FATSA'DAKİ CARREFOUR DA NE Kİ!
FATSA’DAKİ CARREFOUR DA NE Kİ!
Carrefour korkusu bazılarını tedirgin etmiş… Çığıran çığırana…
Daha bu ne ki… Acılar yeni başlıyor. Sırada daha neler var neler… Hepsi de tahsisli yerlerinin sırasını bekliyorlar.
Migros var, Mc Donalts var, Cargill var, limanlar, ormanlar, yaylalar, ırmaklar, dereler, göller ve jeotermal su kaynaklarımız var.
Var da var…
Fatsa’daki Carrefour da ne ki…
Millet olarak paçamızı kaptırmışız bir kere… Siz daha geriden gelecek acılara bakın…
Hem Carrefour’dan şikâyet etme haklarımız var mı, yok mu? Ona da bakmak lazım…
Öyle ya… Sayın hükümete bu yetkileri biz vermedik mi?
Doğrudan yabancı yatırımcılar yasasını, üretici birlikler yasasını, maden yasasını, endüstri bölgeleri yasasını ve kamu yönetimi reformu yasasını alkışlayarak sayın hükümeti göklere çıkarmadık mı?
Öyleyse alkışlayarak şişen ellerimizin acılarına da neden katlanamıyoruz?
Ben “Katlanacağız” diyorsam katlanıyorum da, o globalci liberal muhafazakârların katlanamadıklarını görünce de şaşırıyorum.
Hem ne şaşırmak! Tüm şikâyetlerini MHP ve CHP teşkilatlarına yaptıklarını görünce de daha çok şaşırıyorum.
Benim bildiğim asıl şikâyet mercii, hükümetin kendisidir. Belediye de hükümetin belediyesiyse ikinci şikâyet mercii de belediyedir.
Kadıyı kadıya şikâyet etmek olur mu demeyin… Olur olur… Hem de bal gibi olur.
(Teşbihte hata olmaz) O kadıyı başa kim getirdiyse o kişilerin şikâyet mercii de yine orası olmalıdır. CHP’yle MHP de ne ki…
Ama ne mümkün… Utanıp da tepkilerini hükümetin belediyesine gösteremeyen bazı liberal, muhafazakâr oda başkanları da var ki; ona da şaşırmamak elde değil…
Fatsalıları Carrefour’a karşı duyarlılığa davet ediyorlar. Neymiş de ekmeğimize sahip çıkacakmışız… Şimdi gel de yine şaşırma…
Ne kadar da memleketçi, ne kadar da kahramanca bir dik duruş sergiliyorlar dememizi mi bekliyorlar?
Kamu yönetimi reformu yasasını alkışlayan bu oda başkanları nasıl bir örgütlenmeyle dik duruştan söz edebiliyorlar? Doğrusu hem merak ediyorum, hem de şaşırıyorum.
Hem Carrefour da ne ki… Sorun, ülkenin sorunu… Sorun, yerli işbirlikçi üç-beş holdingin ülkeyi emme sorunudur. Sorun, bu ülkede bolluk içerisinde yoksul yaşama sorunudur.
Fatsa’daki Carrefour da ne ki…
Yağ var, un var, şeker var ama gel gör ki; helva yapma hakları bu yabancılara nasıl devredilmiş; ona bakmak lazım…
Öyle Donkişot gibi rüzgârı bile satılmış, boş yel değirmenlerine saldırmanın âlemi yok… Konuşacaksak, tartışacaksak, dik duracaksak öncelik saydığım bu sorunlardır.
Haa… Çok zor geliyorsa da bu saatten sonra bel kırması, oyun havası…
Zıplamaya devam…