YAPAY FELAKET
YAPAY FELAKET
1980’de Alman başbakanı Helmuth Schmith ülkemize gelmiş ve bir konuşmasında Türk ekonomisini domuz ahırına benzetmiş… Ya şimdi gelseydi neye benzetirdi bilmiyorum ama ortalığın artık virüs kaynadığı gayet açık…
Ekonomisi batmış bir ülkede korku pazarları yaratılarak o pazarlarda da kendi virüslerini çoğaltarak yine kendi istihdamlarını oluşturanlar demek ki en sonunda domuz ahırına benzetilen ekonomiyi pandemik virüse çevirmişler.
Öyle anlaşılıyor ki; ülkemizde sistem böyle işliyor. Yap-işlet-devret… Yani ye kürküm ye, sonrası Allah’a emanet…
Alman başbakanı yine de iyi söylemiş… Virüslerin cirit attığı bir ülkede neyin yanlış, neyin doğru olduğuna gel de karar ver. Doğruların saklandığı bir ülkede inandırıcılığını kaybetmiş bir siyasetle de ancak ve ancak sürekli virüs üretirsiniz.
Ekonomiyi korkunun tepesine oturtanlara sormak lazım: Bu ülkede her gün kalp krizi ve kanserden binlerce kişi ölüyorken on kişinin şüpheli ölümüyle neden yaygara kopartıyorsunuz diye sormayalım mı?
Ne yani? Bir yanda aşı, bir yanda GDO’lu gıdalar sanki kuşatıldık.
Hatırlarsanız domuz gribi vakasından önce GDO’larla ilgili bazı yorumlarda bulunmuştum.
Biliyordum ki; bu hükümet GDO’lu gıdaların bu ülkeye girişine zaten ses çıkarmıyordu. Olayı sürekli gündemde tutarak işi temelinden halletmek istiyordu. Ancak halkın tepkisini de düşünen sayın hükümetin yeni bir korku oluşturması gerekiyordu. İşte o korku domuz gribi korkusuydu. Halk kendi telaşına düşsün ki; GDO’larla ilgili yasalar tıkır tıkır hallediliversin.
Öyle ya… Domuz gribi vakası milyon TL’lik bir meseledir. GDO’lu gıda pazarıysa milyar dolarlık ebedi bir pazardır. Bu pazarı ülkemizde yasal hale getirdiğinizde ortalıkta ne virüs kalır, ne de kene… Çünkü tüm hastalıkların merkezi AB, ABD ve DTÖ’dür. Hayvan sağlığı, çevre ve insan sağlığı gibi gerekçelerle ülkelerine tarım ürünü girişini kısıtlamak için bu tür vakalar onlar için her zaman kar kapısı olmuştur.
Şimdi asıl mesele, ülkesini ithalat cehennemine çeviren sayın hükümetin bu yabancı hayranlığına ne demeli? Sır yabancılarla iş birliği yapacağım diye genleriyle oynanmış gıdaları kendi halkına yedirmeye çalışıyor.
Bu ülkede artık GDO’lu gıdalarla beslenmek zorunda bırakılacağımız gün gibi ortadaysa domuz gribi aşısı olmanın da pek de gereği yoktur. Bunu da üstüne basa basa yazıyorum.
Her gün binlerce kişinin türlü hastalıklarla öldüğü bir Türkiye’de on kişi gripten öldü diye insanları panikletenlere niye inanalım ki? Değil insan yaşamına çevreye bile saygısı olmayan bu anlayışın ülkeyi ne hale getirdiği görülmüyor mu?