BİR MEMLEKET DÜŞLEYİN!
Aslında bu yazımda sizlere, Avatar filminden bahsedecektim.Diyecektim ki: ’Bu nasıl bir memleket düşlemiş Yönetmen Cameron. Bu ne etkileyici bir hayal gücü böyle’. O düşlediği memlekette ,Navi ırkının nasıl bir izole hayatın çemberinde yaşadığını anlatacaktım ,övgü dolu cümlelerle.
Sonra 82. Oscar Töreni’ni eleştirecektim, en sivri dilimle. Saydıracaktım 530 kişilik akademiye,bu ne kadar yanlı bir oylama diye. Avatar gibi, sinemaya farklı bir kapı açmış filmin yerine, tipik bir Irak Savaşı filmi olan ‘The Hurt Locker’ nasıl seçilir diyecektim, ta ki o karanlık Çarşamba gecesine dek.
Ne mi oldu o gece?Daha 17’sinde olan bir gül soldu.Ne mi oldu o gece?Kendi halinde bir ailenin ,ocağına ateş düştü. Ne mi oldu o gece? Trafik canavarı, dahalık gerçekleşmemiş hayalleri olan, bir kızı söktü aldı Dünya’dan.
Sonra dedim ki kendi kendime;Bizim başımızdaki yönetmenlerde, işte böyle bir memleket düşlemiş. Bir trafik lambası dikmek için gencecik fidanları solduran. Elazığ’da 41 vatandaşımız öldükten sonra, depreme dayanıklı TOKİ evleri yapacağız diye müjde veren.Belediyenin açtığı çukurda ölen 5 yaşındaki Ali’den sonra ,çukuru kapatan. Yani birileri ölmeden, kılını kıpırdatmayanların düşlediği memleket burası.
Bu satırları yazarken, bu memlekette yine umutlar sönecek bir hiç uğruna.Yine hayaller bitecek bir kirişin altında. Yine fidanlar solacak karanlık bir yolda. Yine bağırları yanan analar ağlayacak katıla katıla.
Ben bu köşemden ne kadar sesimi duyurabilirim bilmiyorum ama yine de seslenmek istiyorum yönetmenlerimize. Unutun tüm düşlediklerinizi.Unutun bundan önce bildiklerinizi. Lütfen bir cana daha mal olmadan alsınlar önlemlerini. Bolaman Gölbaşı’na, Mandıra’ya ve Dolunay’a koysunlar trafik ışıklarını. Yaptırsınlar evlerin,apartmanların en kralını. Şili’den, Japonya’dan olmasın hiç bir farkı. Kapatsınlar yarım yamalak bıraktıkları çukurları. ARTIK YETER!AĞLATMASINLAR BAĞRI YANIK ANALARI!: