduk.
Geçtiğimiz hafta yine türban narkozuyla uyuttular. AKP VE CHP’nin bir günlük türban koalisyonunda narkozlanan halk GDO yasasının nasıl yürürlüğe girdiğini anlamadı bile…
O çok prim verdiğimiz CHP kurmayları bile türbanın gölgesinden çıkıp GDO’lu gıdaların ülkemize doğru nasıl yürütüldüğü hakkında açıklama yapma cesaretini gösteremediler.
Ülkenin tek taraflı denetimsiz gıda ve teknoloji ithalatına mahkûm edilmesine sessiz kalan böylesi muhalefete sitem etmeyelim de ne yapalım?
Varsa yoksa laikti, şeriattı, türbandı, açılımdı, Kürt'dü, Türk’dü, Alevi’ydi; bir sürü eciş bücüş ötekileştiren meselelerle dikkatleri dağıtan bu tür narkoz politikalara daha ne kadar devam ederler bilemem ama ortada taşeron bir siyaset güdüldüğü bir gerçek…
Ülkemizde baklava şerbeti bile Amerikan malı GDO. lu mısır tatlandırıcısından yapılıyorsa ve muhalefet partileri de bu tattan zevk alıyorlarsa onlara daha ne diyelim ki…
Organik beslenemiyorsak da bizi bir şekilde doyurdukları için “Allah razı olsun” dememizi mi bekliyorlar?
Evet; organik beslenen siyasetçilerimiz sayesinde zaten bir garip millet olduk.
Hani türbana kilitlenmiştik ya, “aha da bu iş artık çözülüyor” demiştik. Meğer adamlar türbanın karanlığında GDO yasasını yürütmüşler de haberimiz yok.
Halkını bu şekilde uyutmaya çalışan başka devletler mutlaka vardır. Vardır da dış güçler menfaatine yasa çıkartan bizim gibi devletler var mı merak ediyorum.
Bugün sessiz sedasız yürürlüğe giren GDO yasasının bir dayatma olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Yasa madem yürürlüğe girdi. Öyleyse GDO lu üretim, bizim bilim adamlarımıza neden yasak? Öyle ya; genlerle ilgili eğitim veren onlarca üniversitemiz boşuna mı eğitim veriyorlar? Ayrıca bunu da sormak lazım…
Diyorum ya; eciş bücüş meselelerle uyutuluyoruz. Ülkemizde tam bağımlılık reçeteleri bizim meclisimizde yazılıyorsa, “muhalefet de o meclisin koltuklarında uyuyor mu?” diye de elbette ki sorgulayacağız.
Bu ülkede gün geçmiyor ki; safsata krizlerle boğuşuyoruz. Bakterili et kriziyle de uyutulduğumuzun hala farkında bile değiliz. Üretime bilinçli çözüm üretmeyenlere karşı, bilinçli pasif siyaset yapan muhalefete başka ne soracağız ki?
“Sormayın, alkışlayın” diyorlarsa, kaz etine alıştıkları belli… Bari organik kaz eti yetiştirmemize destek versinler yeter.