GEÇMİŞTEN GELECEĞE BİR DAVA
İnsan Hakları Beyannamesi ‘bireyler adil yargılanmalıdır’ demektedir. Demokratik ve adaletle yönetilen devletlerde, bireyler her zaman adil yargılanma hakkına sahiptir. Ve kimse suçluluğu ispatlanana kadar suçlu muamelesi göremez. Demokratik bir hukuk devletinde tutukluluk süresi, neredeyse hükümlü olunan süreyi geçemez. Suçüstü hali dışında, kişi suçlu olduğu alenen ispatlanmadıkça, tutukluluk süresi makul bir süreyi aşamaz.
Bütün bu yazılanlar, yasalarla güvence altına alınan demokratik haklardır. Toplum olmanın ve hukuk düzeni içinde yönetilen bir toplum olmanın gerekleridir. Şayet hukukun temel ve evrensel ilkelerini, demokratik devlet olma ilkeleriyle eşdeğer görüyorsak ve bu bağlamda bir yaşam biçimi hedefliyorsak, bu ilkelere uymak olmazsa olmazdır. Başka türlü, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı gibi kavramlardan bahsetmek pek mümkün olmayacaktır.
Uzun bir süreçte, hakkında isnat edilen suçlamaları dahi bilmeden, yargılanmayı bekleyen kişilerin ülkesi olma yolunda hızla ilerliyoruz. Kaçma şüphesi olmayan, belli bir mesleki kariyeri olup ta bu ülkede uzun yıllar göz önünde çalışmış kişiler, adeta yarın bu ülkeden kaçıp gideceklermiş gibi sorguya alınıyorlar ve bu sorgulanma süreci uzadıkça uzuyor. Neredeyse iki buçuk yıldır devam eden meşhur davamızda, davanın seyrinin her geçen gün dallanıp budaklandığı bir ortamda, sanıklar tutuklu olarak yargılanıyor. Her gün yeni bir suçlamayla ve dosyaya eklenen yeni delillerle, içinden çıkılması güç bir hal alan dava, zaman geçtikçe daha çok uzuyor.
Çünkü eskide gerçekleşen birçok olay ve tarihin karanlık sularında kalmış faili meçhul tüm olaylar aynı davanın objesi olmaya başlayınca, dava dosyasına her gün yeni bir dosya ekleniyor. Güncel olayların da aynı dosyaya eklenmesi söz konusu olunca, sanıklar hakkında delillerin toplanması bir türlü mümkün olmuyor. Deliller toplanamayınca da sanıklar tutuklu yargılanıyor.
Bir kısırdöngü içinde devam eden bu süreç biteceğe benzemiyor. Daha iki gün önce gerçekleşen yeni tutuklamanın da aynı dosyayla ilintili olacağı şüphesizdir. Böylece yeni olaylarla her zaman güncel kalacak dosyamız ve her zaman tutuklu kalacak sanıklarımız olacaktır. Bu sanıklar bir türlü hükümlü olamayacak ve yıllar boyu ne için tutuklu olduklarını anlamaya çalışacaklardır.
Evrensel ilkeleri ve adil yargılanma hakkını çoktan gözardı ettiğimiz bu süreçte, yeni bir anayasanın referandum oylamasıyla ne kadar demokratik bir ülke olduğumuzu gösterdik. Zaten bu gidişle ülkenin hepsi aynı düşüncede, aynı tip insanlardan oluşması muhtemel olduğundan, tam ve eksiksiz bir demokrasiye doğru yol aldığımız şüphesizdir. Farklı sesler duyulamayacağından her şey çok daha net ve pürüzsüz olacaktır.