ANLAYAMADIKLARIM
Sene 2002. Genel seçimler yapılıyor. Sayın Başbakan seçim konuşmaları sırasında dokunulmazlıkların kaldırılacağını bas bas bağırarak dile getiriyor. Seçimlerden sonra tek başına iktidar olduğu ve ana muhalefetin de dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek vereceğini açıklamasına karşın; seçimden önce öyle vaadim oldu ama, dokunulmazlıkları kaldırdığımız taktirde rahat çalışamayız diye çark ediyor.
Bütün partililer ve sempatizanlar bu çark etmeyi doğal karşılıyor.
Ben de buna bir türlü anlam veremiyorum.
Bugün daha çok yeni bir gelişme oluyor. Anayasa referandumu öncesi Sayın Başbakan meydanlarda HSYK’nun yapısını değiştiren 22. madde ile ilgili olarak: ‘Herkesin kendi geleceğini kendisi belirlemesi için üye sayısını 20’ye çıkarırken kürsü hakimlerinin söz sahibi olmasını sağlıyoruz.’ diyordu.
Şimdi halen görevde bulunan yaklaşık 4 000 hakim ve savcıyı sözlü sınav yapan ve onlara dini ağırlıklı sorular sorarak aldığı cevaba göre hakim ya da savcı olmasına karar veren ve yıllarca kürsü ile ilişkisi bulunmayan müsteşar yardımcısı ve personel genel müdürü aday gösterilmektedir. Biz; hükümet yargıyı kendisine bağlamak istiyor derken, HSYK’da tamamen kürsü hakimleri söz sahibi olacak sözlerini karşımıza çıkaranlar bugünkü rezalete son derece hoş görü ile bakabiliyorlar.
Ben bunu da bir türlü anlayamıyorum.
Yine referandum öncesi: ‘Bir tarafta CHP. MHP. TİP. BDP. ve YARSAV gibi hayır cephesi, diğer tarafta demokrasi yanlısı bizler….’ Anlamına gelen ifadeler kullanarak, hayır kampanyasına katılmayan BDP’yi sırf evet demediği için muhalif kanada koyarken, bugün gerek BDP ve gerekse terörist başı ile seans seans görüşmeler yapılmaktadır. Daha dün tü kaka denilen bir kuruluşun, üzerinden bir ay bile geçmeden baş tacı yapılmasını ben anlayamıyorum. İlerleyen günlerde de anlaya bileğimi sanmıyorum.
Bu örneklerin sayamayacak kadar çok olduğunu biliyoruz. Ben buraya sadece çarpıcı birkaç tanesini aldım.
Geçen haftaki yazımda dile getirmiştim. Ben bir seçmenin oyunu satmasını da anlayamıyorum diye. Hatta elimde seçmene dağıtılmak üzere para olsa oy karşılığı bu parayı vermeyi bile beceremeyeceğimi yazmıştım. Yazımın arkasındayım.
Galiba ben yaşadığımız çağı anlayamıyorum. Ben mi çağın gerisinde kaldım, çağ mı benim gerimde kaldı? Okurların taktirine bırakıyorum.