Haftanın Röportajı / FATSA MÜFTÜSÜ HÜSEYİN CAN; "DİNİ KONULARDA VATANDAŞIN BEYNİ SULANDIRILIYOR"

Z. E: Sayın hocam; Fatsa Müftülüğü olarak yaklaşan Ramazan ayı için hazırlıklarınız ne durumda? Bu anlamda eksiğiniz var mı?
H. C: Öncelikle hoş geldiniz. Bu konuyu dert edindiğiniz için de çok teşekkür ediyorum. Ramazan ayı için hiçbir eksiğimiz olmadığını ve tam olarak hazır olduğumuzu söyleyebilirim. Şu an Fatsa olarak hiçbir sorunumuz yoktur. Bir kere boş kadromuz bulunmuyor. Bütün kadrolarımız doludur. Ara sıra tayinlerden dolayı bir ya da iki camide on beş günlük, bir aylık intikaller oluyor. Bu da rutin giden bir süreçtir. Camilerimizin boş olduğu anlamına gelmez. Zaten kırsaldaki ilçelerde zaman zaman on, on beş camide boşluklar oluşurken, Fatsa’da hiçbir zaman böyle bir durum yaşanmıyor. Fatsa birçok bakımdan cazip bir bölge… Özellikle ulaşım noktasında her zaman tercih edilen bir yer olmuştur. Arkamızda bulunan ilçelerin tamamı Fatsa’yı tercih etmektedir. Hatta Ünye ve Gürgentepe bile öyledir. Bu noktadan bakıldığında, camilerin boş kalması gibi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Memur arkadaşların Fatsa’da daha rahat ettiğini düşünüyorum.
“ŞİMDİDEN SİZİ DAVET EDİYORUM”
Z. E: Gösterişli büyük bir binaya kavuştunuz. Bu avantajı nasıl değerlendiriyorsunuz?
H. C: Evet, güzel bir binaya kavuştuk. Her ne kadar biz ve bizden önceki arkadaşlar bu işe önderlik etse de, neticede bu binayı Fatsa’ya kazandıran halkımız olmuştur. Camilerimizde toplanan hayır paralarıyla, köylerde toplanan yardımlarla böyle bir bina yapılmıştır. Dolayısıyla tam kapasite çalıştığımızı söyleyebilirim. Mesela Halk Eğitim Merkezi’yle iş birliği içinde binamızda Arapça kursu veriyoruz. Onun dışında burada Kur’an kursu olarak on sınıfımız var. Bunlardan dördü 4-6 yaş grubuna hizmet vermektedir. Konferans salonumuz hacimli ve elverişli yapısıyla bize çok yararlı olmaktadır. Sık sık konferanslar ve seminerler veriyoruz. Mesela bu salonda ayın 17’sinde yeni bir programımız olacak. Hatta ayın 14’ünde miniklerimiz için hatim ve gösteri merasimi olacak. Özellikle gösteri kısmında ilahilerle birlikte şarkılar da söylenecek. Şimdiden sizi davet ediyorum. Gelirseniz memnun kalacağınızı düşünüyorum. Yani hiç boş durmuyoruz. Hep dolu geçiyoruz.
“CEMAATİ YORMAMAK LAZIM…”
Z. E: Camilerimizin kapasitesi nedir? İhtiyaca cevap verebiliyor mu?
H. C: Ramazan ayı yaklaşıyor. Zaten üç ayların başlangıcıyla birlikte mukabele çalışmalarımıza da başladık. Sahil Camii’nde devam ediyor. Ayrıca Topaloğlu Camii’nde hatimle sabah namazına da başladık. Her sabah namazı sırasında 6 sayfa okunmaktadır. Her namazda tam cüz okunmuyor. Tabi cemaati de yormamak lazım. Temizlik noktasında bütün camilerimize talimatı verdik. Eskisi gibi değil… Camilerimiz artık pırıl pırıl… Tabi geçen yıllarda olduğu gibi bu sene de yine hatimle teravih namazı kılmaya devam edeceğiz. Bunun için yine Topaloğlu Camii’ni tahsis ettik. Dolayısıyla hatimle kılmak isteyenler burada, normal kılmak isteyenler Orta Büyük Cami’yi tercih edebilecek. Eğer hanım cemaatimiz de hatimle kılmak isterse Topaloğlu Camii’nin alt katını veya en üst katını kullanacaklar. Buna rağmen alt katı kullanmayı çok da düşünmüyoruz.
HANGİ VAİZ, NEREDE, NE KONUŞACAK?
Z. E: Vaazlar hangi camilerden verilecek?
H. C: Ramazan ayında ne yapacağımızı konuşmak için arkadaşlarımızla sık sık toplanıyoruz. Bu kapsamda vaaz programlarımızı hazırladık. Hangi vaiz, nerede, ne konuşacak? Veya müftü nerede konuşacak? Şimdiden bunları belirliyoruz. Genellikle vaazlarımızı Orta Büyük Camii’den merkezi sistemle vereceğiz. Ama diğer camilerde vaaz verilirse, o camilerde olan cemaatimiz, merkezi sistemden verilen vaazın kesilmesi suretiyle o arkadaşımızı dinleyecek. Vaaz verilmeyen camilerde, cemaatimiz merkezi sistemden verilen vaazı dinlemeye devam edecek.
“İMSAKİYE İÇİN GEREKLİ BİLGİLER GELDİ, ANCAK…”
Z. E: İmsakiyeleriniz hazır mı? Ne zaman dağıtacaksınız?
H. C: Ramazan ayı için imsakiyelerimizi bastırma aşamasındayız. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan gerekli bilgiler geldi. Ancak henüz fitre miktarı belli değil… Belli olduktan sonra imsakiyelerimizi halkımıza sunacağız.
“FATSA’NIN HER TARAFINI GEZECEKLER”
Z. E: Kadınlara yönelik çalışmalar olacak mı? Bu konuda neler yapılacak?
H. C: Tabi ki; Ramazan ayları yoğun geçen aylar… Bunu sadece irşad ve namaz kıldırma şeklinde düşünmeyelim. Bir de bunun hanımlar boyutu var. Dolayısıyla hanımlardan oluşan bir irşad ekibimiz de var. Namaz ve mukabelenin dışında onların da yoğun programları olacak. Fatsa’nın her tarafını gezip halkla beraber olmaya çalışacaklar. Mekân olarak sadece camiiler değil, evler de olabilir. Bunu hanımlardan oluşan irşad ekibimiz tespit edecektir.
Dediğim gibi Ramazan ayı içinde cemaatin yoğunluğuyla birlikte bizim çalışmalarımız da yoğunluk kazanacaktır. İnşallah bu konuda her hangi bir sıkıntı olmayacaktır.
“İHTİYAÇ SAHİPLERİNE 100 TL’LİK KARTLAR DAĞITILACAK”
Z. E: Özellikle Diyanet Vakfı kanalıyla gıda paketleri dağıtmayı düşünüyor musunuz?
H. C: Elbette… Diyanet Vakfı kanalıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza gıda paketleri dağıtacağız. Onlar bize kart gönderecekler. Fatsa Diyanet Vakfı’nın da katkılarıyla bu organizasyonu gerçekleştireceğiz. Bu sene için başkanlığımızdan 500 kart istedik. Kartlarımız 100 TL’lik olacak. Dolayısıyla vatandaşa gıda paketlerini biz götürmüyoruz. Anlaştığımız marketler ya da alışveriş merkezlerinden bu miktarda alışveriş yapılabilecek. Bunu da ihaleyle yapıyoruz. Böylece vatandaşımız neye ihtiyacı varsa gidip istediğini alabilecek. Biz bu bilgileri daha önce kamuoyuyla pek paylaşmadık. Siz sorduğunuz için söylüyorum. Aslında çalışmalarımızın, halkımız tarafından bilinmesi lazım.
“HOCALARIMIZA GÜVENMEK ZORUNDAYIM”
Z. E: Mağdur vatandaşı nasıl tespit edeceksiniz?
H. C: Mağdur vatandaşlarımızı tespit etmede önemli kolaylıklarımız var. Kur’an Kursu hocalarımız ve camilerde görevli arkadaşlarımız sayesinde bu bilgiye çabucak ulaşabiliyoruz. Filan köydeki imam arkadaşımız; ‘Hocam; burada şu kadar mağdur insan var.’ dediğinde ben bu bilgiye güvenmek zorundayım. Ayrıca Sosyal Yardımlaşma Vakfı’ndaki bilgilerden de yararlanıyoruz. Zaten vakfın üyesiyim.
“TERAVİH NAMAZLARINDA KOPMALAR OLABİLİYOR”
Z. E: Ramazan’ın ilk günlerinde teravih namazlarına gösterilen yoğun ilginin, ilerleyen günlerde azaldığını görüyoruz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
H. C: Camilerimiz Ramazan’ın ilk günlerinde dolup taşarken, ilerleyen günlerde boşalıyor. Fakat sonunda tekrar doluyor. Özellikle Kadir Gecesi ve devamında… Sanıyorum biz, sürekliliği olan bir şeye çok da dayanamıyoruz. Yapımız böyle bizim… Belli bir süre sonra heyecanımızı kaybediyoruz. Tabi bunu herkes için söyleyemeyiz. Ama özellikle gençlerimize ağır geliyor olabilir. Onlar da bir böyle, iki böyle derken devamlı kılmaya başlayacaktır. Yaz aylarının sıcak, günlerin uzun olması insanımızı biraz zorluyor. Gün boyu oruç tutan bir insan, akşam olunca da teravih namazı kılacak. Belki de sabah erkenden işe gidecek. Tabi tempo böyle olunca da yorgunluk baş gösteriyor. Dolayısıyla kopmalar olabiliyor.
“CİNSELLİK ORGANININ SERTLEŞMESİNE
KADAR AHKÂM KESİYORLAR”
Z. E: Vatandaşlarımız dini konularda sık sık ihtilafa düşüyor. Çok defa hararetli tartışmalar yaşanıyor. Bunun sebebi nedir?
H. C: Maalesef vatandaşımızın beyni sulandırılıyor. Bu konuyu anlatmaktan hicap duyuyorum. Televizyona çıkıyor bir adam… Adama bakıyorsunuz; sarığı var, cübbesi var, sakalı var. Şimdi bu adam neyle uğraşıyor biliyor musunuz? Çok afedersiniz Hz. Peygamber’in pisliğiyle uğraşıyor. Mis gibi koktuğunu söylüyor. İnsan bu insan… İdrar, dışkı, kan, ter haramdır. Bu peygamberin de olsa haramdır, her hangi bir insana ait olsa da haramdır. Rabbim Kur’an’da şöyle diyor; ‘De ki onlara; ben sizin gibi bir insanım. Bana vahyolunanı anlatırım.’ Böyle bir peygamberi siz başka bir şekle sokuyorsunuz. Bu sulandırmadır. Sonra bakınız o adam ne diyor? ‘Hz. Peygamber sümüğünü üstüne sürerdi. Ashab da yalardı.’ Hatta buna; ‘Sümük-ü şerif’ diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Beyinleri karıştırıyorlar. Bazı insanlar da bu adama baktığında, sarığı, cübbeyi, sakalı gördüğünde ağzı iyi laf yaptığı için dediklerine inanıyorlar. Daha doğrusu kime inanacaklarını şaşırıyorlar. Onun dediği mi doğru, Fatsa Müftüsü’nün dediği mi? Veya Diyanet İşleri’nin dediği mi? Allah aşkına bizim aklımız var, fikrimiz var. Halkımız şunu bilmeli: Bu tür saçma sapan ifadeler kullanan insanlara itibar etmemeli… Hele hele televizyon kanallarında konuşanların çoğuna itibar etmemeli… Elbette her sözleri yalan değil… Doğru söyledikleri de var. Ama doğruların içinde çok ciddi yanlışlar var. Aynı şahıs diyor ki; ‘Allah, aracı koyun diyor. Nasıl aracı koymazsın? Doğrudan trafodan elektrik alırsan yanarsın.’ Eyvah! Hâlbuki Cenab-ı Hak Kur’an’da diyor ki; ‘Ey kulum! Ben sana senden daha yakınım. Sen bana bir adım gelirsen ben sana on adım gelirim.’ İşte böyle şeyler insanlarımızın kafasını maalesef karıştırıyor. Sonra da kalkıp diyorlar ki; ‘Efendim siz; şunun için şunu okuyun, şöyle olursunuz.’ Hatta cinsellik organının sertleşmesine kadar ahkâm kesiyorlar. Böyle saçmalık olur mu? Bu milletin işi gücü yok da afedersin dışkıyla, pislikle, kanla mı uğraşacak? Din bu mu? Böyle bir din yok.
“MADEM ABDULLAH BABA’NIN BÖYLE BİR
GÜCÜ VARDI DA…”
H. C: Aslında bunlara cevabını vermek zorundayız. Çok ciddi bilgi kirliliği var. Mesela sosyal medyada çokça görülen birisi var. Abdullah Baba diye birinden bahsediyor. Şunu söylüyor: “Abdullah Baba büyük bir adam. Azrail bir çocuğun canını alacaktı. Azrail’e çocuğun canını alma diyor. Azrail de; ‘Abdullah Baba; biz Allah’tan aldığımız emri yaparız. Bir isteğin varsa Allah’tan iste...’ diyor. Abdullah Baba da ellerini kaldırıyor. Azrail; ‘İndir ellerini… Senin açamayacağın kapı yoktur. Çocuğun canını almıyorum.’ Böyle saçmalık olur mu? Tabi ki bu bir rezalettir. İnsan şunu sormaz mı? Bir sürü çocuklar ölüyor. Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, dünyanın çeşitli yerlerinde… Analar kan ağlıyor. Madem Abdullah Baba’nın böyle bir gücü vardı da niye onların ölümüne seyirci kalıyor? Gücü vardı da bu çocukları kurtarmayan Abdullah Baba’nın Müslümanlığı, şıhlığı nerede kaldı? Maalesef böyle bir kirlilik var. Ve bu kirlilikle biz mücadele etmek zorundayız.
“VATANDAŞIMIZ GELSİN, BİZE SORSUN”
Z.E: Vatandaşın doğru bilgiye ulaşması için iletişim hattınız var mı?
H. C: Bu durumda vatandaş doğru bilgiyi nereden alacak? Niye biz buradayız? Şimdi benim Fatsa’da 350 personelim var. Toplamda 450… Bunlardan hangisine sorsan; cevap alırsın. Ayrıca bize ulaşabilirler. Gelsinler ve bize sorsunlar. Hepsine de Kur’an ve sünnet muvacehesinde cevaplarını veririz. Eğer bir sorunun cevabını veremiyorsak bizim de bir üstümüz var. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Din İşleri Yüksek Kurulu var. Orada profesörler var. Bize 4231794 nolu telefondan soru sorabilirler. Ancak biz, yüz yüze sorulmasını tercih ediyoruz. Zira yüz yüze olduğunda vatandaşın soruyu ne maksatla sorduğunu anlayabiliyorsun. Dolayısıyla daha yararlı ve etkili olmaktadır. Daha çok boşanmayla ilgili sorular soruluyor. Vatandaşımız sıkıntıya düştükleri konularda gelsinler makamımıza… Sıkıntıya düştükleri konuları yüz yüze cevaplayalım. Hem tanışmış oluruz. Daha iyi olur diye düşünüyorum.