ALİÇE HARİKALAR DİYARI
Osmanlının artık son günleridir. Osmanlı devleti de her faninin bilindik kaderine yenik düşmüş, edebiyattaki haliyle giriş ,gelişme bölümlerinin ardından sonuç ya da tarihteki modeliyle kuruluş,yükselme ve son olarak dağılma ve çöküş evresine girmektedir son hızla. Tarih sayfaları birbiri ardına gelen çok uluslu savaşlar ile alabildiğine çabuk dönmektedir ne yazık ki. Hasta Adam için sadece birer sene ara ile önce Trablusgarp, ardından iki büyük Balkan savaşı, sonrasında da 1.Dünya Savaşı gelip çatmıştır. Doğal olarak da askerlik vatani hizmet olmaktan çıkmış çoktan zorunlu ve devamlı meslek olmuştur Osmanlı erkekleri için.
Gelin görün ki orası Muştur, yolu da yokuş mu yokuştur, giden gelmiyor acep ne iştir kabilinden biteviye süren savaşlar eli silah tutan yetişkin erkek nüfusun köküne kıran getirir. Hal böyleyken ne yapsın Harbiye Nazırlığı? Onlar da çıkarır acil durum kanunlarını birbiri ardına. Reşitler bitince başlarlar 17' likleri almaya askere. Onlar biter derken sıra gelir 16' lıklara. Onlar da Allah' a olan can borçlarını ödeyip savınca sıralarını bu sefer sıra gelir 15' liklere.
Sıra tam olarak Tokatlı 15' liklerdedir artık. İşte orada yakılır o meşhur türkü. İşin kötü yanı o gün giden o 15' lik kınalı kuzuların hiç biri geri dönmeyecektir. Onlar yola çıkarken "hey on beşli on beşli Tokat yolları taşlı, on beşliler gidiyor kızların gözü yaşlı" türküsü ortaya çıkar. İşin ilginç yanı bu kadar acı içeren bu türkü bugün düğünlerde şakır şakır oynanılan aynı on beşlileri anlatan türküdür.
Keza John Nash' ten iyi olmasın bin bir türlü akıl oyunları ile ünlü Talat Paşa' nın en yakın kankası olan Enver Paşa' nın megolo ideaları ve yoğun Alman hayranlığı sonucu Sarıkamış' ta tek kurşun atamadan soğuktan Rusya yollarında donarak ölen şehitlerimizi yakın zamanda şarkıcı Nez' i çağırıp göbek attırmak suretiyle sözde ananların olduğu bir ülkede Tokat' ın on beşlikleri yine ucuz atlatmışlardır belki de bir bakıma.
Bu seferki durağımız olan Polis Balosu' nda da tanıdık melodiler gelmektedir kulağa. Fonda çalan şarkının adı Hasta Siempre' dir. Sözleri ise ispanyolca veya en kötü ihtimalle Portekizce olmadı garanti latince olup Türkçe meaningiyle sol düşüncenin miti Che Guevera' nın hayatı,devrimleri, cesareti ve kahramanca ölümü üzerine yazılmıştır kendileri. Acaba oradaki polis memurları şarkının içindeki her halinden "kumandan" olduğunu bas bas bağıran "Kommandante" sözcüğünü acaba ne sanmaktadırlar? Gözünü sevdiğimizin yalan dünyası bu derece mi global olmuştur? Yoksa "dünya delikanlı olsa zaten yuvarlak olmazdı" sözü hakikaten dünyanın şeklinin yuvarlak olduğu konusundaki ısrarı ile tarihe geçen ünlü bilim adamı Galile' ye mi aittir? O vakit Polat Alemdar' ın da dediği gibi "ayakkabının kalleşi de bizzat arkadan vurandır."
Bölücü bir örgütün açıkça siyasi kanadını ve sözde Kürt halkının haklarını temsil eden siyasi partinin başkanının soyadının bizzat Türk olması bir çeşit şaka mıdır? İmam Hatipleri açtırıp Halkevlerini kapatan, ardından önce Cumhuriyet mitingleri düzenleyip sonrasında çarşaf açılımına giden bizim bildiğimiz aynı Mustafa Kemal Atatürk' ün partisi midir? Tüm dünyada işçi bayramı diye bilinen 1 Mayıs' ı kısmen muhafazakar siyasi bir partinin resmi bayram yapması normal akış içerisinde mi kabul edilmelidir? Eski takvime göre aslen nisan ayına denk gelen 31 Mart Vakası' nın diğer bir deyişle bir nevi şeriatın resmi hareketinin yıldönümünde bu sefer laik avı ile artık işe yaramayan yasal olmayan derin devlet deşifresi karışımı yeni Ergenekon dalgasının cereyan etmesi hakikaten sadece kötü bir tesadüf müdür?
Tüm bunların yaşandığı bir ülkede halkın "çok derdim var çok" sözleriyle göbek atıp şakır şakır oynamasını çok görmemek mi gerekmektedir? O vakit Harikalar Diyarı gerçek midir? Zaten Alice de bu hisseli harikalar kumpanyasında derin devlet kraliçe ile golf oynamakta, koca kulaklı saat takıntılı, kafasında huni olan irice tavşan da elinde direksiyon simidi ile ortalarda koşuşturmakta hayatı dokuz sekizlik göbek havası tadında yaşamaktadır.