Fatsa ADD 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutluyoruz”
ADD Fatsa şubesi 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla bir açıklama yaptı.ADD Fatsa şubesi 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla bir açıklama yaptı.
ADD Fatsa İlçe Başkanı Nur Hilal Gündüz yaptığı açıklamada, “Günü aynı adla 1910 yılından beri anılmaya başlanmıştır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bizce tüm dünya kadınlarının genel sorunlarının dile getirildiği ve çözüm önerilerinin sunulduğu bir gün olması bakımından önemlidir. Birleşmiş Milletler 10 Aralık 1948 günü yayınladığı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile yaşanan kadın sorunlarının erkeklerden farklı görülmemesi ve tüm hakların temel insan hakları olarak görülmesi gerektiğini ve bu anlayışla sorunların çözülmesinin daha insani olacağını dünya devletlerine tavsiye etmiştir. Böylece kadınlara ırk, renk, cins, dil, din, köken ayrımı yapılmaması, yasa önünde eşitlik sağlanması, kimsenin özel ve aile hayatına karışılmaması, eşit işe eşit ücret ve eşit oy hakkı gibi birçok konuda haklar sağlanmasının önü açılmıştır.
8 Mart; Dünya Kadınlarının taleplerini birlikte daha gür haykırdıkları, kendilerini toplumda eşit bir birey olarak yok sayan çağdışı zihniyetlere karşı çıktığı, kadını sömüren, aşağılayan, yok eden sistem ve zihniyetlere karşı omuz omuza mücadele verdiği gündür.
Kadına yönelik ayrımcılığı, dünyada sömürünün, şiddetin, eşitsizliğin, yoksulluğun artmasına neden olan sistemden ayrı düşünmek mümkün değildir. Bu nedenle temel olarak bu sistemin değişmesi sağlanmadan kadın sorunlarına çözüm bulmak mümkün olmayacaktır. Cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılmasıyla özgür, eşit bir birey ve toplum oluşumu sağlanabilir.
Türkiye’de ise Atatürk döneminde 1926 yılında kabul edilen Medeni Yasa ile kadınlar evlilikte ve miras paylaşımında tam bir eşitliğe kavuşmuşlardır. Ayrıca kadınlarımız 1930 yılında belediyelere ve 1934 yılında da TBMM’ne üye seçme ve seçilme hakkına sahip olmuşlar ve böylelikle Atatürk devrimleriyle Türkiyeli kadınlar siyasal ve demokratik hayattaki yerlerini almışlardır.
Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesine çağdaş ulusçuluk anlayışının bir parçası olarak bakmak gerekir. Mustafa Kemal ATATÜRK kadınların toplumun değişimindeki yeri ve önemini şu sözlerle anlatmaktadır : Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!
Bugün ülkemizde kadın haklarını daha ileriye götürmek gerekirken, kadını ikinci hatta üçüncü sınıf insan gören zihniyetin bir göstergesi olarak, kadın ve erkek eşit olamaz, kadın sokakta olamaz, kadın dayak yediğine şükretmelidir, kadınla erkek birlikte otobüse binemez, aynı sınıfta okuyamaz, aynı asansöre binemez, kadın kahkaha atamaz, kadın çalışamaz gibi söylemler dile getirilmekte, kazanılan hakların geriye götürülmesi özgürlük olarak adlandırılmakta, kadına bir emanetmiş gibi bakılmakta, benzeri başka söylem ve ifadelerle Atatürk’ün kadın hakları ile ilgili gerçekleştirdiği devrimleri yok edilmeye çalışılmaktadır.
Ülkemizde nüfusumuzun yarısını teşkil eden kadınlarımız; yaşamın her alanında varken; karar alma organlarında, istihdamda, eğitimde politikada aynı oranda temsil edilememektedir. Bunun yanında kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar sistematik bir şekilde artmaktadır. Kadına yönelik şiddet ve cinsel istismarın artmasını, görünürlüğün ve farkındalığın artmasıyla açıklanmasını kabul etmiyoruz. Kadına yönelik şiddet ve istismarın artmasında kadına yönelik politikalarda sistemli bir geriye gidişin etkisi büyüktür. Eğitim müfredatı ile toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizlikler pekiştirilmekte, dini referanslar dikkate alınarak kanuni düzenlemeler yapılmakta, kesintisiz zorunlu eğitim süresi kısaltılmakta, kadına yönelik şiddet haberlerinde medyada eril dil kullanılmakta, kadının asıl görevinin annelik ve esas yerinin ev olduğu algısı yaratılarak kadının sosyal yaşamda yer alması kısıtlanmaktadır. Kamusal alanların kadınlar için güvenilir hale getirilmesi sağlanacağı yerde kamu hizmetleri toplumsal cinsiyet ayırımına yol açacak şekilde verilmekte, failin fiili tartışılacağı yerde kadının şiddete uğramasına bulunduğu yer, zaman ve giyiniş biçimleri mazeret olarak kullanılmaktadır.
Kadınlarımızın çözüm bekleyen çok önemli sorunları vardır. Kadınlar daha düşük ücretlerle çalıştırılıyor, erkeklerin gerisinde kalıyor, siyasette, eğitimde, ticarette, taşınmaz mal edinmede çözümsüz sorunlar yaşıyorlar. Kadınlara uygulanan ayrımcılığa son verilmesi, kadınların ikinci sınıf vatandaş olarak görülmesinden vazgeçilmesi, kadınların yoksulluklarının önüne geçilmesi, siyasal, sosyal ve kültürel hayatta daha etkin olmalarına olanak sağlanması, kadınlara sokakta ve ailede uygulanan şiddete ve kadın cinayetlerine son verilmesi, çocuk yaşta evliliklerin son bulması ve kadınlarımızın çağdaş eğitimden en verimli bir şekilde yararlanmalarının sağlanması, ülke siyasetinde daha etkin yer almalarının önünün açılması gerekmektedir.
Oysa kadınlarımız “En az üç çocuk doğurun.” denilerek eve kapatılmaya çalışılmaktadır. Gün geçmiyor ki kadına şiddetle ilgili bir haber duymayalım. Hemen her gün sokak ortasında, evde öldürülen, dövülen kadınlarla ilgili haberler sanki sıradan olaylarmış gibi algılanır oldu. Sadece 2017 yılında, yaklaşık 297 kadınımız eski eşleri, sevgilileri, aileleri tarafından öldürüldü. Bu şiddet ve vahşetin önüne geçilememesi, bu cinayetleri işleyenlerin “Namus için yaptım.” diyerek ceza indiriminden yararlanmaları ve serbest kalarak ellerini kollarını sallaya sallaya gezmeleri toplumda infial yaratmaktadır. Bu infial kendini on binlerce kadının ve duyarlı erkeğin sokaklara dökülmesiyle göstermekte, toplum artık yeter demektedir.
Bu sorunların bir an önce çözülmesi dileğiyle, Atatürkçü Düşünce Derneği Fatsa Şubesi olarak tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyor, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kahraman Türk kadınlarını, kadın hakları savaşımında emeği geçen tüm kadınlarımızı ve özellikle kadınlarımızın çağdaş, eşit haklara sahip bireyler olmasının önünü açan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün saygıyla anıyoruz.