Kurtulmuş, “Bilimde güçlü olmalıyız”

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve üst yöneticisi (CEO) Zeynep Bodur Okyay'a, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından fahri doktora unvanı tevcih törenine katıldı. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, dünyanın önemli bir süreçten geçtiğini dile getirerek, dünyada hem ekonomik hem siyasi anlamda yeniden oluşların, eski alışkanlıkların terk edilişlerinin çok hızlı bir şekilde yaşandığını söyledi.
Ciddi bir dengesizlik dönemi yaşayan dünya siyasetinin denge arayışı içinde olduğunu, belki on yıllar boyunca siyasi türbülansların sürecek gibi göründüğünü kaydeden Kurtulmuş, Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan tabloda dünyanın eski düzenini kaybettiğini, yeni bir siyasal yapı, denge ve düzeni kuramamış olmanın verdiği sıkıntıları yaşadığını anlattı.
Kurtulmuş, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Ön Asya coğrafyasının da bu sıkıntılardan büyük oranda nasibini aldığını ifade ederek, "Türkiye bu yeni siyasal sistemin önemli aktörlerinden birisi olmaya aday bir ülkedir. Türkiye bu anlamda dünyadaki siyesi gelişmeleri yakinen takip ediyor ve değişen yeni denklemin içerisine güçlü bir değişken olarak girebilmenin mücadelesini veriyor." diye konuştu.
İŞ, SİYASET VE BİLİM DÜNYASI BİRLİKTE ÇALIŞMALI
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bunun için sadece iş dünyası, üniversiteler ve siyasetin çabalarının yeterli olamayacağını belirterek, iş, siyaset ve bilim dünyasının el ele, kol kola çalışması gerektiğini vurguladı. Herkesin eski döneme ait olan alışkanlıklarını bir tarafa bırakarak, çok daha güçlü şekilde hareket etmek durumunda olduğunun altını çizen Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Artık üniversite sadece amfi ve dersliklerden ibaret değildir. Artık üniversite sadece akademik kariyerlerin verildiği bir yer de değildir. Şehir, sanayi, üretimle alakası olmayan üniversitelerin dünyadaki gelişime katkı sunabilmesi ve Türkiye'nin gelecek hedeflerine destek olabilmesi artık mümkün değildir. Aynı şekilde sanayinin de sadece birtakım avantajlar ve çok yüksek karlar üzerinden hareket etmesi ya da iş dünyasının da yüksek karlılığı ana hedef haline getirmesi bu da yeterli değildir. Bu alanda üniversite, sanayi iş birliğinin zorunlu olduğunu, bu anlamda kuluçka merkezlerinin, teknoparkların hatta sosyoparkların üniversitelerin ve sanayinin gelişmesi için zaruri olduğunu ifade etmek isterim. Artık şehrin, hayatın içinde olmayan üniversitenin ciddi şekilde varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Bu anlamda siyasetin yapması gereken de üniversitelerin gücünü artırmak, üniversitelerde özgür ve bağımsız bilim ortamını sağlamak, iş dünyasında katılımcılık, rekabet ve yeniliği artırmak, Türkiye'nin hem siyaset hem ekonomi alanında uluslararası rekabet edebilirliğini ve imkanlarını artırabilmektir. Tabiri caizse ön almaktır, ön açmaktır ve hedef göstermektir. Bu çerçevede Türkiye'nin 2023 ve 2053 hedefleri de fevkalade önemlidir."
BİLİMDE GÜÇLÜ OLMAMIZ LAZIM
Türkiye'nin sanayileşme ve ekonomi tarihinin aynı zamanda "Türkiye'nin bir ihanet tarihi" olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Türkiye uzun yıllar boyunca milli bir ekonomiye sahip olmak için çabaladı durdu. Ne zaman Türkiye ileriye gitse, birileri Türkiye'nin ayaklarından çekip geri atmaya çalıştı. Ya siyasetinde ortaya çıkarılan birtakım türbülanslarla ya terör vasıtasıyla Türkiye'nin kaynakları elinden alınarak maalesef ilerlemeden, kalkınmadan uzaklaştırılmaya çalışıldı." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin sanayileşme tarihi üzerindeki bazı "karanlık noktaları" örnek vererek bu konulara da dikkati çeken Kurtulmuş, İTÜ'nün bu konularda çalışma yapmasını istedi.
Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin o dönemde sadece umutlarını gömmediğini, operasyonlar yapılırken aynı zamanda bağımsız, yerli, milli, güçlü bir sanayi hamlesi bakımından da on yıllarını kaybettiğini söyledi.
Türkiye'nin son zamanlarda kendi insansız hava araçlarını yapabildiğini belirten Kurtulmuş, şunları anlattı: "Terörle mücadelede bu İHA'larımıza bir de silahlı İHA'ları yanlarına katalım diye birkaç sene dost ve müttefik bildiği ülkelerin kapısını aşındırdı. Bugün sınırlarımızın güneyinde PYD/PKK'ya açık bir şekilde silah verenler, Türkiye'nin bu meşru silah talebini karşılamadılar, Türkiye, silahlı İHA'lara sahip olamadı. Derler ya, 'Kötü komşu adamı ev sahibi yapar.' Bunun sonucu olarak da çok şükür şimdi Türkiye İHA'larına da silahlarını koyarak terörle mücadelede de son derece aktif bir şekilde kullanabilir noktaya geldi. Bizim bilimde güçlü olmamız lazım. Bilgi ekonomilerinde ileri geçebilmemiz lazım. Bu, yeni ekonomik düzenin bize sunduğu imkanları inşallah en güzel şekilde kullanacağız. Türkiye'de, ikinci, üçüncü sanayi devriminde geri kaldığımız zamanları da telefi edeceğiz. Güçlü teknolojimizle, Türkiye'nin yenilik yaptığı alanlardaki başarılarıyla dünya ekonomisinde rekabet edebileceğiz. Bileceğiz ki, içinde yaşadığımız coğrafya, milli, bağımsız bir sanayi ve ekonomi karakterine sahip olmaktan başka Türkiye'ye başka hiçbir şans tanımıyor" dedi.