Necati Hoca Veda Turlarında
2008 yılından bu zamana kadar ilçemizde görevini yürüten Ergül, yurt dışı görevi için Fransa’nın strasbourg kentine gidiyor.Fatsa Orta Büyük Cami İmam Hatibi Necati Ergül ilçemizde yapmış olduğu gençlik projeleri ile adından söz ettirirken bizde sosyal medya hesabından yapmış olduğu paylaşımı sizinle paylaşmak istedik. Kendisine görevinde başarılar diliyoruz”.
“Orta büyük camiye yeni atandığımda Cami ve çevresini tanımak için zaman zaman cami bahçesinde tur attığım bir gün, cami bahçesinde top oynayan çocukları gördüm. Aslında onlarla hem tanışmak hem de muhabbet etmek için biraz yanlarına doğru yaklaşınca içlerinde bir tanesi beni görür görmez kaçmaya başladı. Diğer çocuklarda onla beraber bir kuş misali uçup gittiler. Ve topluca cami bahçesini terk ettiler.. Artık simaen yavaş yavaş onları tanımaya başlamıştım. Bir gün beni görünce kaçan çocuğa Çarşıda geçerken raslayınca yanıma çağırdım. Biraz çekinerekte olsa yanında olan ailesininde gücünü alarak çağrıma kulak verdi. cami bahçesinde top oynarken neden benden kaçtıklarını sordum. Oda cami bahçesinde top oynamanın yasak olduğunu benimde kendilerine kızacağımı tahmin edip kaçma yolunu seçtiklerini söyledi..düşünün bir çocuk çocukluğunu yaşayacak ve en çok sevdiği bir oyunu oynarken korkusu daha ağır basacak ve sizden kaçacak...Artık birşeyleri değiştirme zamanı geldide çoktan geçti bile.. Bu yaşadığım sevimsiz hikaye attık caminin bahçesini çocuklara özgürce oynamaya varacak kadar serbest etmeme vesile oldu... Çünkü çocukken zihinlerde ne kaldı ise hangi yaşta olursanız olun insan hep onu sayıklar durur. Ben deniz neredeyse 25 yıldır teravih namazı kıldırıyorum. Ama bana sorsalar hangi teravih namazını hatırlıyorum diye :ben 7-8 yaşlarında iken bazen babamla bazen gizlice peşlerinden giderek köyümüzde Evlerde sırayla kılınan teravih namazlarını hatırlıyorum. Karanlık geceleri âdeta gökte ışık saçan yıldızlar gibi aydınlatan ateş böceklerini onlarla beraber oynaya oynaya gittiğim teravihleri hatırlıyorum. Yine yıllardır cuma namazı kıldırıyorum ama bana sorsalar hangi cumaları hatırlıyorsun diye 12 yaşımda orta ikinci sınıfta müdürümüzün gayretleriyle gittiğimiz cumaları hatırlıyorum. İşte o yüzden cami ve çocuk, cami ve gençlik çok önemli. Dostlar çocuk ilk dünyaya geldiğinde daha doğar doğmaz kulağına ezan ve kamet okunur. Cami ile hoca ile bağı neredeyse annesiyle beraber başlar. Teravih demişken hepimiz teravih namazlarında getirdiğimiz coşkuyla söyleyip büyüklerin sesini bastıran salatü selamlarla büyümedik mi. Yine çocuk dünyaya gelir gelmez topuklarından kan alınır. Sonra anne ve babanın eline bir liste verilir belirli periyotlarda aşı listesi. Anne ve babanın içi gitse de o aşı zamanı gelince daha mini minnacık yavruyu aşıya götürürler. O yavru artık aşı vakti geldiğinde o acıyı neredeyse hisseder hale gelir. kendisine iğne yapacak kimseyi görür görmez ağlamaya başlar.. Sonuçta ne kadar ağlasa da onu mikroplardan ve bulaşıcı hastalıklardan koruyacak olan o aşı mecburen uygulanır.. yavrularımız bize Allah’ın bir emanetidir. Onları en güzel bir şekilde yetiştirmek üzerimize büyük bir vebaldir. Onları vatana ve millete dine ve diyanete faydalı bir birey olarak yetiştirmeliyiz. Onların bulaşıcı hastalıklara karşı aşısını yaptırırken dini aşısınıda yaptırmalıyız. Bu aşının en önemli zamanı peygamberimizin 7 yaşına geldiklerinde çocuklarınıza namaz kılmayı öğretiniz emridir. Çünkü namaz insanı her türlü kötülüklerden alıkoyar. İnsana gelecek çocuklarımızı yanlış istikamete götürecek etkenlerden de muhafaza eder. Biz de orta büyük cami olarak çocuklarımızı camiyle nasıl buluşturabiliriz onlarla cami arasında daha sıcak iletişimi nasıl sağlayabiliriz diye bir takım fikirler üzerinde büyüklerimizle ve görevli arkadaşlarımızla istişareler sonucu bir yola çıktık. Secdede ve sofrada buluşalım çocuğunu al camiye gel torununu al camiye gel başlığı altında oluşan bu projemiz binlerce yavrumuzun cami ile cemaatle tanışmasına vesile oldu.. Başlangıçta her şeyin zor olduğu gibi ilk çağrımıza 3 tane çocukla cevap bulduk. Yılmadan çağrımızı yeniledik Ve dedik ki siz hiç çocuğunuzla camiye sabah namazına gittiniz mi.Siz hiç torununuzla camiye sabah namazına gittiniz mi. Babanız sizi hiç camiye sabah namazına götürdü mü. Dedeniz sizi hiç sabah namazına camiye götürdü mü. Secde kokusunu beraber tattınız mı. Bizim bu çağrımıza Fatsa’mız öyle güzel bir cevap verdi ki bir çığır açtı babalar ve dedeler. Çünkü onlar biliyorlar Rabbimizin müjdesini; kim güzel bir çığır açarsa açtığı çığırın sevabını aldığı gibi onun açtığı çığırdan gelenlerinde sevabından nasip elde eder ; bu müjdeyi duyan Fatsalılar cumartesi sabah namazına çocuklarıyla beraber yağmur çamur demeden kar kış demeden Akın ettiler. Her cumartesi sabahını iple çektiler.. Onların o coşkusunu gören ama böyle bir projeden haberi olmayan insanlarımız gözlerini ovuşturup acaba bu sabah bayram mı yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum diyecek kadar her cumartesi bayram tadında bir sabahı bizlere yaşattılar yaşatmaya da devam ediyorlar.. Burada öyle gönül erleri oldu ki sabahın seherinde hizmet etmek için âdeta camiye koşan kardeşlerimiz gönülleri fethettiler. Ve şimdi tekrar soruyorum siz hiç çocuğunuzla camiye sabah namazına gittiniz mi. Siz hiç torununuzla camiye sabah namazına gittiniz mi. O zaman secdede ve sofrada buluşalım çocuğunu al camiye gel torununu al camiye gel”