TORUN: “TÜRKİYE’NİN NORMALLEŞMESİ DEMOKRASİMİZ İÇİN OLMAZSA OLMAZ!”
(2).jpg)
CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, TBMM Genel Kurulunda Uluslararası İşgücü Kanun Tasarısı görüşmelerinde yaptığı konuşmasına hükümeti uyararak başladı.
Devletin, ordunun içine sızmış terör çetesi vatan hainleri yüzünden ülkenin 15 Temmuz itibariyle çok acı olaylar yaşadığını belirten Torun, “Bundan sonra yürütülen sürecin mutlaka hukuk çerçevesi içinde yürütülmesi, yargılamaların şeffaf bir şekilde yapılması, sürecin cadı avına dönüştürülmemesi Türkiye'nin normalleşmesi ve demokrasimiz için son derece önem taşımaktadır. Buradan siyasi iktidarı, devleti yönetenleri ve bağımsız yargı mensuplarını bir kez daha uyarmak istiyor, hukuk kurallarının dışına çıkılmadan, yargılamaların adaletli ve şeffaf bir şekilde yapılmasının gerekliliğinin altını çizmek istiyorum” diye konuştu.
- “İdeolojik Saiklerle devlet yönetilemez” -
15 Temmuzla birlikte ortaya bir gerçeğin çıktığını vurgulayan Torun, “Devleti yönetenler, ehliyet ve liyakatı unutmamalıdır. İdeolojik saiklerle, inanç aidiyetleriyle ya da siyasi sebeplerle devlette kadrolaşmaya gitmenin sonuçlarını ne yazık ki çok acı bir şekilde yaşamış bulunmaktayız. Bundan sonraki sürecin hukuk çerçevesi içinde yürütülmesi ise Türkiye'nin normalleşmesi ve demokrasimiz için artık olmazsa olmazımızdır” dedi.
- “Elini kolunu sallayan Türkiye’ye gelecek” -
CHP Genel Başkan Yardımcısı Torun, Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında işsizliğin geldiğini, 1milyona yakını üniversite mezunu olmak üzere 6,5 milyon işsiz, 17 milyon yoksul vatandaş olduğunu belirterek, hal böyleyken iktidarın kendi vatandaşları aleyhine bir kanun çıkarmaya çalıştığını söyledi. Kanun tasarısıyla yabancılara, nitelikleri bir yana, çalışma ve ikamet izni dahi almalarına gerek kalmaksızın muafiyet tanındığını, kamu düzeninin ve güvenliğinin sağlanmaya çalışıldığı bu dönemde iktidarın yaşananlardan hiçbir ders çıkarmadığını söyleyerek, elini kolunu sallayanın Türkiye'ye geleceğini, vatandaşlık alacağını, çalışma izni muafiyeti alacağını belirtti.
Torun konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Akademik ve mesleki yeterliliğini kanıtlayamayan, diploma denkliği aramayan yabancı ülke çalışanlarını nitelikli iş gücü sayıyoruz, onları vatandaşlığa alıyoruz; nitelikli iş gücü olarak kendini kanıtlayan yurttaşlarımızı ise önemsizleştiriyoruz, değersizleştiriyoruz. Bugün ülkemizde öğrenim gören 434 bin mühendislik, mimarlık öğrencisi işsizlik tehdidiyle karşı karşıyayken, 100 bini aşkın mühendis ve mimar işsizken, işsiz vatandaşları ve gençleri çalışacak iş bulamazken, Türk vatandaşlığı verip çalışma izni ve muafiyet tanıyarak yabancıların eline bu önemli mesleklerin yalnızca beyana dayalı biçimde teslim edilmesi akıl alır şey değildir. Gelişmiş ülkeler vatandaşlarımıza turist vizesi dahi vermezken, biz tüm dünya ülkeleri vatandaşlarına "Gel, nasıl olursan ol, gel." diyoruz. Onları hiçbir denetime, kontrole tabi tutmaksızın ülkemize getirip beyana dayalı meslek icra etmelerine olanak sağlayacağız. Suudi Arabistan bile bizim yetişmiş insan gücümüzü sınava tabi tutuyor. Batı ülkelerinin neredeyse tamamı kendi meslek kuruluşlarının koyduğu şartları sağlamayan yabancıya çalışma izni vermezken, ülkemize gelecek yabancılar diploma denkliğine ve mesleki yeterliliğe tabi olmayacaktır. Bu, kabul edilebilir bir şey değildir.”
- “Çalışma barışı bozulur” -
Torun, kanunla halkın ve ülke çıkarlarının göz ardı edildiğini, her türlü sanayinin, enerji santrallerimiz, ormanlarımız, kıyılarımız ve eğitim ve sağlığımız yabancı sermayeye pazarlandığını, nitelikli iş gücünün sermayenin kâr hırsına teslim edildiğini söyleyerek, ülke insanının hak, hukuk ve çalışma özgürlüklerini yok ederek, çalışma barışının tamamen bozulacağını, sınırsız çalışma ve oturma izni anlamına gelen Turkuaz Kart ile siyasi rant ve haksız rekabet ortamı yaratacağını, nitelikli eğitimin bu kadar pahalı ve ulaşılamaz olduğu bu zamanda siyasal iktidarın gençlerin alın terine göz dikmesinden başka bir şey olmadığını söyleyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu kanun gençlerimizin ve ülkemizin aydınlık geleceğine yöneltilmiş bir tehdittir. Sahip olduğumuz nitelikli iş gücünü yok saymaktır. Bunun bedelini ise bu ülke vatandaşları ödeyecektir ve bu ülke vatandaşlarına bu bedeli ödettirme hakkımız yoktur.”
dedi.