TERLİKSİ HAYVAN
Ayakkabı işi bir anlamda kültür işidir. Rugan, makosen bize çok sonraları batıdan geçer. En yaygını köseledir. Bir de düzenli aralıklarla her on bilemediniz yirmi yılda bir ilkbahar-yaz koleksiyonu tadında postallar göze çarpar. Velhasıl Osmanlı en çok çarığı bilir. Hatta Turgut Özakman‘ın anlatımıyla İstiklal Savaşı sırasında cephede Türk askerleri düşmanla cebelleşirken karşıda yunan askeri bir ileri bir geri ataklar yapmaktadır. Sabaha karşı dualar edilir, derken yanlarındaki hafif kaçık bir gariban, cephedeki Türk askerine kendince moral vermekte onları tatlı uykularından uzak kılıp çenesiyle dim dik ayakta tutmaktadır. Yalnız onlardan muhtemel çarpışma sonrasına dair bir şey ister. Kahpe Yunan ı yenip de onları ölü ya da diri ele geçirdiklerinde içlerinden birinin çarığını ona getireceklerdir. Dile kolay kendi ayakları çıplaktır ve fena halde acilen bir çarığa ihtiyacı vardır. O sırada güler Türk askerlerinden biri ve onun anlayamayacağını bile bile ona “elin gavurunda çarık ne arasın?” deyiverir. İşte bizde ayakkabı kültürü hepi topu bu küçük hikayeyle sınırlıdır.