Görüntülenen Sayı: 2026
2803 | Yayım Tarihi: 12 Mart 2010 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » GAZETEMİZİN 40 YIL -KADİRİZM- ve KABAKDAĞI

GAZETEMİZİN 40 YIL -KADİRİZM- ve KABAKDAĞI


Facebook'ta Paylaş

    Bu Türk sinemasının gelmiş geçmiş en büyük aktörü Kadir İnanır’dır. Yakışıklılığı, duruşu ve rol kabiliyeti ile. Bunların hepsi olur ama karizma olmazsa olay topal kalır. Peki akıl? O da var. sen Dumlupınar Mahallesi’nden çıkacaksın; pisliğin, puştluğun kol gezdiği yeşilçam piyasasında 40 yıl ayakta kalacaksın. Buna akıl lazım, yürek lazım! Bu karizmayı sürdürürken kendine iyi bakacaksın, hışırlamayacaksın, yakışıklı kalacaksın. O da önemli. Onunla sinemaya girenler; mesela Tarık Akan bugün dede rolü oynarken Kadir İnanır hala orta yaş üstü delikanlı rollerinde. Tarık Akan’ın kamburu çıkmış, saçları bembeyaz. Bir de Kadir ağaya bak. Kadir İnanır’la gelenlerin hepsi gitti. Kadir İnanır bu piyasaya KADİRİZM damgasını vurdu.
Eskiden Hollywood’ta Clark Gable diye bir aktör vardı. Düz bıyıklı keskin bakışlı bir adamdı. Filmlerinde kameralar devamlı onun keskin bakışlarını zoomlardı. Onun o bakışlarına “Klark çekme” derlerdi. Mesela o yıllarda bir kız bir adama meylettiği zaman savunması: Ayol ne yapayım? Adam klark çekti deyince artık o kıza kimse suç bulamazdı.
Zavallı Amerikalılar bakış görmemişler. Kadir İnanır’ın en son reklam filmini seyretseler ne dediğimi anlarlar. Filmde yaban denilen adam benzinlikte bağırıp çağırırken oraya bir jeep geliyor. Sol cam hafifçe aralanıyor. Kadir İnanır’ın bir bakışı var ve arabadan aşağı inince bir duruşu var, işte anlatmak istediğim bu!!!
Şimdi bunları neden yazdığımı anlatayım. Eğer bir insanda böyle özellikler varsa, bunun bir de altyapısının olması lazımdır. Bu alt yapının kazanımında Kabakdağı’nın da büyük rolü vardır. Diyeceksiniz ki Kabakdağı ile Kadir İnanır ne alaka? Öyle demeyin izah edeyim. Kadir İnanır’ın ablası Elmas hanım, yıllar önce Kabakdağı’na gelin gelmiştir. Makaroğlu Hüsnü amcanın oğlu Cemal Abi ile evlidir. İnanır ailesi Kabakdağlıların delikanlılığını görünce bu sefer Reşit abiye (Kadir İnanır’ın abisi) Kabakdağı’nda Hasan Varan’ın kızı Bilge ablayı gelin almışlardır. Yani Kadir beyin eniştesi ve yengesi Kabakdağlıdır. Gençliğinde Kabakdağı’na çok gelip gitmiştir ve Kabakdağı’nın havasını (Abu heva) çekmiştir, solumuştur ve Kabakdağı’nın Kirkila suyunu (Abuhayat) içmiştir. Ondan dolayı bünye mütekamil hale gelmiştir.
Şimdi Kadir İnanır kirkila suyu Kabakdağı havası falan derken yine şaşıracaksınız ama izah edeyim. Yıllar önce köylerde, futbol topunun bilinmediği zamanlar veya tesadüfen bulunursa alınıp muhtar tarafından karakola bomba diye bırakıldığında Kabakdağı köyünde futbol turnuvaları yapılırdı. (Hani şimdilerde köyde festivaller yapılıyor ya öncüyüz)
O yıllarda İstanbul’da Ankara’da üniversitede Samsun’da Ordu’da Trabzon’da lisede okuyan gençler Kabakdağı’na yazın tatile gelirlerdi. Öğrenci dediysem Osman Hanigaz Tıp, Kemal Özmaden mühendislik, Bilal Dindar Fransa’da Sorbanda, Bahri Beşik Kara Harp Okulu pilot Aydın Uslu Fahrettin Uslu Hava harp okulu öyle. Şimdiki gibi tırişka okul değil. Fehmi Gündüz Almanya’da mühendis, Hicabi Erbaş Mühendis eğitimi alıyordu.
MAÇLAR
O zamanlar iddialı maçlar yapılırdı. Yol altı ve yol üstü grupları vardı. Köyün ortasından geçen yolun (Çamaş tarafı) güneyi yol üstü deniz tarafı yol altı denirdi. Evler ne taraftaysa takım öyle hazırdı. Şimdiki Fenerbahçe-Galatasaray maçı gibi iddialı maçlar olurdu.
Maç günleri Cuma günü Cuma namazı sonrasıydı. Hava bozuksa. Seyirci azsa (yani Cuma cemaati) caminin önündeki küçük sahada (İnönü Stadı gibi) maç yapılır. Hava güzelse cemaat kalabalıksa hep beraber büyükler önde gençler arkada aşağıdaki Kirkila stadına gidilir. (bugünkü olimpiyat stadı gibi) Yaşlılar kenardaki ormanın gölgesine otururlar, gençler sahaya çıkarlardı.
İşte o günlerde Kadir İnanır orada olurdu. Yazın yengesine veya ablasına misafirliğe gelirdi. Takımlardan birinde misafir oyuncu olarak oynardı. Hatta takımdaki yeri kalecilikti ve ben Osman abinin (Hanigaz) ona penaltıdan gol attığını bugünkü gibi hatırlarım. Top oynarken Kabakdağın havasını soluyan maçtan sonra kirkilanın suyunu içen hararetini söndüren genç Kadir İnanır yıllar sonra dünya çapında bir aktör olduysa o suyun o havanın büyük önemi vardır. Yerli ve uluslararası karizmadır. Geçenlerde kendisi Almanya’ya gitti. Orada Frankfurt Konsolosluğu’nda misafir kaldı. Neden? Çünkü Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı Kabakdağlıdır da ondan.!!! Kan çekiyor deseler de aslında Kabakdağı’nda içtiği su çekiyor.
Şimdi bu kirkilanın suyundan içenlerin her konuda başarısı vardı. Okumuş olmak şart değil. Mesela Bahattin Eroğlu şofördü, ne oldu? Eğer o olmasaydı eski kuşak Fatsalılar Ordu’nun yolunu bulamazdı. Eskiden Ordu’ya gidiş gelişler Bahattin abinin gidiş geliş saatine göre ayarlanırdı. Ordu-Fatsa arasındaki nişanlılar – sevgililer Bahattin abinin yolunu gözlerdi. Bu, yerel karizmadır.
Mesela Fikri Sönmez de o sahada top oynamıştır. O sudan içmiştir. Yalnız o su Fikri abinin yolunun üzerinde olduğu için biraz fazla içmiştir. Onun özelliği neydi peki? SOLCULUK. Peki nasıl solcudur? Dünya Çapında. Onu Avrupa ve dünyanın Pek çok yerindeki solcular tanır. Buna uluslararası karizma derler.
Mesela bu maçlarda enteresan enstanteneler olurdu. Enteresan sakatlıklar olurdu. Eskiden top oynamak için krampon, dizlik vs. olmadığı için bildiğimiz lastik ayakkabı ile oynanırdı veya yalınayak. “Eskiden genellikle lastik ayakkabı giyilirdi. Bir karalastik vardı onu Kabakdağlılar giymezdi. Onlarda cizlovet lastik vardı onu giyerlerdi. Veya kilot pantol üzerine aceski giyerlerdi” neyse!! Bir Cuma günü caminin önündeki küçük statta sıkı bir maç var. sahanın bir yanı taşduvar. Bugünkü halı sahalar gibi. Yol üstü spordan Yüksel Eroğlu ile Yol altı spordan A. Sabri Beşik tam duvar dibinde karşı karşıya. Ahmet Sabri abi topa çıplak ayağıyla bir vuruyor, top adam boyu havalanıyor. Yüksel abi havada topa bir kafa atıyor. Top da Yüksel a.bi de küt diye yere düşüyor. Meğer A. Sabri abi top diye yerdeki taşı çıplak havayla tekmeyle havalandırmış.
Prof. İSMETR00;DİNDAR
Daha önce de Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinden bahsetmiştim. Onun marifetname adlı kitabında uzun boyluların çok akıllı ve lider kabiliyetli olamayacaklarını yazar. Kısa boylular toplulukları peşinden sürüklermiş. Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, Türkiye’de Atatürk. Kısa boylu insanlar cin gibi olurmuş. (Benzetme yanlış anlaşılmasın, beğenirsin beğenmezsin dünya tarihine geçmeleri bakımından.)
Allah dünyada kitleleri peşinden sürükleyen iki uzun lider yaratmış. (Uzun dediysem iki metreden uzun) Biri Fransızların kurtarıcısı general De Gol, biri Yugoslavların kurtarıcısı Maraşal Tito bir de sonradan eklenen kalp hastalarının kurtarıcısı Prof. Dr. İsmet Dindar’ı Kabakdağı’nda yaratmıştır. Kirkilanın suyundan mıdır bilinmez.
Yalnız İsmet beyin dengesi bozulmasın diye yaradan onun ayaklarına altışar tane parmak koymuş. Neden? Kafada akıl fazla, boy normalin üzerinde uzun olduğu için denge bozulmasın diye!! Onun gençliğinde klimalı geniş taban CONVERSE ayakkabılar yoktu. Kirkilada çıplak ayakla top oynardı. Yaradanın işine karışmayız ama İsmet beyin çocukluğundaki namı altıparmak İsmet’tir.

Diyeceksiniz ki sen Kirkila’nın suyundan içtin mi? Belli olmuyor mu? 50 yaşından sonra köşe yazarı olacaksın. Bu kadar doğruyu, bu kadar abartı veya palavrayı kafanda tutacaksın az iş mi? Kadir İnanır’ın en yakınına onun hakkında yazı yaz de, benim kadar bilinmeyeni yazamaz. İsmet beyin oğluna babanı anlat desem eskiden altı parmak olduğunu bilemez.
40. YIL
Yahu düşünüyorum da Gürcünün palavracısı ben. Gürcünün kibarı Fahrettin abi. Gürcünün romantiği Ceyhan abla. Gürcünün okumuşu Hilal Hanım. Hatta ½ Gürcü Osman Güvenalp (Radyasyon Osman) bir araya geldik Güneş Gazetesinin tirajını arttıramadık. Acaba diyorum gazetenin önünde bir bidona KABAKDAĞIN Kirkila suyundan doldurup gelene geçene içirsek mi? Acaba tirajı arttırabilir miyiz? Diyorum!!!
Dip Not: Cemalettin Gürel selamlar.
KİRKİLAR00;SUYU: Topraktan naturel gelen bir ağaç oluktan ince ince akan bir suyun adıdır.

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.