Eğitimde Performans Değerlendirmeye Hayır!
Fatsa temsilcisi İbrahim Aydemir yaptığı basın açıklaması ise şöyle;Kamuda performans değerlendirmesine dayalı, esnek ve güvencesiz bir istihdam sistemi oluşturmak, iktidarın uzun süredir gündemini oluşturuyor. 9 Haziran 2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi 2017-2023” bu hazırlıkların ürünüdür.Öğretmen yeterliliklerinde bilimsel, objektif ve evrensel standartlar yerine, öğretmenleri her açıdan baskı altına alacak olan ‘Performans değerlendirme’ uygulamalarının benimsenmesindeki ısrar, MEB’in asıl amacının ne olduğunu açıkça göstermektedir.Güvencesiz olarak istihdam edilen sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmelerinin yenilenmesinde, eğitim yöneticileri atamalarında, ek hizmet puanı verilmesinde, yurt dışı görevlerde, başarı belgesi alımında ve öğretmenlikte kariyer basamaklarında, görevde yükselmede performans değerlendirme sistemi kullanılacak.Eğitim sisteminde yaşanan çok yönlü sorunlar, eğitim sisteminin niteliğinin sorgulanır hale gelmesine neden olmuş; eğitimin niteliğinde yaşanan bozulmanın sorumlusu olarak öğretmenler sürekli olarak hedef gösterilmiştir.Öğretmen yetiştirme ve atama sistemini ‘Performans’, ‘Rekabet’, ‘Verimlilik’, ‘Kariyer’, ‘Kalite’ vb gibi piyasacı kavramlar üzerinden oluşturmak isteyen MEB piyasada faaliyet yürüten bir ticari işletme gibi hareket etmektedir.Öğretmenlerin gelişimi ve mesleki yeterliliklerinin sağlanmasının temel koşulu, onların yaptıkları işi anlamlı bulmalarına, mesleki özerkliğe sahip olmalarına, okul ikliminin sağlıklı, özgür ve demokratik olmasına bağlıdır. Bu temel özelliklerin olmadığı bir ortamda, eğitime ilişkin her soruna eğitim biliminin değil, iktidarın siyasal ideolojik ihtiyaçları doğrultusunda yaklaşan bir anlayışla öğretmenlerin ve eğitimin niteliğinin artmasını beklemek mümkün değildir.MEB tarafından hayata geçirilmeye çalışılan performans değerlendirme sisteminin ve dört yılda bir yapılması planlanan sınavın dayandırıldığı herhangi bir yasal dayanak söz konusu değildir. Öne sürülen tek dayanak ‘Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi’dir.MEB’in mevcut haliyle uygulamayı düşündüğü, öğretmen, öğrenci ve velilerin hepsinin değerlendirme sürecine dâhil edildiği şekliyle bir performans değerlendirme uygulaması dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmamaktadır.MEB’in performans değerlendirme sisteminde öğretmenlerin ‘yüksek performans’ üzerinden bireysel değerlendirmeye tabi tutulması, okullarda herkesin birbirinin ‘rakibi’ olduğunu düşüncesinin gelişmesine ve iş barışının bozulmasına neden olacaktır. Bu uygulamanın okullarda görev yapan eğitim emekçileri ile diğer öğretmenlerin, okul yöneticilerinin, ilçe milli eğitim müdürlüğü, il milli eğitim müdürlüğü vb ile ilişkilerde mutlak bağımlılık ilişkilerini (yaranma, tabi olma, hoş görünme vb) daha da geliştirmesi kaçınılmazdır.Amaçlanan kamusal bir hizmet olarak eğitimi üreten, kamu emekçisi kimliğine sahip öğretmen yerine, iktidarın hedeflerine ulaşmasında araç haline getirilen eğitimin, edilgen unsurlarından biri olma rolünü sıkışan ve bunu kabullenen öğretmenler üzerinden ‘makbul ve biat eden öğretmen’ kimliğinin yaygınlaştırılmasıdır.Eğitimde performans değerlendirme uygulamasının pek çok yönden öğretmenleri öğrenciler ve velilerle karşı karşıya getirmesi gündeme gelecektir. Öğrencileri ve velileri birer ‘müşteri’ olarak gören piyasacı mantığı eğitim sürecinin her aşamasında gündeme gelmesi, okullarda yaşanan kutuplaşma ve ayrışmaları daha da derinleştirecektir.Siyasi iktidarların bir bütün olarak sorumluluklarını göz ardı etmesi; eğitimdeki nitelik sorunlarını öğretmenler üzerinden tanımlaması; adeta faturayı onlara çıkarması da öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırarak özenilecek bir meslek olmaktan uzaklaştıracaktır. Öğretmenlik mesleğini özenilen itibarlı bir meslek haline getirmek; nitelikli öğrencileri eğitim fakültelerini tercih etmeye yönlendirmek için mezun öğretmen adaylarının kadrolu atanmasına; çalışma koşullarının iyileştirilmesine; iş güvencesi kaygılarının giderilmesine ve ihtiyaca uygun mesleki gelişim desteği sağlanmasına bağlıdır.Asıl hedef, öğretmenlerin performansını ölçmek bahanesiyle, eğitimde ücretli, sözleşmeli ve güvencesiz istihdamı yaygınlaştırmak, sınırlı iş güvencesini ortadan kaldırmaktır.Eğitimde başarının arttırılması için uygulandığı iddia edilen performans değerlendirme uygulamasının, eğitim sistemine en küçük bir katkı sunması mümkün değildir.Öğretmenlik mesleği, eğitim süreçleri, atanma sorunları, çalışma koşulları, iş güvencesi açısından yaşanan kaygılar, yetersiz maaşlar nedeniyle giderek değersizleştirilmiştir. Öğretmenlik mesleğini daha da itibarsızlaştırması kaçınılmaz olan eğitimde performans değerlendirme uygulamasına karşı ayrım gözetmeksizin bütün eğitim emekçileri ve örgütlü oldukları sendikalar ortak mücadele etmelidir” dedi.